Sanal dünyanın karanlık dehlizleri

Yayınlama: 07.01.2020
A+
A-

Yeni dünyanın yeni iletişim yolları en çok sanal alem yani internette kullanılan sosyal paylaşım siteleri oldu. Şayet hafızalarımı biraz zorlarsak; Geçtiğimiz yüzyılın son günlerinde dünyayı saran milenyum geçiş korkusunun temelinde ya bilgisayarlara birşey olursa korkusu vardı ve bütün dünya kara kara o geçişe kilitlenmişti. Şimdi, o günleri hatırlarken internet ve bilgisayarın bu kadar insan hayatına gireceği hatta büyük oranda hakim olacağının farkında bile değildik.

Bugün artık sosyal hayatımızdan özel hayata kadar her alanda bilgisayar bağlantılı bir dünyada yaşıyoruz. Sağlık başta olmak üzere, neredeyse bütün hizmet alanları internet üzerine taşınmış durumda. Okullar yavaş yavaş sanallaşmaya başlarken batının tekno-devleri artık binaları ve bahçesi olan okulların bile sonunun geldiğini düşünüyor.







Şüphesiz yaşanan her gelişme gibi sanal gelişmeler de hayatımızın bir yanını alıp götürdü. Bir şekilde toplu kullanım mekanlarında biraraya gelen insanlar artık sanal mekanlarda buluşur hale geldiler. Özellikle yeni nesil için internetsiz hayat anlamsızlaşmaya başladı ki artık evlerde bilgisayarlarda internet kullanımı demode olmak üzere, zira nerdeyse herkesin cebinde internet var.







Aklına gelenleri Facebook’ta yazan ve sürekli çektiği fotoğrafları paylaşan, arkadaşları ve ailesiyle görüşmelerini de sanallaştıran yeni nesill artık içimizde.

Her alan ve her alet gibi internet ve telefon gibi sanal iletişim araçları da doğru kullanılmadıkları zaman tehlikeli olabilmektedir. Ancak sanal ortam bu gibi durumlarda ateşli silahlardan daha tehlikeli hale gelebilmektedirler. Zira ateşli silahlar bir şekilde denetlenebilirken özellikle yaş ve eğitim eksiklerine rağmen herkesin sınırsızca kullanabildiği internet ve telefonlar denetlenememekte ve hayatları karartabilmektedir.

Denetlenmesi en zor alan olarak internet, özellikle çocuk eğitiminde ailelerin kabusu olmuş durumdadır. Zaten iki kültür arasında git-geller yaşayan ve kendini bulmakta zorlanan Avrupalı neslimiz, sanal ortamda ikinci defa kaybolabilmektedir. Aile iletişiminin en çok kullanılması gereken alan olarak çocuk eğitimi, sanal darbelerle büyük yaralar almış ve artık gençler, anne-baba terbiyesi ya da aile kültürü hatta dini eğitim yerine Facebook paylaşımlarıyla hayatlarına ve düşüncelerine yön verme noktasına gelmiş durumdadırlar.

Özellikle iç güvenlik sistemi olarak tanımlayabileceğimiz ‘vicdan’ muhasebesinden yoksun, ‘sosyal kontrol’ denilen olgudan mahrum, ‘haram’ sınırlarını tanımayan, ‘ayıp’ mefhumunu tanımayan bir insan türü yetişmektedir ki, şüphesiz gelecek için en büyük risk bu ne olduğu bilinemeyen ve kendisi de farkında olmayan nesil olacaktır.

Tabii ki tek anlatmak istediğim bu karamsar tablo değil, henüz hiçbirşey için geç kalınmış değildir. Tek yapılması gereken bilinçli bireyler yetiştirebilmektir. Ne olduğunu ve kim olduğunu bilen ve gerekli oto-kontrol mekanizmalarına sahip bireyler hangi ortamda ve kimlerle muhatap olurlarsa olsunlar sonuç pozitif olacaktır.

Tehlikeler önlenemez veya yokedilemez boyutlarda ise tek yapılacak iş bir tür savunma mekanizması geliştirmektir. Artık kimsenin internet ve beraberinde gelişen teknolojilere karşı duracak gücü yoktur. Kontrollü ve sağlam bir savunmadan başka bir metod kalmamıştır.

Peki bu savunma nasıl yapılacaktır?

Şüphesiz ilk başlanılacak yer daha çocuklar sanal dünya ile tanışmadan onları gerekli bilgi ve donanıma sahip bireyler olarak hazırlamaktır. O dünyaya adım attığında pırıl pırıl neşe ve eğlencenin geri planında ve etrafında karanlık dehlizlerin ve çamurlu çukurların varlığını bilmek zorundadır. Kişisel saygı ve edeb sınırlarını çok iyi bilmek ve korumak zorunda olduğu kadar başkalarının ifşa ettikleri mahremlerinin de onu ilgilendirmediğini, ne özenilecek ve de taklit edilecek bir yanı olmayan bu gibi hallerin kalitesizlik ve şahsiyet bozukluğu olduğununun farkında olmalı.

Esasen bireylere verilebilecek en temel eğitim onurlu bir insan olmanın gerekleridir. Bunun sanal ya da reel hayatla fazla bir alakası yoktur. Nerede ve hangi ortamda olursa olsun, nasıl davranması gerektiğini bilen bireylerin oluşturduğu toplumların sanal ortam ya da yeni teknolojik gelişmelerle bir sorunu da olmaz.

Adım adım bir çocuğu takip edebilmek neredeyse imkansızdır. Ancak o çocuğun gönlüne sürekli onunla birlikte olan bir inanç yerleştirmek mümkündür. Şüphesiz vicdan polisi de bütün güvenlik güçlerinden daha hızlı ve güçlüdür.

Avrupa’da yaşayan insanımız bugün artık evlerin, arabaların yahut başka zenginliklerin çocuklarını kurtarmaya yetmediğini çok acı da olsa öğrenmiş durumdadır. Bu toplumsal tecrübe bizim için harekete geçirmeye yeterli bir sebeb ve güçtür.

Panik yapmadan bilinçli bir şekilde sorunlarımızı kabullenip çareler aramak ve gözlerimizi, gönüllerimizi açmak zorundayız. Bir tek kişiyi bile harcamaya kimsenin hakkı yoktur ve her bir çocuk anne-babasının ‘bitanesi’dir. Başkaları için herhangi biri olsa da, her çocuk bir tanedir!.

Simytech     Sifa