PIKNIK

İnsanlık onurunu hiçbir kafese sığdıramazsınız

Yayınlama: 12.09.2024
A+
A-

Bu çağda, hem de insanların böbürlenerek gezdiği, fiyaka sattığı, lüks içinde yaşadığı ve sözde eğitimin tavan yaptığı bir çağda yaşanan şu olayı sizlerle bu ayki köşemde paylaşmak istedim

***

Kölelik, tarih kitaplarında karşımıza çıkan ve insanlık adına utanç verici bir geçmiş olarak kabul edilen bir kavram. Ancak, ne yazık ki, köleliğin modern dünyada da farklı şekillerde varlığını sürdürdüğünü hala görmek zorunda kalıyoruz. İsviçre’nin Zürih kentinde patlak veren son olay, bu acı gerçeği bir kez daha gözler önüne seriyor.

Winterthur’da yaşayan bir çiftin, Filipinli ve Brezilyalı iki kadını iş ve oturum izni vaadiyle kandırarak evlerinde kafese kilitlemesi, hepimize insanlık onurunu bir kez daha sorgulatıyor.

Bu olay, hem Avrupa’nın hem de dünyanın birçok yerinde hala süregelen modern köleliğin ne kadar büyük bir sorun olduğunu hatırlatırken; İnsan ticaretini, sadece gelişmemiş ülkelerde değil, insan hakları ve adaletin sembolü olarak görülen Avrupa’nın kalbinde bile var olduğunu gösteriyor.

Türkiye Narin kızı konuşurken insanlık onurunu küçük bir kafese sığdırdılar







Düşünün, Filipinler’den veya Brezilya’dan gelen bir kadınsınız. Binlerce umutlarınız var ve gelecek hayalleriyle dolusunuz. Size iş ve oturum izni vaat ediliyor. Daha iyi bir yaşam umuduyla yola çıkıyorsunuz ya hani.

Ancak vardığınız yerde karşılaştığınız şey, iki metrekarelik bir kafes. Her gün o kafeste hapsedilmiş bir şekilde yaşıyor, sadece ev işleri yapmak için çıkmanıza izin veriliyor. Gece, yine o kafese dönüyor, özgürlüğünüz elinizden alınmış bir şekilde orada uyuyorsunuz. Türkiye Narin kızımıza yapılanları konuşurken; Bu olay da insanlığın karanlık ve kirlenmiş yüzü değil de nedir söyler misiniz?

Bana göre kadınların yaşadığı bu durum, sadece fiziksel bir tutsaklık değil, aynı zamanda psikolojik bir çöküntüdür. Özgürlüğün bu kadar basit bir şekilde ellerinden alınabilmesi, modern dünyanın çelişkilerini de ortaya koymaktadır. İnsan haklarını savunan yasalar, anayasalar ve uluslararası sözleşmeler bir yana, bence evvela böyle olayların nasıl yaşandığını sorgulamalıyız.

Modern kölelik Avrupa’nın öncelikli sınavı olmalı







Bu olay, modern köleliğin sadece üçüncü dünya ülkelerinin değil, gelişmiş ülkelerin de yüzleşmesi gereken büyük bir sorun olduğunu gösteriyor. İsviçre gibi refah seviyesi yüksek ve insan haklarına saygının yaygın olduğu bir ülkede dahi, bu tür insanlık dışı olayların yaşanması hepimiz için düşündürücü olmalı. Avrupa, insan hakları konusunda dünyaya örnek olduğunu iddia ederken, bu gibi skandallar kıtanın kendi içinde hala çözmesi gereken büyük meseleler olduğunu ortaya koyuyor ve öncelikli sınavın bizzati bu olması gerekiyor.

Peki, bu kadınlar nasıl oldu da 2019’a kadar bu esaretten kurtulamadılar? Bu sorunun yanıtı, insan ticaretinin ne kadar gizli ve sinsi bir suç olduğunda saklı. Çoğu zaman kurbanlar, kendilerini bir çıkmazın içinde bulur, ne kaçacak yerleri ne de yardım isteyecek birileri vardır. İşte bu yüzden, insan ticaretiyle mücadele, daha geniş çapta ve derinlemesine ele alınması gereken bir sorundur.

Cezaya bakın!

Zürih’teki bu davada, sanık çift insan ticareti ve özgürlüğü kısıtlama suçlamalarını kabul etti. Şimdi gelin bir de istenen cezaya bakalım.

Savcılık, adam için 36 ay, kadının ise 10 ay şartlı hapis cezası talep ediyor.

Bu kadar zaman boyunca insanları özgürlüğünden mahrum edip onurunu yerler altına alacaksınız akabince istenen ceza da bu olacak, öyle mi?

Bu cezalar, mağdurların yaşadığı travmalar ve çektiği acılarla karşılaştırıldığında yeterli mi sizce?

Bu tür suçlara verilen cezaların caydırıcılığı yine tartışılmalı ve bana göre insan ticareti gibi ciddi suçlarda adaletin tam anlamıyla sağlanabilmesi için daha sert cezalar ve daha etkili önlemler alınması gerektiği ortada.

Yahu bu kadınların yaşadığı travma bir ömür boyu sürecek. Ancak ceza alanların süreleri, sadece birkaç yılda bitecek. Bu denge, adaletin her zaman sağlanmadığını, özellikle insan hakları ihlallerinde mağdurların acılarının karşılıksız kaldığını öyle bir düşündürtüyor ki.

Benzeri yetersiz karar İnşaAllah Narin kızın davasında da gelmez de bir parça da olsa yüreklere su serpilir.

Konuyu toparlayacak olursak;

Zürih’teki bu kölelik skandalı, bize modern dünyanın karanlık köşelerini gösteriyor. Özgürlük, insanlık onuru ve adalet gibi kavramlar, ancak savunulduğu sürece anlamlıdır. İnsan ticareti ve kölelik, sadece geçmişin bir lekesi değil, bugünün de büyük bir sorunudur. Bu olay, insan hakları mücadelesinin hala bitmediğini ve modern kölelikle daha sert bir şekilde mücadele edilmesi gerektiğini hatırlatıyor.

Son söz olarak; Özgürlük sadece bir hak değil, insan olmanın özüdür. Ve bu özü, hiçbir kafese sığdıramazsınız

Muhabbetlerimle,

Simytech     Sifa