Merhaba sayın gönül dostlarım.
Umarım yaz tatilleriniz sağlık ve mutlulukla geçmiştir. Bugün sizlerle üzülerek, büyük bir teessürle son yıllarda, Türkiye’nin gündeminden hiç düşmeyen, maalesef haber kanallarında her gün üzülerek izlediğimiz her gün bir yenisini gördüğümüz, görmek istemediğimiz kadın cinayetlerini eleştireceğiz.
Türkiye Cumhuriyeti Müslüman toplumunun sade bir vatandaşı olarak ülkeme hiç yakışmayan, bu aşağılayıcı sadist girişimi dilim döndüğünce yüreğimden kopanları üzülerek sizlerle paylaşacağım. Umarım sizlerde bu konuda sessiz kalmayacaksınızdır.
Sayın kardeşlerim; Efendimiz Peygamberimiz (S.V.S) asırlar öncesi kız çocuklarını canlı canlı toprağa gömmenin günahını anlatmış, kızı olanların evlerinde bereketin çoğalacağını söylemiş ve kızlarını canlı canlı gömen babaların cehennemlik olduğunu, Allah’ın verdiği canı kimsenin alamayacağını toplumuna kabul ettirmişti. Bu konuyu hepimiz biraz biliyoruz. Asırlar sonra halifelik döneminde, kadın padişah eşi de olsa toplumda değerini bulamayarak, kölelik ve cariyelik sıfatları ile taşlanma, boğulma gibi çok ağır cezalara maruz kalmıştı.
Demokrasiden sonra ATATÜRK’ÜN getirdiği medeni kanunla Türk, Müslüman kadını sosyal haklarına biraz olsun kavuştu, Ancak sözü dolaştırmanın anlamı yok. Velhasıl, kadınımızın Türk toplumunda geçmişten günümüze kadar hiç haysiyeti olmadığı gibi, bir de üstüne ölümle ödüllendiriliyor.
Sahabelerden H.z Ali (r.a), “kadınlar Allah’ın emanetidir.” Buyurmuşlar. Hiç kimsenin umurunda mı?
Allah’tan reva mı?
Çocuk yaşta gelin oluyorlar,
Gönüllü mü gönülsüz mü oldukları sorulmuyor,
Mal gibi 3/5 liraya satılıyorlar,
Daha kendini bile tanımadan ana oluyor, sorumluluklar alıyorlar,
Ailesine kol kanat geriyor, kendilerini maddi manevi arka plana atıyorlar ve sonra da kendini doğuranın da bir kadın olduğunu düşünemeyen vicdan yoksunu kocaları tarafından acımadan öldürüyorlar.
Ne demişti halbu ki Peygamberimiz (s.av), “Cennet annelerin ayakları altındadır”
Öyle değil mi?
Oysa sanki bu sözler artık birilerine tesir etmiyor.
Sanki ülkemizde kadın öldürmek popüler oldu.
Nasıl bir vicdandır ki çocuklarının anasını en vahşet en dehşet verici şekilde korku filmlerinde bile bakamadığımız şiddet ve vahşetle öldürebilir.
İnsan düşününce asırlardan günümüze kadar gelen bu kadın düşmanlığına ‘Neden’ diyerek isyan edesi geliyor.
Bir de işin şu boyutu var, Günümüzün Türkiye’si para kurlarından tutunuz da, kahveyi bile Avrupalı gibi içiyor, yemeği Avrupalı gibi yiyor, onlar gibi giyiniyor, onlar gibi geziyor, onlar gibi tozuyor. Velhasıl Avrupa’ya endeksliyiz. Ama iş kadına gelince bir haller oluyor bize. Oysa Avrupa’da kadın ve hakları o kadar değerli ki bırakın öldürmeyi tırnağına dokunamaz, yaklaşamazsınız bile.
Konu televizyonda psikologlar, araştırmacılar ve avukatlar tarafından ‘entel dantel’ sabahlara kadar tartışılıyor ancak çözüm yok!
Bu sene Mayıs 2019’da 37 kadın öldürülmüş 8 Temmuz 2019 da 40 kadın öldürülmüş ve 2019 yılının son 6 ayında 214 kadın öldürülmüş.
Nasıl ve neden böyle bir ülke olmuşuz biz ?
Sosyal medya da gördüğümüz zaman, öldürene küfürler ediyoruz, vah diyoruz, yazık diyoruz, kurbana rahmet okuyoruz ve iki gün sonra unutuyoruz ya. Taa ki, yeni bir cinayet sosyal medyaya düşene dek.
Sayın kardeşlerim; bunca kadın kuruluşları var Türkiye’de, hatta feminist kadın kuruluşları var.
Şimdi meydan onların değil mi?
Neredeler?
Mecliste ceza kanunlarının yeni paket onaylaması oluyor. 30,000 mahkûm tahliye edilecek. Ancak pakette İDAM YİNE YOK. Yani cinayetlere devam. Caydırıcı hiç bir ceza da yok.
Zaten televizyonlarda izliyoruz görüyoruz. Magandalar; bıçak, tabanca, vuruyor, kırıyor, dövüyor.. polis alıyor ertesi gün adamlar serbest. Hamile kadını darp ettiler ertesi gün serbest. Ya da, adam paşa paşa bir kaç sene yatıyor. Her türlü imkân da elinin altında. 6-7 sene sonra da dışarda. Bizim devletimizi eleştirmek ne haddimiz ama görünen köye kılavuz da ne gerek.
Arkadaşlar; dünya, özellikle de memleketimiz her gün biraz daha kötüye gitmekte, saldırgan bir toplum olmakta. İnsanlar 50 yıl sonra boşanıyor, katil oluyor, babasını-kardeşini-kızını-annesini öldürüyor.
Bu böyle devam mı edecek? Hak eden, hak ettiği cezayı ne zaman alacak?
‘Saldım çayıra, Mevlam gayıra’ zihniyetiyle mi yaşayacak bu toplum?
Hele devlet 3-4 tanesini sallandırsın da siz o zaman görün bakalım! Cinayetler, tecavüzler azalır mı azalmaz mı? Can tatlıdır canlar. Alacağı cezayı bilen kolay kolay cesaret edemez gayrı.
Değerli kardeşlerim biz de toplum olarak bir şeyler yapmalıyız. Gerekirse devletin kapısına kadar gitmeliyiz. Hazır Cumhurbaşkanımız, “önüme gelsin onaylayacağım” demişken sağı solu bırakıp bu idamı onaylatmalıyız. Nasıl olsa, ‘Şeriatın kestiği parmak acımaz.’
Medya mensuplarını da bu konuda duyarlı olmaya davet ediyoruz. Çocuklarının önünde bir anne en acımasız şekilde öldürülüyorsa ve sizde bunu ulu orta yayınlıyorsanız, pes artık.
Biz Avrupalılaşmak istemiyoruz. Lakin, madem Müslümanız Allah’tan korkmayanlarla da cihat mubahtır. Bu kanunu mecliste engellemek isteyen milletvekilinin mutlak kendinden bir korkusu vardır. Amerika dünyanın jandarması neden elektrikli sandalyesini kaldırmadı? Bizim Avrupa’dan korkumuz ne? Bunca şehit verdik. Yoksa, vatan sağ olsun derken yüreğimizle demiyor muyuz?
Cumhurbaşkanımızdan dünya çekinip korkarken; meclisteki yalnız kendinden korkusu olan ve milletin vekili olmaya layık olmayanlara kulak asmadan, elini masaya vurması ve kadınlarımızın daha rahat korkusuz yaşaması için Müslüman Türk kadınının yanında durmasını bekleriz.
Zina ve idam kanunu kim olduğumuzu bizlere hatırlatacaktır. Dinimize ve bayrağımıza saygı duyan herkesin başımızın üzerine yeri vardır.
Değerli kardeşlerim;
O kadar kederliyim ki, bir kadın olarak ülkemde kadının haysiyet makamının yerlerde olması beni ve tüm Türk Müslüman kadınını muhakkak derinden yaralıyor. Umarım Avrupa ve Hollanda’da ki Türk kadın kuruluşları, medya mensupları da kadınımızın yanında durur, elinden tutar bu yolda yalnız bırakmaz.
Yorumun yücesi sizindir. Sürçü lisan ettikse af ola.
Saygılarımla,
23-09-2019