Hollanda 22 Kasım’da yapılacak olan genel seçimler için partilerin seçim kampanyaları olanca hızıyla devam ediyor.
Murat Yakar: Almelo
Bu kapsamda Türk toplumuyla buluşarak seçim programını anlatmak için bölgelere dağılarak durumun önemini gurbetçi vatandaşlara aktarmak isteyen DENK Partisi’nin; Enschede ve Hengelo’nun ardından bir başka durağı ise Almelo oldu.
Geçtiğimiz Pazar günü öğle saatlerinde eski adıyla Türk Gençlik Derneği olarak bilinen, Lale (de Tulp) Derneği’nde STK temsilcileri, dernek başkanları, esnaf, iş insanları ve vatandaşlarla seçim programında buluşan DENK Partisi’nin milletvekilleri adayları; Sephan van Baarle, Doğukan Ergin ve Süleyman Koyuncu vatandaşların merak edilen sorularını da olabildiğince cevaplandırdı.
Buradaki seçim kampanyası programının moderatörlüğünü dernek yetkilisi Mustafa Kocabıyık yaptı. Kocabıyık katılımcılara hoş geldiniz konuşması da yaparak, “Bu gün burada bir araya geldik, çünkü Stephan van Baarle DENK Partisi’nin üç milletvekilinden birisi ve DENK Partisi’nin kuruluşundan bu güne kadar partisine çok hizmetlerde bulunmuş birisi, hatta şunu sizlerle paylaşayım; Baarle parti programını yazan kişidir de aynı zamanda. Elhamdülillah güzel bir program yaptılar ve bu güne dek mücadelelerine devam ettiler, kendisi aynı zamanda parlamentoda parti grup başkanı.” şeklinde sözlerini tamamladı ve katılımcıların merakla beklediği aslen Rizeli olan Stephan van Baarle’ye mikrofonu uzattı.
DENK Partisi Lideri Stephan van Baarle Hengelo’daki programları sonrasında burada da aynı şekilde giriş konuşmasını Türkçe yaparak genelde benzeri noktalara değindi ve şunları ifade etti:
“TÜRK KANI TAŞIYORUM VE BUNUNLA DA GURUR DUYUYORUM”
“Öncelikle teşekkür ediyorum, iyi günler herkese. İsmim Stephan van Baarle, DENK Partisi milletvekiliyim ve 1. sıradan da yeniden adayım. 3 ay önce de partinin liderlik bayrağını Farid Azarkan’dan devraldım, çünkü DENK bizim ve herkes için önemli bir parti ve şu anda bu yönde tam hız çalışmalara devam ediyoruz. Annem Rotterdamlı, bir posta kuruluşunda çalışıyor. Babam Türkiye’de, Kocaeli’de yaşıyor. Aslen Rizeliyiz, kısacası anlayacağınız ben hem Karadeniz uşağıyım, hem Kocaeliliyim, hem Türküm ve hem de Hollandalıyım. Bu söylediklerimden de gocunmuyorum; kanım Türk kanı olduğu için de, Türk kültürü ile de büyüdüğüm için de, Hollandalı olduğum için de gururluyum.”
“BENİM DEDEM TÜRKİYE’DE FASULYECİ İDİ”
Size daha enteresan bir şey söyleyeyim mi? Benim dedem Türkiye’de fasulyeci idi, merkebin üzerinde 20 kiloluk çuvallarda köyde elektriksiz evden İzmit’e giderek pazarda fasulye satardı. Oradan da ekmek, yiyecek ve süt gibi alışveriş alıp çocuklarını doyurmak için 20 kilometrelik yolu eşekle yeniden kat ederdi. Ama dedem daha sonra çocuklarının geleceği için Hollanda’ya gelmiş ve şimdi onun torunu Hollanda meclisinde aynı şekil Türk vatandaşlarının geleceği için DENK Partisi’nde mücadele veriyor. Dedemle aramızdaki fark şu idi; onların jenerasyonu kendilerini misafir işçi (gastarbeider) olarak görürdü, biz ise böyle düşünmüyoruz. Biz buralıyız. Burada yaşıyoruz ve burada haklarımız var.”
“GAZZE’DE YAŞANAN VAHŞETİN FATURASINI HOLLANDA HÜKÜMETİNE SORDUM”
Baarle bu cümlelerden sonra sözü günümüze getirerek; Hollanda’da geçtiğimiz aylarda istifasından sonra genel seçimlere kadar başbakanlık görevini sürdürecek olan Mark Rutte’ye ve İsrail’in Gazze’de sivil halka ve çocuklara yaşattığı vahşete getirdi.
Baarle bu konuda şunları söyledi, “Soruyorum sizlere! Okulları bombalamak, çocukları öldürmek, sivil halkı yok etmeye çalışmak savunma mıdır yoksa saldırı mıdır? Gazze’deki 2 milyon 200 bin insanın gazı, elektriği, suyu ve yiyecekleri olmadığını bile bile onları öldürmek insanlığa sığar mı? İşte bu sebeple Hollanda Meclisi’nde, Hollanda Hükümeti’ne; Neden 75 yıldır İsrail tarafından toprakları parçalanan Filistin’e bunları reva gördüklerini sordum.”
“MESELE GAZZE OLUNCA HAKKIMDA DAVA AÇTILAR”
Göğsünde taşıdığı Filistin rozeti dikkatlerden kaçmayan Baarle, Gazze ile alakalı tüm bu ve benzeri konuları Mecliste dile getirince diğer partiler bana yüklendi ve bunu dile getiremeyeceğimi söylediler. Hollanda’da zaten doğruları söyleyince hemen bir karşı rüzgar eser.
VERGİ DAİRESİ SKANDALI VE TÜRKİYE’DEKİ MAL VARLIĞI ARAŞTIRMASI
Bu sözler salondan büyük alkış aldı ve Baarle sözü daha sonra yabancı kökenlilerin fişlendiği Vergi Dairesi skandalına getirdi. O tarihte kurulan bir komisyon bu olayı asrın skandalı olarak nitelemiş ve Başbakan Rutte ve koalisyon ortakları istifa etmek zorunda kalmıştı.
Baarle şöyle devam etti, “DENK Partisi 2016’da Vergi Dairesi’nin yaptığı bu inanılmaz ayrımcılığı ilk dile getiren ve mecliste gündeme alan parti idi, ancak bize o zaman, “Aaa DENK delirmiş, kafayı yemiş, böyle bir şey olabilir mi, mümkün değil” demişlerdi. Yabancı olan, sakalı olan, saçı siyah olan, ismi Ahmet, Mehmet olan herkesi listeleyip sıkı kontrole almışlardı. Peki 2 sene ne oldu. Demek ki DENK’in tespitleri doğru idi ve haklı çıktı. Ayrıca emekli olan, ya da işsiz olan yabancı kökenli vatandaşlarda unutulmamıştı. Mesela Türkiye’de mal varlığı veya evi olan Türklere davalar açtılar ve ekstra kontroller yaptılar ancak aynı şey mesela İspanya’da bir evi olan Hollandalı için aynı kontrolleri yapmıyorlardı. Bu konuda çok vatandaş mağdur oldu. Peki şimdi ben bunları neden söylüyorum? Biz bunları 2016’da dile getirmesek kim dile getirecekti. Tüm bu ve benzeri ayrımcılıkları Mecliste dile getiren tek parti biziz. Diğer partiler bu konulara hiç girmiyor ya da az giriyor.
“YEŞİLGÖZ WİLDERS’LE BERABER ÇALIŞMAK İSTEDİĞİNİ SÖYLÜYOR, BU HOLLANDA VE BİZİM İÇİN ÇOK TEHLİKE DEMEKTİR”
İşte tüm bunlardan dolayı bu seçimler çok önemli. Peki bu seçimleri önemli kılan diğer şey ne biliyor musunuz? Hepimizin malumu, Hollanda’da Geçici Başbakan Rutte sonrası VVD’nin koltuğuna Bayan Yeşilgöz oturacak. Peki Bayan Yeşilgöz ne dedi biliyor musunuz. Irkçı politikaları ile bilinen ve ülkedeki yabancılardan haz duymadığını her fırsatta dile getirerek İslam nefreti söylemlerine aralıksız devam eden Wilders ile beraber çalışmak istiyormuş. Düşüne biliyor musunuz? Hollanda’nın en büyük partisi olan VVD’nin koltuğuna oturacak olan Yeşilgöz; En büyük İslam ve yabancı düşmanı olan, camileri kapatmak isteyen, Kuran’ı yasaklamak isteyen, başörtülü kadınların belediye binasına gitmesine karşı çıkan Wilders’le beraber çalışmak içim masaya oturacağını söylüyor. Böyle giderse Yeşilgöz Wilders’i bakan da yapar. İşte bu bizim için ve yaşadığımız ülke için çok tehlikeli. O gün gelir de Hollanda’nın en büyük partisinin başındaki kişi raşist ve faşist birisi ile beraber çalışma kararı alırsa buna karşı çıkmak zorundayız. Aslınla meclisteki tüm partiler çok şey görüyor ancak önemsemiyorlar, “Amaan Wilders 25 senedir konuşuyor, bırakın konuşup dursun.” diyorlar. Ama biz, “Hayır.” diyoruz. Wilders’e karşı isek konuşmasındaki cümlelere de karşı olmak zorundayız. İşte DENK Partisi’nin önemi burada bir kez daha öne çıkıyor. Bu sebeple DENK’i güçlendirmeliyiz. Onların bu planını boşa çıkarmak için DENK’i güçlendirmeliyiz. Yine bu sebeple 22 Kasım’daki seçimler çok ama çok önemli.
“İNSANLAR HASTANEYE GİTMEKTEN KORKAR OLDU, EVELENEN ÇİFTLER OTURACAK EV BULAMIYOR”
Peki sadece bunlar için mi sandığa gitmeliyiz. Değil elbette! Ayrımcılığa karşı çıkmak için, Müslüman nefretine karşı çıkmak için ve daha yaşanabilir bir Hollanda için de sandığa gitmeliyiz. Rahat bir alışveriş için, kiraları ödeyebilmek için, akaryakıtla baş edebilmek için, sağlık sigortası primlerini ödeyebilmek için, sandığa gitmeliyiz. Sağlık sigortalarının elde ettiği kazançtan hiç bahsetmiyorlar. Neden insanlar kişisel risk (eigenriziko) için 385 Euro ödemek zorundalar. Hollanda’da insanların hastane masrafından korktukları için hastaneye gitmek istemediklerini duysanız inanır mısınız? Ama bu bir gerçek ve insanlar hastaneye gitmekten korkuyorlar. Sonrada kalkmış Hollanda’nın zengin bir ülke olduğundan bahsediyorsunuz. Ve biz Hollanda’da Avrupa’nın en pahalı benzin parası ödeyen insanlarıyız. Benzinin litresi için ödediğimiz meblağın yüzde 60’ı vergiye gidiyor. Bunun ödenebilir olması gerekmiyor mu? Ya emlak pazarına ne diyeceksiniz? Evlenen çiftler oturacak ev bulamıyor, ya da aşırı yüksek fiyatlar önüne engel oluyor. Soruyoruz neden kiraları düşürmüyorsunuz? İşte bu seçimler sadece yabancı düşmanlığı ya da ayrımcılık için değil yaşanabilir bir ülke olması için de çok önemli.
Hollanda’da parlamentodaki en genç vekilin kendisi olduğunu söyleyen Baarle, genç seçmenlerden önemli pozitif çıkışlar aldıklarının altını çizerek sözlerini şöyle tamamladı. “Tunahan ve Azarkan DENK’e desteklerini veriyorlar ancak unutmayalım ki; Bu partinin gerçek sahibi ne Tunahan Kuzu, ne Farid Azarkan, ne de benim. Bu parti sizindir ve siz sahip çıkacaksınız. Haklarımız için, özgürlüğümüz için sahip çıkacaksınız. İşte bu sebeplerden dolayı önümüzdeki seçimler çok önemli ve DENK’in geleceği sizin ellerinizde. Unutmayın DENK sizin partiniz ve sizin için çalışıyor.”
“ANKETLER NE DİYOR?”
Baarle konuşmasında anketlerden çıkan sonuçlarda 4 sandelye çıkarabildiklerini ancak tüm bu haklara daha iyi sahip çıkabilmek için 5 sandalye gerekliliğinin altını çizdi. “Eğer bunu gerçekleştirirsek Lahey’de fark oluşturabiliriz” diyen Baarle, Hristiyan Birlik Partisi’nin (ChristienUnie) 5 sandalye ile şu an mecliste koalisyon ortağı olduğunu ve çıkan yasalarda söz sahibi olduğunu hatırlattı ve olası bir bakanlık alma durumunda bunun tüm vatandaşlar çok iyi bir çıkış olacağını söyledi. Program daha sonra toplu çekilen resimlerle ve sorulara verilen yanıtlarla son buldu.
YASAL UYARI: Haberlerimizi izin almadan ve link vermeden kullanmayınız. ©ufuk.nl
HABER: Murat Yakar / Ufuk Media Grubu Haber Merkezi