Bizimle Avrupalılar arasında aşılamayacak uyumsuzluklardan biridir bu belki de..
Onlar yaz tatilini dünyanın herhangi bir ülkesinde geçirecekleri birkaç haftadan ibaret görürler. Olay bir kumsal ve deniz hikayesinden ibarettir. Temiz ve kaliteli bir de otel bulduklarında olduğu olacağı bu olan ‘muhteşem tatil!’ gerçekleşmiş olur ve bu sevimli komşularımız için hayatlarının en güzel anları başlar. Bütün bir yıl hesaplar ve planlar bu temelde yapılır. Aslında bir Hollandalı için yaz tatili uzun bir haftasonuna benzer. Nerede olduğunun pek bir önemi yoktur.
Bütün olay, eğlenme ve kafa dinleme ya da dağıtmaktır.
Bizim lugatlerimize tatil çok sonraları girmiştir oysa. Bizde olayın adı ‘izin’dir. Hollanda’da geçirdiğimiz günleri meğer ki evimizde bile geçiriyor olsak ‘izinli’ sayılmayız. Aldığımız her nefes çalışmaktır burada. İzin memleket toprağında dolaşmak ve havasını solumaktır zira… Hatta işsizlerimiz bile ‘izin’ yaparlar, işte tam da bu yüzden tatil nedir pek bilmeyiz. Hollandalı arkadaşlarımızın dudaklarını ısırdıkları mesafeyi arabalarıyla aşanların halet-i ruhiyesinin Hollandaca’da bir karşılığı yoktur.
TATİL YOK, ‘İZİN’ VAR:
Daha yaşlılarımızın valizlerinde rastlanan ve nerdeyse Hollanda’nın heryerinde herhangi bir markette bulunabilecek bazı sıradan ürünlerin neden memleketten alınıp onca yol boyu yük edinildiğini anlatmak için Hollandaca bir roman mı yazmalı yoksa ansiklopedi mi gerek bilemiyorum.
O yüzden bizim lugatimizde tatil yok izin var. Bizimkisi eğlence ya da dinlence değildir o yüzden. Bizimki izindir, kendi özelimize dönebildiğimiz bir izin… Kendimiz olabildiğimiz ve kendimizi bulabildiğimiz bir izin…
Hollanda her ne kadar ikinci vatanımız da olsa bizi bir türlü içine sindiremeyenlerin ülkesi olarak kalmaya mahkum oluyor. Onyıllardır yaşanılan tecrübelere rağmen hala ‘öteki’ olarak görülmekten halk olarak usandık. Bunun ekonomik krizlerle desteklenmesi vesair mazeretler ve sosyolojik tespitler bizi artık avutmuyor. Zor zamanlarda insan kalitesinin ortaya çıktığı gerçeğinden yola çıkarak hep birlikte içinde bulunduğumuz zor zamanları atlatmaktan yanayız. Biz, Titanic batarken alt katlara hapsedilip boğulmaya terkedilmiş 2. veya 3. sınıf yolcuları değiliz Avrupa’nın!
Bu temennilere ‘izin’ hazırlığı yapan herkese hayırlı yolculuklar dileklerimi de ekliyorum. Umarım herşey gönlünüzce olur ve hasret gidermiş olarak sağlık ve selametle geri dönersiniz. Herhangi bir sebeple bu yıl ‘izin’ yapamayacak olanlarımızın da en kısa zamanda bu dileklerini gerçekleştirebilmelerini diliyorum.
Yolumuz ve yolunuz açık olsun.