
Göç döneminde gece göğü yalnızca yıldızlarla dolu değil; ölümcül bir av sahnesine de ev sahipliği yapıyor. Science dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma, Avrupa’nın en büyük yarasa türü olan dev akşamcıl yarasanın (Nyctalus lasiopterus), göç eden küçük kuşları uçuş sırasında yakalayıp havada yediğini ilk kez doğrudan ses kayıtlarıyla ortaya koydu.
Sessiz göç, sandığımız kadar güvenli değil
Her sonbahar milyarlarca kuş, Avrupa’dan Afrika’ya uzanan uzun göç yolculuğuna çıkıyor. Bu yolculuk çoğunlukla geceleri, görece daha güvenli olduğu düşünülen karanlık saatlerde gerçekleşiyor. Ancak Danimarkalı ve İspanyol bilim insanlarının ortaklaşa yürüttüğü çalışmaya göre, gece göğü sanıldığı kadar risksiz değil. Özellikle küçük ötücü kuşlar, büyük gececil yarasaların hedefi olabiliyor.
Kanıtlar ses kayıtlarında ve dışkı örneklerinde
Araştırma kapsamında dev akşamcıl yarasaların dışkılarında ötücü kuşlara ait kalıntılar tespit edildi. Ancak asıl çarpıcı kanıt, ses kayıtlarında ortaya çıktı. Araştırmacılar 14 yarasaya mikrofon içeren biyologger cihazları yerleştirdi. 600’den fazla takip uçuşu kaydedildi. Bu kayıtların birinde, yarasanın bir kuşu kovaladığı, ardından kuş sesinin bir anda kesildiği ve hemen sonrasında açık şekilde duyulan çiğneme seslerinin başladığı belirlendi.
Kayıt analizleri, avın büyük olasılıkla bir kızılgerdan (Erithacus rubecula) olduğunu gösteriyor. Bu, yarasaların gece göç eden kuşları havada avladığına dair bugüne dek elde edilen en doğrudan kanıt niteliğinde.
Avlanma stratejileri yüksek irtifada işliyor
Dev akşamcıl yarasalar, avlarını kimi zaman kilometrelerce yüksekte fark ediyor. Ekolokasyon sistemiyle av tespit edildiğinde yarasanın çıkardığı sesler hızlanıyor, rüzgâr uğultusu belirginleşiyor ve kanat vuruşları yoğunlaşıyor. Araştırmacılar, bir kuşun yakalanmasının ortalama 2,5 dakika sürdüğünü belirledi. Bu, böcek avı süresinin — genellikle bir saniyeden kısa — çok üzerinde.
Bu detaylar, yarasanın kuşlara yönelik av stratejisinin tamamen farklı ve daha karmaşık olduğunu gösteriyor.
Gece göğü bilinmeyen bir av ekosistemi
Çalışma, gece gökyüzünün av–avcı etkileşimleri açısından ne kadar karmaşık olduğunu da gözler önüne seriyor. Uzmanlar, atmosferin yüksek katmanlarını “ekolojik olarak derin denize benzer bir habitat” olarak tanımlıyor: iz sürmenin, gözlem yapmanın ve kayıt almanın son derece zor olduğu bir ortam. Bu bağlamda araştırma, büyük yarasaların göçmen kuşlar üzerindeki rolünü ilk kez doğrudan belgeleyen nadir çalışmalardan biri oldu.
Yarasa nadir, kuşlar için büyük tehdit değil
Avla yakalanan tür olan dev akşamcıl yarasa, Avrupa'nın en büyük ve aynı zamanda en nadir yarasalarından biri olarak kabul ediliyor. Birçok bölgede tehdit altında olan bu tür, genel kuş popülasyonu açısından şu an için büyük bir tehdit oluşturmuyor.
Bununla birlikte araştırmacılar, iklim değişikliğine bağlı artan orman yangınları ve kuraklık gibi etkenlerin, bu yarasaların besin bulmasını zorlaştırdığını ve türün geleceği açısından yeni riskler doğurabileceğini vurguluyor.
Bilimsel ve koruma açısından önemli bir eşik
Bu bulgular, yalnızca bir avcı türün davranışlarını ortaya koymakla kalmıyor, aynı zamanda göçmen kuşlar ve gececil yırtıcılar arasındaki dinamikleri anlamada da yeni bir kapı aralıyor. Ekosistemler arası bu tür etkileşimlerin daha önce ne kadar göz ardı edildiği ve bilinmezliğini koruduğu düşünüldüğünde, bu çalışma bilimsel ve koruma çalışmaları açısından çığır açıcı nitelikte kabul ediliyor.
YASAL UYARI: Haber, fotoğraf ve videolarımızı link vermeden kullananlar hakkında hukuki süreç başlatılacaktır. ©ufuk.nl UMG (Ufuk Media Grubu)