Neden ‘dost’ ve ‘kardeş’ olamıyoruz?

Yayınlama: 07.01.2024
A+
A-

Hollanda ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkiler 412. yılını gördü. 2012 yılı 400. yıldı ve bu sebeple o tarihte bir çok etkinlik ve diplomatik girişmler yaşanmış ve adeta bir bayram havasındaki ilişkilere şahit olmuştuk.

‘SÜPER GÜÇ’ TEN BU YANA

Tabii ki Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmi yaşından çok daha fazla olan bu 412 yılın aslında Osmanlı İmparatorluğu ile başlayan bir süreçten bahsedildiğini tahmin etmek zor değildir. Yani dünyanın süper gücü olduğumuz dönemlerden bu yana, ülke ve toplum olarak Hollanda ile genelde dostane ilişkiler geliştirmişiz. Halen de böyle devam eden bir münasebetimiz sürüyor.

Gerek Nato gerekse Avrupa Birliği masalarında sık sık yanyana gelen Türkiye ve Hollanda, (Erdoğan’ın Hollanda ziyareti krizi hariç) neredeyse aralarında sorun olmayan nadir ülkelerden olarak öne çıkıyor.







Peki gerek ülke olarak gerekse toplum olarak herhangi bir sorunumuz olmadığı halde Hollanda toplumunda bulunan Türkiye kökenli insanımıza bakış açısı neden bir türlü normalleşemiyor? Daha açıkçası, Neden ‘dost’ ve ‘kardeş’ olamıyoruz?







YILLARIN KISIR DÖNGÜSÜ VE ÖDENEN FATURA

Şüphesiz bu sorulara verilebilecek herkesin bir çok cevabı vardır, ancak maalesef genel kabul görmeyen hiç bir cevap yaramıza derman olamıyor ve bir kısır döngü devam edip duruyor. Bu döngüde en çok yeni nesillerimizi kaybedenler olarak bizler zararlı çıkıyoruz ve çıkmaya da devam edeceğiz. Tek ses ve tek nefes olamayışımızın ve sesimizin gür çıkamayışının faturasını yıllardır ödüyoruz; can ve mal olarak ödemeye devam edeceğiz!

NEREDE BAŞARI, ORADA İFTİRA

Onca yıllardır Türkiye’den Hollanda’ya gelen barış eliçileri, bakan, milletvekili ve diğer siyasilerin yanısıra; sanatçı ve aydınlar hep pozitif katkılar getirdiler ve döndüler. Koca 2023 yılından geriye kalan bunca gayrete rağmen bir önceki yıla göre herhalde bir arpa boyu yol bile almamışız dersek abartmış olmayız.

Bu söylediklerim boş laf değil, dikkate alınmasını tavsiye ediyorum. Hollanda medyasının başarılı Türklere yönelik çirkin iftiraları, İslamofobi, ayrımcılık vs tüm bunlar yukarıda bahsettiğim ivme kazanamayan o yolun barikatları desek yerinde olur ve aynı güzargahın baş belaları adaletle ve eşit muamelenin kısır döngülerini de üzerine ekleyebilirsiniz.

KARA KAŞIMIZA, KARA GÖZÜMÜZE ‘HEVES’ ETMİYORLAR

Oysa Türkiye topraklarında yatırımı bulunan ülkeler sıralamasında Hollanda 3. sırada yer alıyor.

Bu ne demektir peki?

Adamlar ülkemize yatırım yapmışlar ve bize iyilik mi ediyorlar? Sadaka mı veriyorlar? Tabii ki hayır! En karlı yatırım ülkelerinden birisi olduğu için Türkiye’yi tercih ediyorlar. Bütün sebep daha karlı yatırımdan ibarettir. Kara kaşımızın veya kara gözümüzün hatrı söz konusu bile değildir. Aynı şekilde Türkiye’nin Hollanda’yla ticareti de önemli bir seviyededir.

İŞ İNSANLARIMIZA ‘TEŞEKKÜR’

Hollanda’da yaşayan Türkiye kökenli iş insanlarının faaliyetleri ise şu krizler döneminde hiç azınsanamayacak bir düzeyde ve sürekli artan bir grafikle devam ediyor. İşyerleri ve elemanları ile ülke ekonomisine gözardı edilmeyecek bir katkı yaptıkları muhakkak olan bu insanlara tüm Hollanda toplumu olarak teşekkür etmemiz gerektiğini unutmamak gerekiyor.

Tüm bunların yanı sıra; Yeni nesil, her şeye rağmen iyi eğitim alıyor ve güzel yetişiyor. En azından Hollanda toplumunda gerekli görülen meziyetlere sahipler. İlkokula başlarken bile Hollandalı arkadaşlarından gerek dil ve gerekse kültür olarak bir adım geriden gelen bu çocuklar nihayetinde en az sınıf arkadaşları kadar başarı gösterebiliyor ve iş sahalarında daha çok boy gösteriyorlar.

Mesela bu bağlamda örnek bir davranış sergileyen MÜSİAD HOLLANDA gibi kuruluşlar, üyeleri ile düzenli olarak biraraya gelip, birlik ve beraberliği pekiştirip, iş birliklerini arttırarak, ticaretle uğraşmakta olan iş insanlarını birbirleri ile tanıştırmak ve ticaret yapmalarına zemin hazırlamak için dev projelere imza atıyor. Hollanda’da bulunan iş insanlarımıza böyle bir kapı açtıkları için kendilerine teşekkürü bir borç bilirim.

ÖZET OLARAK:

Bütün bunlar bu topluma katkımızın kısa ve çok eksik bir özetinden ibaret aslında. Ancak hatırlamakta ve tüm Hollanda’ya hatırlatmakta fayda var. Zira insanız ve çok kolay unutuyoruz.

Bütün bunların ışığında gerek son günlerde yaşadığımız bazı medyatik olaylar ve gerekse diğer benzer olaylar bizi hem zihnen hem de toplum olarak yoruyor ve bozuyor maalesef. Belki yaralar sarılabilir ve belki de yakılan herşeyin daha iyisi yerine konulabilir ancak bilinçaltımıza yerleşenleri biz de bilemiyoruz ve hele gönüllerde açılan yaraların izleri hiç silinmiyor.

Meşhur sözdür, ‘dal rüzgarı affedebilir ama kırılmıştır bir kere’…

Selam ve muhabbetlerimle,

Simytech     Sifa