‘Herıld yani’ kardeşim

Yayınlama: 09.01.2013
A+
A-

Bu günün gençlerinin pek hatırlayacağı bir şey olmasa da, yaşını biraz almış olanlar pekala anımsayacaklardır.

 







80’li yıllarda ‘Herıld yani’ diye bir söz vardı.







 

Bir şeyi onayladığımızda, o zamanın modası olmuş olan bu kelimeyi kullanırdık hep. “Herıld yani.” derdik kelimenin üzerine bastıra bastıra.

 

Yani, kısa yoldan anlatacak olursak, hepimizin bildiği ve bir ‘ONAY’ anlamına gelen ‘Herhalde yani’ kelimesi, bir parça İnglizce süsü verilerek, ‘Herıld yani’ kalıbına sokulmuştu.

 

***

 

Neyse, zaten konumuzun detayı bu değil ve bu kelime de unutulup gitti zaten.

Yani en azından benim için geçtiğimiz güne dek öyleydi. Ancak ne zaman ki internetten rahmetli Özal’la alakalı şu haberi okudum, işte o anda ‘Herıld yani’ sözcükleri dökülüverdi ağzımdan. Şundan eminim ki o haberi okuyunca aynı sözcükler sizin ağzınızdan da dökülecektir. Zira kamuoyu vicdanının bu konuda ne düşündüğünü dünya alem biliyor zaten.

 

HABER ŞÖYLE İDİ:

 

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu geçtiğimiz günlerde 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile eski bakanlardan Adnan Kahveci’nin ölümlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunmuştu.

 

Türk siyasi tarihinin en karanlık yıllarının 1993 ve 2007 yılları olduğuna dikkat çeken Kuzu, Özal’ın ölümü ile alakalı da şunları söylemişti, “Gece Semra hanım rahatsızlanıyor. Kardiyolog doktor geliyor, sanki Özal için gelmiş zannediyorsunuz, muayene ediyor Semra hanımı ‘normale döndü’ diyor. O gün saat 4’te yatıyor, 8.5’ta kalkıyor, gece saat 3’te bir kola veriliyor. Bu kolayı veren görevlilerden biri Kanada’ya diğeri Honduras’a kaçıyor. Bu iki ülkenin de Türkiye ile yardımlaşması yok. Bu çok planlı ve projeli bir şekilde oluyor. GATA hazırlanıyor. GATA’ya gidiyor araç, aracı döndürüyorlar Hacettepe’ye, doğru çocuk bölümüne, arkasından yanlış geldik, büyüklerin bölümüne… Alınan kanın kaybolması… Olaylar zinciri bu şekilde birbirini kovalıyor.”

Burhan Kuzu, “İki ismin de öldürüldüğünü mü düşünüyorsunuz?” sorusuna ise şu enterasan cevabı veriyordu,  “Bendeki şey o. Bu olayları tesadüfi olaylar olarak algılamayı doğru bulmam. Ecel eceldir ama aynı yılda bu kadar önemli kişilerin eceli de çok tesadüf olmaz gibi geliyor.”

 

Yani Sayın Başkan açık ve net olarak, ‘Evet öyle düşünüyorum” demiyor.

“Bendeki kanı o” diyor. Ve “Bu olaylar tesadüf olamaz G İ B İ  geliyor” diyor.

İşte toplumun hassas konularına böyle GİBİ ler eklenince biraz abes kaçıyor ister istemez. Kaldı ki vatandaş bu konuda ki kararını çoktaaan vermiş bile.

 

Yani diyeceğim o ki; kim ne derse desin, hangi kurum nasıl bir açıklama yaparsa yapsın, çevirseniz sokaktaki 100 vatandaşı ve aynı soruyu bu 100 kişiye de sorsanız bahse girerim 99 tanesi açık ve net olarak  ‘HERILD YANİ ” “öldürülmüştür.” diyecektir. En azından benim edindiğim yılların izlenimi bu yönde.

 

Bir de şu var tabi: Hatırlarsanız malum konu ile alakalı rahmetlinin kısa bir süre önce mezarı da açılmıştı ve adli tıpın DNA testi raporu da kamuoyu ile paylaşılmıştı.

 

Basını takip edenler hatırlayacaktır o açıklamayı.

Ne deniyordu, “Özal’ın vücudunda çeşitli zehir bulgularına rastlanmıştır ancak  zehirlenmiştir diyemeyiz.” denmişti.

 

Ve sonrasında top savcılığa atılmıştı.

Yani hasıl-ı kelam bu hikaye yıllardır olduğu gibi tuhaf, komik ve saçma açıklamalarla devam ede dursun, ben yazımı (Bir delinin bile salak olamayacağını bilsinler diye) şu manidar fıkrayla noktalamak istiyorum.

 

Delilikten yatıyoruz, salaklıktan değil!

 

Adamın birinin arabasının lastiği tam da tımarhanenin önünde patlar.

Adam arabasını zor bela caddenin kenarına kaldırıma yanaştırır.

Sonraki işlem malum..

Kriko, stepne, bijon anahtarı v.s derken adam tekeri söker.

Derken olamayacak bir şey olur ve adamın söktüğü 4 adet bijon, yuvarlanıp yağmur mazgalına düşer. Ancak mazgal açılır gibi değil, bijonlar görünmüyor bile.

Adam bir sağına, bir soluna bakar ve çaresiz kaldırıma çöker.

Olayı en başından beri tımarhanenin demir parmaklıklı penceresinden izleyen bir deli, seslenir, “Ula salaaak! Sen ne yapıyorsun orda öyle?”

“Sorma birader, lastik patladı da değiştirirken bijonları mazgala düşürdüm” der adam. “Düşündüğün şeye bak!” der deli ve devam eder, “Diğer lastiklerden birer tane bijon çıkar ve diğerine tak. Hepsi 3 bijonlu olsun. Seni, lastikçiye kadar idare eder.”

Adam hemen denileni yapar ve işi bitince akıl hastanesindeki deliye seslenir, “Senin ne işin var tımarhanede?”

Cevap müthiştir…

 

“Biz burada delilik’ten yatıyoruz kardeşim, salaklık’tan değil !…”

 

Vesselam

Simytech     Sifa