Hollanda’da bir grup Yahudi akademisyen ve öğrenci, Filistinlilere yönelik adaletsizlik devam ettiği sürece ülkedeki üniversite kurumlarının İsrail’e karşı güçlü bir tavır alması çağrısında bulundu.
Ülkedeki farklı üniversitelerde, kolejlerde ve araştırma enstitülerinde görevli bazı Yahudi akademisyen ve öğrenciler, NRC gazetesinde paylaştıkları bildiride, Gazze konusunda sessiz kalamayacaklarını belirtti.
Bildiride, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına şiddetle karşı çıktıklarına işaret edilerek, “Filistinlilere yönelik adaletsizlik devam ettiği sürece kurumlarımız 1,5 yıl önce Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline karşı nasıl güçlü bir tavır sergilediyse aynısını talep ediyoruz.” ifadesi kullanıldı.
Kalıcı barışın ancak adaletle mümkün olacağı vurgulanan bildiride, şunlar kaydedildi:
“Kalıcı barış, insan haklarının ve hukukun üstünlüğünün, Filistin’deki yaşayan herkes için geçerli olduğunun tanınması anlamına gelir. Barış, aynı zamanda Gazze ablukasının ve Batı Şeria’nın işgalinin sona erdirilmesi, tüm Filistinli mültecilerin geri dönüş hakkının tanınması ve Akdeniz’den Ürdün’e kadar Filistinliler ile Yahudiler arasında tam eşitliğin tanınması anlamına gelir. Bunun gerçekleşmesi için çok çalışacağımıza söz veriyoruz.”
Bildiride, Filistin sivil toplumunun, işgalin sürdürülmesine ve Filistin halkına eşitsiz muamele edilmesine katkıda bulunan İsrail kurumlarıyla her türlü işbirliğinin askıya alınması yönündeki çağrısına da destek verildiği belirtildi.
Irkçılığın, İslamofobinin, antisemitizmin ve diğer nefret söylemlerinin her şekline karşı olunduğuna vurgu yapılan bildiride, şu ifadelere yer verildi:
“İsrail’de ve ötesinde, Filistinlilerin hakları konusunda ilkeli bir duruş sergileyen birçok Yahudi sesinden ilham alıyoruz. İsrail’in eylemlerine karşı olan Yahudi muhalifler olarak İsrail devletine yönelik eleştiriyi veya Filistin haklarına bağlılığı antisemitizmle eşitleme girişimlerinden derin bir öfke duyuyoruz. Yönetim kurullarımızdan tehdit, kutuplaşma ve ayrımcılık iklimiyle etkin bir şekilde mücadele etmelerini istiyoruz. Bununla savaş karşıtı seslerin sansürlenmesinden bahsetmiyoruz. Güvenli bir öğrenme ortamı, savaşa ve adaletsizliğe karşı net bir duruşla çelişmez. Biz böyle bir tutumu ortak görevimiz olarak görüyoruz.”