Siz hiç, hakkınızda önyargıda bulunanlarla karşılaştınız mı?
Büyük ihtimalle karşılaşmışsınızdır.
Bende karşılaştım.
Size hiç, “hadsizsin” diyen oldu mu?
Büyük ihtimalle olmuştur.
Bana da oldu.
Sizin hiç onurunuzu sorgulayan oldu mu?
Büyük ihtimalle olmuştur.
Benim de oldu.
Şu halde, aşağıdaki satırları kaleme almakta elzem oldu.
***
Önce önyargı;
Ön yargı, aklın hapsedildiği kör bir kuyudur. Onu oradan çıkarmazsan, gören göz görmez, işiten kulak duymaz olur. Akıl ise, devre dışı kalır ve başlarsın büyüklük taslamaya.
Sonra haddini bilmemek;
Büyüklük taslamak ise kendini ve haddini bilmemektir. Haddi bilmemek insanın kendine zülmüdür. Kendine zulmedenin eline bir de güç ve iktidar geçerse, gücünün yettiği herkese zulmeder. Akıl tutulmasına uğrar ve köstebek gibi gözleri görmez olur.
Ve bir de onur meselesi;
Haddini bilmemenin zıttı olan; haddini bilmenin, onur ve şerefin kaynağı ise Allah’tır. İnsan onur ve şerefini önce Allah’tan alır. Allah’tan kopan, şeref ve onurundan da kopar. Onurluluk sorumluluktur. Sorumluluk ise takvadır. Takva; korkma, sakınma, Allah korkusuyla günahlardan korunmak demektir. Muttaki, takva üzere yaşayan mü’min demek olur ve onlar Allah dostlarıdırlar. Gerçek Allah dostları da dünyevileşmez. Aksine bir an önce Rab’bine vuslatı arzu ederler.
Bu sebeple bir insanın onuru ile alakalı konuşacağınız ya da herhangi bir şekilde iletişime veya ilişkiye geçeceğiniz zaman dikkat edin. Zira dilin zikri akleden kalbin zikrinin neticesidir. Yanlış iseniz büyük bir zanna düşersiniz ki: Zan çok tehlikelidir.
İnsani iletişim ve ilişkilere gelince: Bu kavram nezaket ve görgü kuralları; üzerinde yükseldiği etik ve estetik ile ahlak ve edebe dair değerlerin bir bütünüdür. Bütün bu ahlaki değerlerin arkasında yatan bir de zaaf vardır ki, insanı bildiğiniz yamyam (insan eti yiyenler) yapar. O zaaf ise suizandır. (yani kötü zan)
Az önce de ifade ettiğimiz gibi; kötü zan, yani suizan, Kur’an’ın ifadesiyle manevi yamyamlıktan (insan eti yemek) başka bir şey değildir.
Bunu Ku’an’ın bizzatihi kendisi şu şekilde açıklıyor:
“Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.” (Hucurat; 12)
Yukarıdaki ayetlerden de anlaşılacağı üzere; kötü zan bir başka deyişle kalbin beduasıdır. Yamuk bakıştır yani. Yamuk bakan baktığını doğru görebilir mi hiç? Kaldı ki, insanoğlunun yamuk bakışı hakikatin üzerinde hiç bir kalıcı etki ve iz bırakmaz. Hakikat hakikattir. Zan ise asla gerçeğin yerini tutamaz.
Bu sebeple: İnsanoğlu önce kendisine, sonra diğerlerine ve nihayetinde değerlerine saygı duymayı bilecek. Bir konu ya da kişi hakkında yorum yapmadan önce biraz araştıracak. Hatası varsa özür dileyecek. Dilemişsse mesele bitmiştir. Dilemeyi bilmiyorsa öğrenecek. Ve söz vercek kendisine. Zira sözün gücü, gücün sözünü illaki bastıracaktır.
Vesselam,