PIKNIK

Liderlik farkı

Yayınlama: 21.12.2006
A+
A-

Demokrasi; haksızlığa uğrayanların veya haklarının elinden alındığını düşünenlerin günü ve zamanı geldiğinde tepkisini ortaya koymasına imkan veren bir sistemdir. Bu sistemde gün olur söz sırası size de gelir.

İşte geçtiğimiz ay 22 Kasım’da da söz sırası seçmende idi. Tüm moral bozukluklarına rağmen siyasi katılıma önem veren sınırlı sayıda sivil toplum örgütleri, temsilcileri ve basın organları ile seçmen, 22 Kasım’da önemli bir demokrasi sınavından geçtiler.

Bir kaç ay öncesine kadar iktidar olması beklenen İşçi Partisi’nin; pasif, aciz ve yanlış tutumlarından dolayı seçmen söz sırasını aldı ve Wouter Bos’a “sana artık inanmıyorum” dedi

Liberal Parti’li (VVD) Rita Verdonk’un “Wouter Bos Başbakan olmak istiyorsa yabancıların kapısını çalsın” şeklindeki sözleri ile  bazı medyanın oyununa gelerek, Hollanda kamuoyuna şirin gözükmek uğruna seçimler öncesi ilk iş olarak yabancılar partisi olmadığını kanıtlamaya çalışan sayın lider:

Liderlik demek ki üç beş provakatörün tahrikine kapılarak yapılmıyormuş,

Liderlik demek ki “Üç beş Türk oyunu vermezse vermesin” demekle olmuyormuş,







Liderlik demek ki “Üç beş Türk oyu için soykırım yapılmadı mı diyeceğiz” demekle olmuyormuş.

Bakın sizin aksinize D66 Lideri Alexander Pechtold kendisine yöneltilen, “D66’nın Hollanda kamuoyunda yabancılar partisi olarak adlandırılmasından rahatsızlık duyarmısınız” şeklindeki soruya nasıl cevap veriyor, “Bundan hiçbir şekilde rahatsızlık duymam. Biz toplumun her kesimine hitap eden bir partiyiz. Yaşlıların da, geçlerin de, yabancıların da, kadınların da, aklınıza gelecek her kesimin partisiyiz…” diyordu.

Peki şimdi kim kazandı, kim kaybetti ?

Kamuoyu anketlerine göre ancak bir sandelye çıkarabilir denen Demokratlar 66’ lar mı, yoksa sizler mi ?







Uyumdan ve Yabancılardan Sorumlu Bakan Rita Verdonk’un yürürlüğe soktuğu İnsan Haklarına aykırı yasalar yüzünden eşlerini getiremeyenlerin ve diğer nice yasalarla insanların hakları gasp edildiğinde, 7 Mart yerel seçimlerinde önde gelen TV kanallarını haber bültenlerinde “Bu yüz kızartıcı yasalar bizim iktidar dönemimizde hiç bir zaman yaşanmamıştır, bundan sonra da yaşanmayacaktır.”diyerek o gün sandıktan zaferle ayrılan sayın lider, Bakın D66 lideri sayın Pechtold genel seçimler öncesinde “uyum uyum” diyerek Hollanda’yı karanlığa gömen ve uyutan sayın Verdonk’a nasıl cevap vermişti.

“Rita Verdonk’un 3,5 yıllık dönemi uyum açısından kaybolmuş yıllardır. Uyumda zorlama olmaz. Uyum asimilasyon değil, geleceğimizdir. Uyum dışlama değil, katılımcılık ve fırsat eşitliğidir. Uyum zaman ister. Zorlama ile hiç bir yere varılamaz.”

Demek ki en güzeli; baskıcı ve özgürlükleri kısıtlayıcı politikalar değilde; daha demokrat ve sosyal politikalar üretmek imiş. Seçmen verdiği oylarla bunu en güzel şekilde göstermiştir.

7 Mart’ta ki söylediklerini unutan sayın lider,

Bakınız seçmen, Hollanda’da önümüzdeki yılın başında uygulanmak istenen 16-65 yaş arası yabancıları etkileyecek uyum yasasına karşı mecliste hangi parmağın red oyu için kalktığını da unutmadı ve o parmağın sahibi Fatma Koşer Kaya’yı  35.000’e yakın tercihli oylarla yeniden haklarını savunmak üzere, hak ettiği yere, meclise gönderdi.

Demek ki rotası belli olmayan, günü birlik ucuz politikalarla siyaset yapılmıyormuş.

Bütün bu sonuçlardan sonra gerek İşçi Partisi, gerekse liderleri sayın Wouter Bos ucuz siyasetlere ve provaköterlerin oyunlarına kurban olurlar mı ve seçimler öncesi geri adım atarak “Bir daha soykırım kelimesini ağzıma almayacağım” diyerek çark etmekle ne kadar samimi idiler bilinmez.

Ancak bilinen şudur ki…

Bizler Fatih’in, Yunus’un, Mevlana’nın Atatürk’ün torunlarıyız. Kültürümüz ve tarihimiz bizim başımızın tacıdır. Tarihi konular tarafsız kişilerin işidir, siyasetçilerin işi değil. İşçi Partisi’nin çark etmesinde, o partide siyaset yapanların değil, her kesimden Türk toplumunun kararlı duruşu etkili olmuştur. İşçi Partisi yabancıları, özelliklede Türkleri hafife almanın maliyetini 22 Kasım’da oldukça ağır ödemiştir. Son yıllarda bir partinin tadabileceği en büyük acıyı yaşamıştır. Ancak liderleri kıssadan hisse çıkardımı bilinmez. İşçi Partisi’ne küsen yabancılar önümüzdeki dönemlerde nasıl tavır alır gelecek günlerde göreceğiz.

Burada yazımın sonuna doğru Lahey Belediye Başkanı’nın elinden ödül alan, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ermeni yazar, Hrant Dink’in ödül sırasındaki sözlerini hatırlatmak istiyorum.

Ne demişti Hrant Dink,

“Geçmişte Ermeni ve Türk halkının beraber yaşamının yok edilmesinde Avrupa büyük rol oynadı. Eğer Avrupalılar iyilik yapmak istiyorlarsa, bu iki halkı yeniden bir biri ile kaynaştıracak çalışmalar için çaba göstersin, gerginlik oluşturmasınlar.”

Demek ki Türk ve Ermeni toplumunun bu acısını yeniden tazeleyip bunun üzerinden siyaset yapmakla liderlik olmuyormuş.

Kararlı tavırlarıyla birlik ve beraberlik içerisinde tek ses olarak sandık başına koşarak; tarihine, bayrağına, kültürüne ve geleceğine sahip çıkarak oy hakkını kullanıp gerekli sesi getiren bütün halkımızı kutluyorum……,

vesselam

Simytech     Sifa