Avrupa Birliği’nin Müslüman vatandaşlara yönelik yaptığı son araştırma deyim yerindeyse tüyler ürpertti. Öyle ki; Araştırma kıtada Müslümanların günlük yaşamlarında öyle böyle değil, aklı zorlayan bir çok alanda çeşitli ayrımcılık türleriyle karşılaştığını gözler önüne serdi.
O araştırmaya göre, Müslümanların yarısından fazlası, günlük hayatta dini kimliklerinden dolayı ayrımcılığa maruz kaldığını belirtiyor. Ayrımcılığın en yoğun yaşandığı ülkeler arasında öne çıkan Belçika ise, özellikle Müslüman kadınlar için sosyal, ekonomik ve eğitim alanlarında ciddi engeller oluşturuyor.
Nerede entegrasyon çalışmaları?
Örnek oalrak ele alacak olursak mesela; Belçika’da uygulanan başörtüsü yasağı, Müslüman kadınların iş gücüne katılımını ciddi oranda etkiliyor. Çoğu kadın, başörtülü olduğu için iş başvurularında geri çevrildiğini ifade ederken, işverenlerin çoğunlukla görünür Müslüman kimliklerine göre karar verdiği belirtiliyor. Bu yasak, Müslüman kadınları ekonomik özgürlüğe ulaşma ve kendi ayakları üzerinde durma noktasında zor duruma sokuyor. Özellikle hizmet sektörü gibi birçok iş alanında ise ayrımcılık bariz bir şekilde hissediliyor. İş bulma sürecinde karşılaşılan bu engeller, Müslüman kadınları toplumdan dışlanmış hissetmeye itiyor ve entegrasyon süreçlerini zora sokuyor.
Toplumsal ayrışma tehlikesi
İstihdam alanındaki ayrımcılık, Belçika’daki Müslümanlar için yalnızca bir sorun olarak kalmıyor; konut bulma sürecinde de benzer bir tablo ortaya çıkıyor. Müslüman aileler, sıklıkla dinlerinden ötürü konut başvurularında geri çevrildiklerini ve ev sahiplerinin ayrımcı bir tavır sergilediğini bildiriyor. Yapılan araştırmalar, başörtülü ya da geleneksel Müslüman giysileri giyen kadınların, ev sahipleri tarafından tercih edilme oranının çok daha düşük olduğunu ortaya koyuyor. Bu durum, Müslüman bireylerin yaşam standartlarını olumsuz etkilerken, toplumda ayrışmayı da beraberinde getiriyor.
Dini kimlikler saklanıyor
Avrupa Birliği’nin raporuna göre, Müslüman gençler de eğitim hayatları boyunca çeşitli ayrımcılıklarla yüzleşmek zorunda kalıyor. Belçika’da bazı okullarda uygulanan kıyafet yasakları, Müslüman öğrencilerin eğitim hayatlarını olumsuz yönde etkiliyor. Müslüman öğrenciler, dini kimliklerini saklamak zorunda kalmakla karşı karşıya kalırken, bu durum onların eğitimde fırsat eşitliğinden yararlanmasını engelliyor. Eğitim sürecinde yaşanan bu ayrımcılık, Müslüman gençlerin sosyo-ekonomik düzeyde yükselme şansını da kısıtlıyor.
Ön yargılar artıyor
Araştırma, Avrupa genelinde Müslümanlara yönelik artan ön yargılara dikkat çekiyor. Avrupa’da artan popülist söylemler, Müslüman karşıtı duyguların yaygınlaşmasına neden oluyor. Bu durum, Müslümanların toplum içinde güvenli ve huzurlu bir şekilde yaşama hakkını tehdit ediyor. Müslüman vatandaşlar, toplumda önyargılardan ve ayrımcılıktan uzak bir şekilde yaşayabilmek için daha fazla çaba harcamak zorunda kalıyor.
Uzmanlar çözüm önerileri sunuyor
Uzmanlar, Avrupa’da Müslümanlara yönelik ayrımcılığın giderilmesi için eğitim ve farkındalık çalışmalarının önemine vurgu yapıyor. Toplumda hoşgörüyü ve çeşitliliği artıracak projelere yatırım yapılması, ayrımcılık karşıtı yasaların sıkı bir şekilde uygulanması ve iş yerleri ile eğitim kurumlarında kapsayıcı politikaların teşvik edilmesi gerektiğini belirtiyorlar. Ayrıca, Müslüman kadınların iş hayatına katılımını engelleyen başörtüsü yasaklarının kaldırılması da öneriler arasında yer alıyor.
Toplumun desteğine ihtiyaç var
Müslümanların karşı karşıya olduğu bu ayrımcılıkla mücadelede toplumsal desteğin önemi de elbette yadsınamaz. Avrupalı liderler, Müslümanların güven içinde yaşamalarını sağlamak ve önyargıları kırmak için çeşitli politikalar üzerinde çalışırken, bu sorunun üstesinden gelinmesi için toplumun her kesiminin desteğine ihtiyaç duyuluyor. Bu sebeple herkes elini taşın altına koymak zorunda.
Muhabbetlerimle,