Örneğin, çalışanlar için kariyer ilerleme fırsatları ve iş-yaşam dengesine daha fazla dikkat edilmesi isteniyor. Ancak bunlar tek başına yeterli değil. Aslında talepler çok daha geniş, diyor PageGroup’un yönetici direktörü Joost Fortuin. Fortuin, işverenlerden duyduğu kadarıyla, çalışanlar ve iş arayanların, şirketlerden mümkün olanın en iyisini istemek üzere daha fazla baskı yapmaya başladıklarını belirtiyor.
“Özellikle genç çalışanlar üzerinde yoğun bir rekabet var. Şirketler, çalışanlarını çekmek veya elde tutmak için birden fazla taleple karşılaşıyorlar. Örneğin, spor yapma imkânı, ücretsiz kahvaltı veya öğle yemeği, ya da geleneksel haftalık içki buluşmaları ve etkinlikler gibi teklifler bunlardan bazıları.”
Devir değişti
Fortuin, işverenler ve çalışanların rollerinin tamamen değiştiğini söylüyor. On yıl önce, finansal kriz sırasında iş arayanlar, işe alınabilmek için her şeyi yapmalıydı. Şimdi ise durum tersine dönmüş durumda. “Adaylar, uzun bir talepler listesi ile başvuruyor. Bu da onların işlerini zorlaştırabiliyor. Sonuçta, ideal bir iş ortamı yok.”
Ayrıca, Fortuin’a göre, şirketler bu talepleri karşılamak için ekstra masraflar yapıyor. “Ve bu durum enflasyonu olumsuz etkiliyor. İş piyasasında denge sağlanmalı ve mümkün olan en uygun koşullara odaklanılmalı. Kişiye özel çözümler önem kazanıyor.”
Çalışanların daha fazla güce sahip olduğu ve bu durumun önümüzdeki yıllarda değişmeyeceği belirtiliyor, çünkü iş gücü sıkıntısı devam ediyor.
Ayrıca, Hollanda’daki yaşlanan nüfus da bu durumu daha da artırıyor. Ülkede şu anda yaklaşık 419.000 açık iş pozisyonu bulunuyor ve çeşitli sektörlerde, özellikle mühendislik, sağlık ve eğitim alanlarında, personel eksikliği büyük bir sorun, diyor işsizlik sigortası kurumu UWV.
Cao masalarında sonuna kadar talepler
Çalışanların taleplerinin ne kadar arttığı, işçi sendikalarının cao (toplu iş sözleşmesi) masalarında sonuna kadar taleplerini dile getirmeleriyle de net bir şekilde görülüyor. Geçen yıl maaşlar ortalama %7,3 oranında arttı ve bu, tarihsel bir zirve oldu. Bu yılın ilk on ayında ise maaş artışı %5,4’e yükseldi, diyor işverenler derneği AWVN’nin verileri.
Çalışanların pozisyonunun güçlendiği bir başka neden de iş gücü sıkıntısının yıllardır devam etmesi, diyor Leiden Üniversitesi’nden ekonomi profesörü Olaf van Vliet. “Şu anda bir çalışanlar piyasası ile karşı karşıyayız, bu da onların yalnızca maaş üzerinde değil, diğer iş koşulları üzerinde de daha iyi müzakere edebilecekleri anlamına geliyor.”
Van Vliet, iş gücü sıkıntısının etkilerinin çeşitli olduğunu belirtiyor. “Bu, bazı şirketlerin ekstra bir bonus vermeye istekli olduğunu, bazılarının ise daha fazla kurs ya da uygun fiyatlı bir taşıma aracı sunmayı tercih ettiğini gösteriyor.”
‘Şirketler tüm imkanlarını seferber ediyor’
AWVN, iş gücü sıkıntısının, çalışanların güçlü bir duruş sergilemelerinin tek nedeni olmadığını söylüyor. “Şirketler, çalışanlarını elde tutabilmek için tüm imkanlarını seferber ediyor, ve bunun başlangıcı daha yüksek maaş anlaşmalarıdır,” diyor bir sözcü.
Bunun yanında, toplumsal gelişmeler de etkili. “Artan refah seviyesi önemli bir rol oynuyor. Çift maaşlı bir hane, iş ve özel yaşam dengesinin daha iyi bir şekilde sağlanmasını talep ediyor. Bir şirket, buna uygun hareket etmezse, cazip kalmakta zorlanacaktır.”
YASAL UYARI: Haberlerimizi izin almadan ve link vermeden kullananlar hakkında hukuki süreç başlatılacaktır. ©ufuk.nl UMG (Ufuk Media Grubu)