Hollanda’nın Enschede şehrindeki İşbirlikçilere Karşı Komite (Comite Anti-Collaboratie), Ermeni, Süryani, Keldani ve Pontus meselesini karıştırmak isteyenlere karşı düzenlediği etkinliklerle dikkat çekmeye devam ediyor. Komite dün, şehrin üç farklı noktasında gerçekleştirilen organizasyonlarla bu duruşunu bir kez daha sergiledi.
Etkinliklerin ilki, Türkiye’den davetli olarak gelen ünlü tarihçi Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun katılımıyla gerçekleşti. Enschede’deki sivil toplum kuruluşları (STK) temsilcileri ile düzenlenen kahvaltı programında buluşan Halaçoğlu, Ermeni ve Süryani meselesi hakkında önemli bilgiler paylaştı. Programda Komite Başkanı Ali Çağlayan STK temsilcilerini hoş geldiniz konuşmasıyla karşıladı. Karşılıklı istişarelerin yapıldığı toplantıda, tarihi gerçekler ve bu meselelerin günümüzde nasıl ele alınması gerektiği üzerine derinlemesine konuşmalar gerçekleştirilirken Halaçoğlu kısaca şunlara değindi:
ERMENİSTAN BAŞBAKANI PAŞİNYAN “TÜRKLER SOYKIRIM YAPMAMIŞTIR” DEDİ
“Bu mesele parlemontolara taşınarak artık siyasi bir boyut kazanmıştır. Nitekim Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan geçtiğimiz günlerde Türkler soykırım yapmamıştır dedi. Yani sonunda ayakları yere değdi. Bunu sene 1918’de Kaçazzuni bir konuşmasında, “Biz maalesef batılıların dolduruşuna geldik. Ve süslü sözlere kanarak, kendi devletimize ihanet ettik” sözleriyle dile getirerek bir soykırım yaşanmadığını ifade etti. O günkü meselede bir savaş ortamında öldürülen insanlar var kaçırılan insanlar var, techir var ama bu bir soykırım değil. Sokırım devlet eliyle, yok etmek kastıyla katliam şeklinde yapılınca soykırım olarak kabul ediliyor. Şimdi Paşinyan’ın bu sözlerinden sonra acaba sözde soykrımı iddia eden batılı devletler nerede duracak bunu merak ediyoruz.
Konferans Programı
Kahvaltı programının ardından etkinlikler Enschede Urencozaal-Wilminktheater’de devam etti. Burada düzenlenen konferansta, Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu katılımcı kitlesine hitap etti. Konferansa, T.C. Deventer Başkonsolosu M. Hakan Cengiz’in yanı sıra, çeşitli STK temsilcileri, iş insanları ve yerel halk da katıldı.
Program, İşbirlikçilere Karşı Komite (Comite Anti-Collaboratie) Başkanı Ali Çağlayan’ın açılış konuşması ile başladı. Çağlayan, komitenin amaçlarını “Bugün burada toplanmamızın amacı, tarihi gerçeklere sahip çıkmak ve bu gerçekleri çarpıtarak toplumları karşı karşıya getirmek isteyenlere karşı durmaktır. Komite olarak, bu tür yanlış bilgilendirmelere karşı mücadelemiz kararlılıkla sürecektir” sözleriyle ifade ettikten sonra şunları söyledi:
DAVA HEPİMİZİN DAVASI BİR BEMİM DAVAM DEĞİL BU MESELE BİR NAMUS DAVASI NİTELİĞİNDEDİR
“Biz geçen sene başladık bu işe. Bu sene ikincisini yapıyoruz. Biraz daha kapsamlı ve her yıl üzerine daha da kata kata gideceğiz. Dava heğimizin davası bir benim davam değil. Eğer Enschede’ye veya bu bölgeye her hangi bir yere; onların dediği gibi soykırım, bizim dediğimiz gibi iftira anıtı dikilirse biz bunu namusumuzun lekelenmesi şeklinde görürüz. Biz dost bir milletiz, kimseye düşmanlık beslemedik, ancak biz mülayım oldukça üzerimize geliyorlar. Hala bu salona bile bizi almamaları için konuşturmayın diye telefonlar gelmiş. Daha önceki üniversitedeki yerimizi de engellediler. Onun için bu meselenin son damlasına kadar mücadele edeceğiz. Bizim devlet olarak, millet olarak bu meselenin üzerine düşmemiz ve çalışmamamız lazım. Bunun başka bir çaresi yok.”
Ardından sözü Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu aldı. Halaçoğlu, Ermeni ve Süryani meselesinin tarihi boyutlarını ve bu konudaki yanlış bilinenleri anlatarak, şu noktalara değindi:
MORA’DA KATLEDİLEN 42 BİN TÜRK’TEN KİMSE BAHSETMİYOR
“Ermeni ve Süryani meseleleri, tarih boyunca farklı şekillerde ele alınmış ve çeşitli propaganda araçlarıyla çarpıtılmıştır. Bizler, tarihçiler olarak, gerçeklerin ortaya çıkarılması ve doğru bilgilerin yayılması için çalışıyoruz. Tarihi belgeler ve arşivler, bu meselelerin aslında nasıl geliştiğini ve ne tür olayların yaşandığını açıkça ortaya koymaktadır. Bugün burada, bu gerçekleri bir kez daha paylaşmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Nedense Türkler hep soykırımcı olarak öne çıkarılmak isteniyor. Her şeyden önce bu konunun rahat bir şekilde tartışılması gerekir biz bundan hiç bir zaman sıkıntı duymadık. Hatta elinizde gerçek belgeler varsa iddianızı kabul edelim dedik. Ama kabul etmediler etmiyorlar. Ermeniler o dönemde devletin üst kademelerinde ve haberleşme sistemi olan telgraf bölümünde görevlerde yer almışlardır. Halkın hiç bir tepkisi olmamasına rağmen çeteler kurulmuştur. İşte Osmanlı Devleti bu çeteler ve devlete isyan edenlerin önüne geçmek için herkesi değil sadece toplumun bir kısmını savaş alanı dışına bir başka alana naklediyor. Böyle bir süreç yaşanıyor. Giderken yollarda baskınlar, kaçırılanlar ve öldürülenler oluyor. Ama devlet bunlarla ilgili de güvenlik güçleri ile elinden geleni yapıyor. Fakat zaten 4 cephede savaştığınız için çeşitli zorluklar var. Ama çeteler hiç boş durmuyor. Yunanlılar Mora’da teslim olanlar dahil çocuk kadın demeden 42 bin kişiyi katletti. Asıl soykırım orada. Orayı bir Türk kalmadan temizlediler. Buna kimse bir şey demiyor.
KADİM BİR MEDENİYETE SAHİP OLAN SÜRYANİLER KENDİLERİNİ TALİHSİZ BİR MACERAYA SÜRÜKLEYENLERİ İYİ BİLMELERİ LAZIM
“Gelelim Süryanilere. Süryanilerle hiç bir problem olmadı ki. Onlar zanaatkar insanlardı zanaat hep onlara bırakılmıştı. Sadece Van ve Hakakri’deki süryaniler Ruslar tarafından kışkırtıldı. Süryaniler çok kölü bir millet köklü bir medeniyete sahipler aslında. Fakat İngilizler sırf Musul meselesini, Osmanlı Devleti’nin o bölgelere girmesini engellemek için Süryanileri kullandı. Bakın bir üst düzey İngliz belgeleriyle sabit olan bir konuşmasında ne diyor, “Bizler, İngilizler, Süryanileri resmen kullandık. Onalrı düpedüz aldattık. Vaatlerimize kandıklarından her verdiğimiz işi yaptılar. Ama daha sonra onları düşmanın eline terk ettik ki; öçlerini alabilsinler. Bu konu cemiyeti ahvamda ele alındı bun göre onlara bir yurt verilecekti. Özellikle bizler onların acı çekmelerine neden olduğumuzdan parayla bile olsa böyle bir yurt bulmalıydık.” Yani Süryanileri kullanıyorlar. Halbuki bu insanlar gerçekten geçmişleriyle baktığınız zaman bir kadim medeniyeti aslında yok ediyor birileri. Bunu iyi düşünmeleri lazım ve kendilerini bu talihsiz macereaya sürükleyenleri de iyi bilmeleri lazım.”
Konferansın sonunda, T.C. Deventer Başkonsolosu M. Hakan Cengiz’de herkesi selamlayarak bir konuşma yaptı.
1. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİNİ İYİ ANLAMAK GEREKİYOR
Cengiz, “Sayın Halaçoğlu’nun çok hakim olduğu konu ile birlikte bu gün burada olması bizi oldukça onurlandırdı. Sizlerden hep istifade ettik bundan sonrada istifade etmeye devam edeceğiz. Size ve bu organizeyi düzenleyen İşbirlikçilere Karşı Komite yöneticilerine, emeği geçenlere bir kez daha teşekkür ederiz. Bugün burada, tarihi gerçekleri savunmak ve yanlış bilgilendirmelerin önüne geçmek için toplandık. Bizler bu tür bilgilendirmeleri destekliyoruz ve gerçeklerin ortaya çıkması için her zaman yanınızda olduğumuzu belirtmek istiyorum. Bu etkinlik, sadece tarihi gerçeklerin savunulması değil, aynı zamanda milli benliğimizin ve birliğimizin korunması adına da büyük bir öneme sahiptir.” sözlerinin ardından bu tür etkinliklerin önemine vurgu yaparak şunları söyledi:
“Bugün burada farklı derneklerden farklı görüşlerden vatandaşımız var. Böyle bir birliktelikten elbetet mutluluk duyuyoruz. 1915 sözde soykırım iddiaları meselesi; sosyal, hukuki, tarihi ve siyasi pek çok boyutu olan bir konu muhakkak. Fakat işin özünde 1. Dünya Savaşına giden süreci çok iyi anlamak gerkiyor. O dönem emperyalist güçlerin tüm dünyayı zaten yüzyıllardır nasıl sömürerek, insanların kanlarına canlarına ve toprak zenginliklerine kadar kastederek; artık vardıkları son noktada nasıl birbirlerini de ezerek o zenginliği elde etme hırsıyla yola çıktıklarını anlamak gerekiyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihini anlamak gerekiyor. Çünkü Osmanlı İmparatorluğu’nun diğer İmparatorluklara göre kuruluş yapısı daha farklı.”
OSMANLI RENGİ SİYAH OLDUĞU İÇİN ASIRLARCA İNSAN ZİNCİRLEMEDİ
“İnsana verdiği değer daha farklı. Rengi siyah olduğu için ayrım yapmıyor. Kimseyi asırlar boyu zincirlemiyor. Bütün bunları anlayarak Osmanlı’nın böyle bir soykırımı yapmış olmayacağını da anlamak gerekiyor. Sokırım bir insanı her hangi bir sebep olmadan; sadece tabi olduğu milleti ya da dini ya da kültürel özellikleri sebebiyle yok etmek, toptan ortadan kaldırmak gayesiyle, planlı bir şekilde öldüre eylemi oluyor. Yani Osmanlı İmparatorluğu’nda bunu oluşturacak ırkçılık zemini bulunmadığını ve hatta o dönemdeki mağdur insanalra ödenen savaş tazminatını hatırlamak önemli. Ancak bugün Filistin’de insanlara karşı girişilmiş olan katliam da ele alınmalı. İşte bunun örneği şu anda Holalnda’da Uluslararası Adalet Divanı’nda bir soykırım iddasıyla mahkemesi görüşülmeye başladı. Bu tarihi açıdan çok önemli. AD davayı kabul etti ve devam ediyor. Burda bir soykırım şüphesi vardır dedi.
Yürüyüş ve Manifesto
Konferans programının ardından, “Milli Benlik ve Güçlü Yarınlar İçin Soykırım Yalanı ve Tarihi Gerçekler” manifestosuna sessiz davet mitingi düzenlendi. Enschede Merkez Tren Garı önünde başlayarak manifesto başlangıç noktası olan Volkspark’a kadar yürünmesi planlanan miting elverişsiz hava şartları nedeniyle Enschede Merkez Tren Garı önünde yapıldı. Mitingde Hollanda Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu (TKIF) Genel Başkanı Ömer Altay da yer aldı ve bir konuşma yaptı. Altay, milli benliğin korunmasının ve tarihi gerçeklerin savunulmasının önemine vurgu yaparak, bu tür etkinliklerin diaspora tarafından ortaya atılan iddialara karşı güçlü bir cevap olduğunu belirtti.
Etkinliklerin Önemi
İşbirlikçilere Karşı Komite’nin düzenlediği bu etkinlikler, tarihi gerçeklerin savunulması ve milli benliğin korunması amacıyla önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Komite Başkanı Ali Çağlayan, etkinliklerin ardından UFUK Media’ya yaptığı açıklamada, “Tarihi gerçekleri çarpıtarak toplumları karşı karşıya getirmek isteyenlere karşı duruşumuz nettir. Bu tür etkinliklerle, gerçekleri daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedefliyoruz” dedi.
Katılımcılar, düzenlenen programlardan duydukları memnuniyeti dile getirerek, bu tür etkinliklerin devam etmesi gerektiğini ifade ettiler. Enschede’de gerçekleştirilen bu anlamlı etkinlikler, tarihi gerçeklere sahip çıkanların bir araya gelerek verdikleri güçlü bir mesaj olarak tarih sayfasındaki kayıtlara geçti.
ETKİNLİKLERDEN DİĞER KARELER
YASAL UYARI: Haberlerimizi izin almadan ve link vermeden kullananlar hakkında hukuki süreç başlatılacaktır.©ufuk.nl
HABER: Murat Yakar / Ufuk Media Grubu Haber Merkezi