Her ne kadar yüzlerce Afrikalı çocuk ailelerinden kaçırılıp bir Avrupa ülkesinde özellikle büyü ritüellerinde kullanılmak için satılsa da.
Her ne kadar reşit olmayan kızları bir Avrupa ülkesinde kandırarak para karşılığı 80 kişiyle cinsel ilişkiye zorlayarak peşkeş çekseler de.
Her ne kadar yapımcısının İsrail, yönetmeninin Amerika, oyuncularının ise bölgedeki piyonları olduğu BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) adlı filmi sahneye koymak için senaryosunu yıllar önce hazırlayarak Filistin, Irak, Suriye, Mısır, Libya, Çeçenistan… Kısacası Ortadoğu’ya kan kusturmaya devam etseler de,
Nokta nokta nokta…
Ben de ne anlatıyorum ki sanki…
Pardon!
Tele bir parça da tersinden vursak diyorum hani.
Sizler de duymuşsunuzdur.
Geçtiğimiz haftalarda Katoliklerin ruhani lideri Papa Francesco Hollanda çocuk esirgeme kurumuna inat babaların aile içindeki rolüyle ilgili “Çocuklarınızı hafifçe dövebilirsiniz. Bunda bir yanlışlık yok” dedi.
Hayret değil mi?
Aynı Papa Paris’te düzenlenen terör saldırılarını yorumlarken “Anneme küfrederseniz yumruk yemeyi de beklemelisiniz” de demişti.
Ben daha ne anlatıyorum ki sanki,
Alın size bir hayret daha…
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nu tanırsınız. Bu cengaver yiğit geçtiğimiz günlerde “Bu ülkede daha düne kadar eşi başörtülü olanlar terfi alamıyordu. Kendi başörtülüyse zaten hiçbir yere gelemiyordu, evinde oturması lazımdı. Özel sektörde bile iş bulamazdı. Herkesin artık takkesini önüne koyması lazım. Bunlar dibine kadar yanlıştı. ” dedi.
Ben daha ne anlatıyorum ki sanki,
Şimdi gelelim Hollanda’ya…
Hollanda Kraliçesi Beatrix, geçtiğimiz günlerde gittiği bir senfoni müzikalinde Müslüman bir orkestra şefi tarafından İslam’a davet edildi.
Evet evet yanlış duymadınız!
Orkestra şefi müzikali bir anda durdurup, kraliçeyle bir kaç defa görüşmek istediğini ancak kendisiyle bir türlü görüşemediğini ancak, kendisini mecburen burada İslam’a davet etmek zorunda kaldığını söyledi.
Ben daha ne anlatıyorum ki sanki,
4 yıldır zulmün demir attığı Suriye için parmağını kıpırdatmayan Amerika’nın tepe ismi, Beşşar Esed’in iktidardan gidişi sağlanana kadar, bu ülkeyi tam olarak istikrara kavuşturmanın mümkün olmayacağını söyledi. Ya da anladı.
Ben daha ne anlatıyorum ki sanki,
Malumunuz yıllar öncesinde bir futbol maçında Hıristiyan ülkelerin futbolcuları haç işareti yaparak gol sevinçlerini yaşasalar da Müslüman bir ülke de secde yada dua yapsanız dışlanırdınız. Oysa bu gün dua da, secde de sorun değil…
Hatta geçtiğimiz günlerde Beşiktaş’ın destan yazdığı Beşiktaş-Liverpool UEFA kupası maçı sonrası Beşiktaşlı futbolcu Demba Ba’nın, “Allah böyle istedi” dediğini biliyorsunuz değil mi?
Bu Demba Ba Fransa’daki malum saldırlar sonrası ‘Müslümanlar ölürken, onları öldürenlerin dini hiç sorgulanmamıştı’ şeklinde de bir açıklama yaparak, İslam aleminin gönlünde taht kurup, “Kafirler istemese de Allah nurunu tamamlayacak” demişti.
Yetmedi, aynı Demba Ba bir hayranının sabah namazına kaldırılma talebini geri çevirmeyerek, söz konusu kişiyi cep telefonu ile arayıp namaza kaldırmış, bu örnek davranış ülke geneline hızla yayılmış ve binlerce kişi tarafından uygulanmaya başlamıştı.
Ben daha ne anlatayım, ne yazayım, ne çizeyim?
Olanlar anlatıyor işte…
Her ne kadar birileri istemese de.
Güzel günler geleceeek…
Peki ya Batı?
Alan – Ted Grant ikilisinin tespitinde de olduğu gibi çökmekten korkan Batı’nın korktuğu sizce de başına gelecek mi?
Ne, anlamadım?
Korkunun ecele faydası yok mu?…