Hak verilmez, alınır !

Yayınlama: 16.06.2008
A+
A-

Tarih 05/06/2008-perşembe, bu tarihi bir yere not edin. Bu gün, tarimize kara bir leke olarak sürülmüştür! Bu kara lekede emeği geçenlere sonsuz teşekkürlerimi iletiyor ve kendilerini  Terazinin Yüksek Temsilcileri sıfatıyla aldıkları bu ‘ADİL’ karardan dolayı tebrik ediyorum !

Evet, biliyorum kaybımız büyük diyorsunuz. Yetim kaldık diyenlerimiz var. Hukuku kaybettik, artık en zor zamanımızda, başımız darda kaldığında son çare olarak sığınabileceğimiz bir hukukumuz yok diyenlerimiz var. Ancak unutmayalım ki bazen daha yükseğe zıplamak için iki adım geri atmak gerekir. Bulunduğunuz sabit noktadan sıçramakla, iki adım geri atıp koşarak zıplamak arasında irtifa farkı vardır.







Şimdi sabır zamanı. İki adım geriye çıkarak; milletin selameti için, sorunları kavgasız gürültüsüz aşmak için metanetli olmalıyız. Öyle ya ! Bu millet neleri aşmadıki. Malazgirtteydik, iki katımız düşman vardı aştık, istanbul surlarının önündeydik, dünyada kimsenin deviremediği bizansı devirdik aştık. Çanakkale’deydik karşımızda bu sefer, muazzam bir ordu  vardı, Allah için vatan için harp ettik aştık. Peki nasıl aştık; beraberce omuz omuza vererek, beraberce dayanışmayla, gönül birliği, el birliğiyle aştık. İnşallah bunlarıda başörtülüsü, baş örtüsüzü el ele, gönül gönüle vererek aşacağız.







Evet, ben de biliyorum. Şimdi bu terazinin sahipleri diyorlarki, “İstediğin kadar açmak serbest, ama istediğim kadar kapatabilirsin…” Ama unuttukları bir şey var ki  ‘istediğim kadar kapatırsın’ dedikleri; kendi ülkesinde bu kadar aşağılanan, itilip kakılan, dini özgürlüğünü elde edemeyen bu insanlar da, ahret te soracakları kul haklarıyla Allah muhafaza onlara Cennet’in kapısını kapatacaklardır.

Bu milletin vergileriyle bu milletin haklarını gasp etme hakkını nerede buluyorlar bunlar !

Hak alınır, verilmez. Bunu bilmiyor mu adalet temsilcileri?

Sabır, metanet ve toplum olarak elbirliğiyle çalışan insanımıza bu haklarını bir gün geri vereceklerine inanmıyor değilim. Hem, hani hakimiyet milletindi. Yoksa ATATÜRK’ün, “EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR” sözüne artık, “ EGEMENLIK KAYITSIZ SARTSIZ  ANAYASA MAHKEMESiNİNDİR’ mi diyorlar?

Şundan hiç bir kuşkum yok ki; bir tren seyahatında namaz kılan yüksek rütbeli bir subayı ihbar eden  gammazcı bir milletvekilinin trenden indirilmesini isteyen ve aynı milletvekilinin tekrar seçilmesini de engelleyerek, “Bu adam namaz kılmayı kendi aklınca suç görüyor” diyen, Mustafa Kemal Atatürk bu gün yaşamış olsaydı, bu gün bu haksızlıkları yaşamazdık. Ata’mızın kemikleri sızlıyorsa inanın hiç şaşmam. Ama şaşılacak ve olamaz denen şey oldu ve  Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetimiz yara aldı.

YOOO, HAYIR OLAMAZ ! BU ülkenin kaderi 11 kişinin elinde olamaz. Olmamalı! Benim savaşlarda, kara kışın elverişsiz şartlarında; canını, kanını ortaya koyarak ülkesinin zaferi ve kurtuluşu için mermi taşıyan, namusunu ortaya koyarak şahadet şerbetini içip şehit olan ve omuz omuza başörtüsüz veya başörtülü kardeşlerim hakları 11 kişinin anti-demokrat kararına bağlı olmamalı.

Lütfen istihram ediyorum. Bu hatayı bir an önce düzeltelim. Allah’a ve emirlerine karşı gelenleri Allah affetmez ! (Küllü şeyin kadiiiir …O her şeye gücü yetendir) İsteselerde  istemeselerde Allah Nur’unu mutlaka tamamlayacaktır. Yeter ki Mülümanlar Sirat-el Mustakiym’de (Dos doğru yolda) sebat etsinler ve sabırlı olsunlar. Rab’bim İnşaallah mutlaka bir yardım gönderecektir.

ÜZÜLMEYİN GEVŞEMEYİN İNANIYORSANIZ ZAFER SİZİNDİR´(Âl-i İmrân; 139)

En büyük hüküm sahibi Allah’tır. Allah’ın hükümleri hakkında hüküm verenler aslında kendi haklarındaki hükmü kendileri vermektedirler ve bunun hesabı da öldükten sonra çıkarılacakları Büyük Mahkeme’de elbette sorulacaktır. Allah, hakimler hakimidir. Cennet ucuz değil Cehennemse luzumsuz değildir. Görüyorsun Ya Rab, Sen, içimizdeki bazıları yüzünden bizi azaba uğratma. Bizim elimizden duadan başka bir şey gelmiyor. Biz ayaklanacak, isyan çıkartacak millet değiliz. Bizi affet, bize yardım eyle, bizi bir birimize düşmekten alıkoy Ya Rab’bi.

Lafı fazla uzatmıyorum, zira ellerim titriyor üzülüyorum. Haksızlığa tahammülde zorlanıyorum. Ama dayanacağız. Dayanmalıyız.

Yazımı Üstad Necip Fazıl’ın haykıran sözleriyle tamamlamak istiyorum,

“Mehmed’im sevinin başlar yüksekte,

Ölsek de sevinin eve dönsek de,

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte,

Yarın elbet bizim, elbet bizimdir,

Gün doğmuş, gün batmış ebed bizimdir.”

Vesselam,

Simytech     Sifa