Hollanda Türklerine sırtını döndü: 1915 kararı öfke yarattı

Hollanda Türklerine sırtını döndü: 1915 kararı öfke yarattı
Yayınlama: 18.04.2025
A+
A-

Hollanda Parlamentosu, 1915 olaylarını “Ermeni Soykırımı” olarak tanıyan bir önergeyi geçtiğimiz günlerde, DENK Partisi dışında tüm partilerin oylarıyla kabul etti. Karar, ülkede yaşayan Türk toplumunda büyük bir hayal kırıklığı yaratırken, Enschede merkezli İşbirlikçilere Karşı Komite (Comite Anti-Collaboratie) Başkanı Ali Çağlayan’dan sert bir tepki geldi.

1915 olaylarına ilişkin yapılan oylamada tarihsel ve hukuki gerçeklerin göz ardı edildiğini vurgulayan Komite Başkanı Ali Çağlayan, önergeye “evet” oyu veren milletvekillerine gönderilmek üzere kaleme aldığı mektubun içeriğini UFUK Media ile paylaşarak alınan kararı; “Tarih siyasete kurban edildi, tarihi yanılgı ile oylanan bu karar bir milletin onuruna darbedir.” şeklinde yorumladı.

ALİ ÇAĞLAYAN

Haziran 2023’te Enschede’de düzenlenen bir protesto gösterisinde de benzer şekilde sesini yükselten Çağlayan, bu kez parlamentoya doğrudan hitap etti. Kamuoyuna açık mektubunda Hollandalı Türklerin yaşadığı hayal kırıklığını dile getirirken, karara dayanak gösterilen söylemlerin tek taraflı ve çarpıtılmış olduğunu belirtti.

Ayrıca Ali Çağlayan, Hollanda’da faaliyet gösteren Türk sivil toplum kuruluşlarına da seslenerek bu süreçte birlik ve beraberlik içinde hareket etmeleri gerektiğini vurguladı. Türk toplumunun haklı tezlerini ve tarihsel gerçekleri güçlü bir şekilde savunabilmesi için ortak hareket etmenin önemine dikkat çekti.







Çağlayan’dan Hollanda milletvekillerine açık mektup

Ali Çağlayan’ın kaleme aldığı mektupta şu ifadelere yer verildi:

Sayın Milletvekilleri,
Maalesef bazılarınız “Ermeni Soykırımı” başlıklı bir önerge verdiniz ve DENK hariç hepiniz “Evet” oyu kullandınız.
Hepinize sormak istiyoruz: Evet oyu kullanmanızın nedeni neydi?
Şimdiye kadar hikayeyi Türk NSB’lerinin soykırım yalancıları tarafından dinlediniz ve sonra bir karar verdiniz. Biz Hollandalı Türkler olarak bundan derin bir hayal kırıklığı duyuyoruz.

Tarihi ve hukuki bağlam
Birinci Dünya Savaşı sırasında binlerce insanın hem Türklerin hem de Ermenilerin öldüğü 1915 olayları, karmaşık ve kaotik bir savaş ortamında gerçekleşmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun Ermenileri bir halk olarak yok etmek için merkezi olarak planlanmış bir kampanya yürüttüğüne dair hiçbir kanıt bulunmadığını vurgulamak önemlidir.







Ermenilerin yanı sıra Aramiler ve Pontus Rumları da bugünkü Türkiye sınırları içinde Ruslarla işbirliği yaparak birçok kayıp vermiş, hatta “Van” gibi şehirlerde katliamlar yapmış, Ruslarla işbirliği yapanların elinde aylarca ve/veya yıllarca birçok sivil katledilmiş, tecavüze uğramış, işkence görmüştür. İkinci Dünya Savaşı’nda Hollanda’daki NSB üyelerinin uygulamalarının aynısını hayal edebilirsiniz.

Kurtuluştan sonra, yerel siviller ve işbirlikçiler (Ermeniler, Aramiler, Süryaniler ve Pontus Rumları) arasında karşılıklı hesaplaşma gerçekleşti.

Hukuki nitelendirme
Şu ana kadar uluslararası bir yargı organı tarafından 1915 olaylarının soykırım olarak nitelendirildiğini ortaya koyan hukuki bir karar bulunmamaktadır. Soykırımın hukuki tanımı çok katı olduğundan ve belirli bir grubun tamamını ya da bir kısmını yok etmeye yönelik özel bir niyetin kanıtlanmasını gerektirdiğinden bu çok önemlidir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Perinçek – İsviçre (27510/08, 15 Ekim 2015) davasında soykırım teriminin çok katı bir hukuki anlamı olduğunu ve kanıtlanmasının zor olduğunu açıkça belirtmiştir. AİHM kararında, 1915 olaylarının soykırım olarak nitelendirilemeyeceğini açıkça ortaya koymuştur.

Bu davada AİHM şöyle demiştir:
Soykırım iyi tanımlanmış bir hukuki kavramdır… Bir ihlalin soykırım olarak nitelendirilebilmesi için, hedef alınan grubun üyelerinin sadece bu gruba mensup olmaları nedeniyle hedef olarak seçilmeleri değil, aynı zamanda işlenen eylemlerin grubu tamamen veya kısmen yok etme niyetiyle gerçekleştirilmesi (dolus specialis) gerekmektedir. Dolayısıyla bu çok katı bir hukuki kavramdır ve kanıtlanması da zordur.

Mahkeme ayrıca olaylar hakkında genel bir bilimsel ya da tarihsel fikir birliği bulunmadığını da vurgulamıştır:
Tarihsel araştırmanın tanımı gereği tartışmaya açık olduğu ve kesin sonuçlara ya da nesnel ve mutlak gerçeklere ulaşmayı zorlaştırdığı göz önüne alındığında, burada söz konusu olanlar gibi olaylar hakkında ‘genel bir fikir birliği’, özellikle de bilimsel bir fikir birliği olabileceği bile şüphelidir.

Tarihsel yorumlar
Bernard Lewis, Guenter Lewy ve Justin McCarthy gibi birçok tanınmış tarihçi, 1915 olaylarının soykırım olarak nitelendirilemeyeceğini kapsamlı bir şekilde savunmuştur.

Bu tarihçiler, savaş koşullarının karmaşıklığına ve Ermeni nüfusunu yok etmek için merkezi olarak örgütlenmiş bir çabanın eksikliğine işaret etmektedirler. Belirli bir yok etme niyetine dair kesin kanıtlar olmaksızın hukuki soykırım terimini kullanmanın gerçeklerin yanlış yorumlanması olduğunu savunmaktadırlar.

Tanımanın sonuçları
Sözde soykırımı tanımanın tarihi gerçekler üzerinde hiçbir etkisi olmayacak, bunun yerine toplumumuzda öfkeyi alevlendirecek, düşmanlığı ve bölünmeyi körükleyecektir. Kesin bir hukuki dayanağı olmayan bu tür bir tanıma, sembolik bir siyasettir ve hiçbir hukuki ya da tarihi amaca hizmet etmez.

Ayrıca, asılsız ve popülist hareketlere katkıda bulunarak belediyemizdeki sosyal uyuma daha fazla zarar verebilir.

Sonuç
Karmaşık tarihsel bağlam ve uluslararası bir hukuki kararın eksikliği göz önünde bulundurulduğunda, önergenin veya oylamanın doğru ve uygun olduğunu düşünmüyoruz.
Siyasi kararların duygusal veya popülist saiklerle değil, sağlam tarihi ve hukuki araştırmalara dayandırılması esastır.

Yukarıdaki hususlara ilişkin daha fazla açıklama için elbette hizmetinizdeyiz.

Saygılarımla,
A. Çağlayan
İşbirlikçilere Karşı Komite Başkanı

YUSUF HALAÇOĞLU

Enschede’de çalışmalar sürüyor

Ali Çağlayan’ın başkanı olduğu Comite Anti-Collaboratie, yalnızca mektuplarla değil, kamuya açık etkinliklerle de sesini duyurmaya devam ediyor. Daha önce Enschede’de düzenlenen bir etkinliğe Türkiye’den davet edilen ünlü tarihçi Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu da katılmıştı.

Enschede’deki sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle düzenlenen toplantıda konuşan Halaçoğlu, Ermeni ve Süryani meselesine dair akademik çerçevede bilgiler sunmuş, tarihî olayların siyasetçiler yerine uzmanlarca değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmişti.

YASAL UYARI: Haberlerimizi izin almadan ve link vermeden kullananlar hakkında hukuki süreç başlatılacaktır. ©ufuk

Simytech     Sifa