Boş teneke çok ses çıkarırmış

Yayınlama: 07.06.2019
A+
A-

Günümüz dünyasında ülkelerin; toplumsal, ekonomik ve politik seyrine yön verebilecek kadar güçlü ve kudretli olan medya gurupları; her ülkede, her zaman olduğu gibi; kendi perspektifleri, görüşleri, inançları ve çıkarları doğrultusunda var güçleriyle gündemi ve komuoyunu  yönlendirmeye çalışıyorlar.

Nasıl ki Hollanda’da bazı medya kuruluşları İslam’a ve O’nun Peygamberine savaş açmış olan bir delinin peşine takılmış sürükleniyorsa,   Türkiye’de ve diğer Avrupa ülkelerinde de geçmişte olduğu gibi ‘türban’a, ya da ‘başörtüsüne’ karşı hep bir ön yargı var.







Türban mı yoksa başörtüsü mü olduğu açıkçası beni fazlaca ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren akademisyenlerin farklı görüşlerinden ziyade; bu alanda medyanın vermiş olduğu yanlı-yansız savaş ile, işin; dini, ahlaki ve kültürel boyutu.







Dünyanın her yerinde, her kesimin olduğu gibi, masonların da medya eli vardır. Masonluk ise dinlerin ortadan kalkmasını temel ilke alır. Burası ister Hollanda, ister Fransa, ister Almanya, ister Türkiye, isterse başka bir ülke olsun.

Geçtiğimiz günlerde Almanya Göç, Mülteci ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Annette Widmann-Mauz, Bild gazetesine yaptığı açıklamada, kız çocuklarının başörtüsü takmasının “saçma olduğunu” ve Müslümanların çoğunun da böyle düşündüğünü savunarak, “Kız çocuklarının buna karşı korunması için velilerle görüşmekten, yasağa varıncaya kadar tüm tedbirler incelenmeli.” ifadelerini kullandı.

Fransa’da da başörtülü annelerin ilkokul çağındaki çocuklarının okul gezilerine eşlik etmesini yasaklayan yasa tasarısı, Fransa Senatosu tarafından kabul edildi.

Hatırlarsınız, eskiden Türkiye’de de malum medya gruplarında konu başörtüsü olunca ‘ÜNİVERSİTELER AYAKTA’ gibilerden adeta birbirinin kopyası TEK TİP manşetler atılırdı. Ellerine geçse halen de atacaklar.

 

Sizce bütün bunlar birer tesadüf mü?

 

Değil elbette! Dün de değildi, bugün de değil. 28 Şubat’ta da aynı kişiler, aynı emirlerle, aynı oyunu oynamadılar mı? Dünde oynadılar, bu gün de oynuyorlar! Demokrasi, özgürlük, dini duygular, halkın iradesi. Her şey ayaklar altındaydı. Dün de ayaklar altındaydı, bu gün de ayaklar altında!

Halbuki bir ülkede demokrasi olduğu söyleniyorsa, başı açık veya kapalı, hangi din ve kültürden olursa olsun, herkes istediği gibi yaşamalı değil midir?

Türkiye’de yıllarca; irtica geldi, geliyor, gelecek, deyip durdular. Başörtüşünü ve başörtülüyü topluma hep ‘canavar’ gibi göstermek için; yazdılar, çizdiler, oynadılar, konuştular. Ancak başaramadılar.

Şimdilerde de her ne hikmetse bayrağı Avrupa ele aldı. Benzeri cümleleri hep bir ağızdan koro misali Avrupa medyası topluma empoze etmeye çalışıyor. Korku pompalanıyor. Gündem hep ve her yerde; din, iman, daha doğrusu İslam olsa da; bir dönemler yahudilere yaptıklanlar şimdilerde Müslümanlara yapılmak istense de, yine başaramayacaklar.

Bir bez parçasından ne alıp veremedikleri var?

Bu kadar mı yakıyor bu bez parçası canlarını ?

İnsanın sorası geliyor ister istemez, acaba acıdı mı diye!

Oysa korkunun ecele faydası olmadığını, sistemin sözde savunucuları da artık iyice anlamalılar.

Eskiden bir rektör çıkar konuşur üniversiteler ayakta olurdu, bir emekli paşa çıkar konuşur ordu ayakta olurdu, bir emekli hakim çıkar konuşur mahkemeler ayakta olurdu.

Bu günleri görmüş idik biz. Görmüş ve yemiş idik. Hem kurulan tuzakları, hem de birbirimizi. Ama artık yemeyiz. Zira millet rant peşinde koşanlara prim vermiyor artık. Neler olduğunu biliyor. Biliyor ve çok ta umursamıyor, boş veriyor. “Eee, ne de olsa boş teneke çok ses çıkarırmış.” diyor. Diyor ve sesleniyor!

Ey, milletin manevi duyguları ile dalga geçenler,

İnancı gereğince başını kapatan insanlara gerici damgası vuranlar, Toplumun huzurunu kaçıranlar,

 

Bilin artık!

 

Bu vatan aziz şehitlerin kanları ile sulandı.

 

Bilin artık!

 

Türkiye Müslümandır ve Müslüman kalacaktır.

 

Bilin artık!

 

Bilin ve boşuna yırtınmayın ve unutmayın, Türk Milleti’nin destanlar yazdığı İstiklal Harbi’de bir bacımızın başörtüsüne uzatılan el sebebiyle kıvılcım almıştı.

 

Ve ne diyordu Akif?

“Kızımın iffeti batıyor kafirin gözüne,

Vallahi acırım tükrüğüme, tükürsem yüzüne.”

 

Vesselam,

Simytech     Sifa