Bu olay, Almanya’daki gurbetçilerin ve göçmenlerin günlük hayatlarında karşılaştığı ırkçı tepkilerin ne denli şiddetli ve yaygınlaştığını ortaya koydu.
İlk tetikleyici: Köpeğin bahçeye pislemesi
Olay, Krefeld’deki bir mahallede sabah saatlerinde meydana geldi. Ali Cengiz, bir çiftin köpeğinin bahçelerine pislemesini fark etti. Bahçelerinin temizliğini önemseyen ve sakin bir şekilde yaşayan Cengiz, köpeği sahiplenene kadına, “Lütfen köpeğinizin burada pislememesini sağlayın” şeklinde nazik bir uyarıda bulundu. Ancak, kadının verdiği tepki beklenmedik şekilde sertti. Kadın, Cengiz’in uyarısını dikkate almak yerine, ona hakaret etmeye başladı ve bu hakaretleri fiziksel bir eyleme dönüştürerek yüzüne tükürdü.
Kadın, AfD üyesi olduğunu belirterek şok edici bir tehditte bulundu
Durumun daha da gerilmesiyle, Ali Cengiz polis çağıracağını söyledi. Ancak kadın, bu durumu daha da tehlikeli hale getirdi. Kadın, Almanya için Alternatif Parti (AfD) üyesi olduğunu belirterek, “AfD iktidara geldiğinde, sizin gibi insanlar buradan gidecek!” diyerek açıkça ırkçı bir tehditte bulundu. Bu tehdit, Almanya’daki ırkçılığın siyasi boyutlara taşındığının bir göstergesi oldu.
Ali Cengiz: “Ben burada doğdum ve bu ülkenin parçasıyım”
Olayın ardından Ali Cengiz, yaşadığı hakaret ve tehdidin detaylarını basına anlattı. Cengiz, “Ben burada doğdum ve bu ülkenin bir parçasıyım. 10 yıldır dünya çapında bir Alman şirketinde müdürlük yapıyorum. Daha önce üniversitede doçentlik yaptım. Tüm vergi yükümlülüklerimi yerine getiriyorum, bu ülkenin kalkınmasına katkı sağlıyorum. Ancak bana hakaret ediliyor, tükürülüyor ve tehdit ediliyorum. Tüm bunlar, sadece köpeğin bahçemi pisletmesinin ardından oldu. Beni bir yabancı olarak görmelerini, halktan biri olarak kabul etmelerini istemiyorum. Çünkü ben bu ülkede doğdum ve büyüdüm” diyerek, yaşadığı durumu özetledi.
“Irkçılık sadece siyasette değil, her yerde”
Ali Cengiz, yaşadığı bu olayın Almanya’da ırkçılığın sadece siyasetle sınırlı olmadığını, günlük yaşamda da etkili bir şekilde var olduğunu belirtti. “Irkçılık, sokaklarda, kapı önlerinde, marketlerde, işyerlerinde ve daha pek çok alanda karşılaştığımız bir olgu haline geldi. Bu sadece bir şikâyet değil, günlük bir gerçeklik. Beni rahatsız eden şey, yıllardır burada yaşamama, bu ülkeye hizmet etmeme rağmen, hala bir yabancı olarak görülmem” diyerek, Almanya’daki ırkçılığın boyutlarına dikkat çekti.
AfD ve ırkçılıkla mücadele: Sosyal tepkiler ve çağrılar
AfD’nin Almanya’daki yükselen etkisi, toplumda ciddi bir kutuplaşma yaratıyor. Irkçılığa karşı savaş veren sivil toplum kuruluşları ve aktivistler, bu olayla ilgili olarak, toplumda daha fazla hoşgörü ve eşitlik sağlanması için adımlar atılması gerektiğini vurguluyor. Birçok Türk vatandaşı ve göçmen kökenli Alman, Ali Cengiz’in yaşadığı gibi olayların daha fazla yaşanmaması için yetkililerden daha güçlü bir tepki bekliyor.
Türkiye’den tepkiler:
Türkiye’de de olay büyük yankı uyandırdı. Türk vatandaşları, Almanya’daki gurbetçilerin daha fazla hakaret ve tehditlere maruz kalmamaları için uluslararası alanda güçlü bir mücadele verilmesini talep ediyor. Birçok sosyal medya kullanıcısı, “Gurbetçiler yalnız değil, yanlarındayız!” diyerek, Ali Cengiz’e destek mesajları gönderdi.
Almanya’da ırkçılık: Sadece sokaklarda değil, toplumun her alanında
Son yıllarda Almanya’da, özellikle göçmen kökenli bireylere yönelik ırkçı saldırıların ve hakaretlerin arttığına dikkat çekiliyor. AfD gibi aşırı sağcı partilerin yükselişi, toplumdaki bu ayrımcı eğilimleri pekiştiriyor. Bu tür olaylar, Almanya’daki farklı etnik kökenlere sahip insanları birbirinden uzaklaştırarak, toplumsal uyumu zorlaştırıyor.
Ali Cengiz’in yaşadığı olay, sadece bireysel bir hakaret değil, aynı zamanda Almanya’daki toplumsal yapının ciddi bir sorunu haline gelmiş ırkçılığın somut bir örneği olarak kayıtlara geçiyor. Bunun yanı sıra, Avrupa’da artan yabancı düşmanlığı, ırkçılıkla mücadele edilmesi gerektiğini bir kez daha gündeme getiriyor.