Değerli dostlar;
Atmosferini yaşadığımız Ramazan ayı pek çok özellik ve güzelliğinin yanı sıra, tüm zamanlarda insanoğlunun ihtiyaç duyduğu ve elde etmek için bazen doğru bazen yanlış yollara saptığı huzurun ve sükunetin elde edilme ve yaşanması için bir fırsat ve bir rahmani lütuftur. İşin ulvi boyutlarını biraz hocalarımıza bırakarak biz kendi sahamıza yani işin toplumsal ve siyasi yönlerine geçelim.
İslam toplumları Ramazan aylarında hemen her yerde farklı bir atmosferi yaşarken bulundukları toplumlara da sükunet ve huzur empoze ederler. Gerek ekonomik gerekse sosyal yaşantılarımıza Ramazan desteği hissedilir derecede yansır.
Ancak ne yazık ki gerek İslam coğrafyasında gerekse dünyanın birçok yerinde Fakr-u zaruret içinde yaşamak zorunda kalan büyük bir kesim var. Aynı zamanda Avrupa da ekonomik zorluklarla mücadeleye devam ediyor. Yani hem fakir bırakılanlar hem de zenginler mutlu değiller ve bir keşmekeştir aldı başını gidiyor.
AVRUPA’NIN KARA DELİĞİ
Yunanistan dev bir kara delik gibi Euro bölgesini yutmaya hazır bekliyor. Avrupalı siyasiler bir sonu geciktirmek için ellerinden gelenden fazlasını yapma peşinde…
Ve dünyanın semirttiği en vahşi kapitalist canavar olarak karşımıza çıkan komünist Çin, bu Ramazan’da da yine Müslüman Uygur halkına akla gelmedik gerekçelerle işkenceler yapmaya ve katletmeye devam ediyor. Sadece oruç tuttukları için öldürülen insanlar maalesef dünyanın gündemine bile girmiyor. Dünyadan vazgeçtik, Müslümanların bile gündeminde neredeyse yok denecek kadar az yer kaplıyor.
Suriye artık kanıksanan bir katliamlar ülkesi oldu bile. Günlük ölü ve yaralı sayıları sadece sayıdan ibaret, evlerini terk eden ve mülteci konumuna düşen Suriye halkı ise Avrupa’dan uzak tutulması gereken değersiz canlılar olarak görülüyor.
Ramazan ve bu karmaşa içiçe devam ediyor. Siz bu satırları okurken belki çok farkı gelişmeler yaşanacak ve belki Türkiye bir savaşa girmiş olacak. Avrupa ve ABD seyirci olarak canlarımızı verişimize katılacaklar. Aman Avrupa sınırlarını iyi korusunlar belki birileri daha girer mülteci olarak…
Oysa hiç kimse kendi toprağından sürgün edilmek ve toprağından atılmak istemez, kimse evini ve yurdunu terk edip sokaklarda perişan olmak istemez. Sömürgecilerin topraklarının üstünü bırakıp altını kemirdiği Afrika halkları yaşamak zorunda bırakıldıkları hayata isyan etmeyip ne yapsınlar? Akdeniz’in sularında boğularak ölmek için kaç bin kilometre yol almayı göze alabilirsiniz? Ya da üste kaç bin dolar vermek istersiniz?
Bu hengamenin arasında herkesin derdi kendine büyük dedirten bir de yaz tatili sezonumuz yaklaşıyor. Memleket hasreti çeken gurbetçiler aslında mültecileri en iyi anlaması gereken insanlar. Avrupa’da gündem sıcak, Türkiye’de havalar sıcak ama yağışlı. Avrupa ile Türkiye arasında gidip gelen gurbetçiler için ise yaz sezonu izin ve sıla özlemini giderme zamanı.
EZİLE BÜZÜLE TEŞEKKÜR
Hollanda’nın Deventer şehrinde bir tamir atölyesinde arabasının bakımını yaptıran Türkiyeli baba ile Türkiye’nin Gaziantep şehrinde eski bir dükkanda bilmem kaç kişilik ailesiyle yaşamaya çalışan Suriyeli baba bu yaz karşılaşacaklar.
Belki sadece gözgöze gelip kafalarını çevirecekler, belki de selamlaşacaklar. Belki Avrupa’dan gelen baba arabasının lastiğine verdiği kadarıyla bir ailenin hayatının bir ay boyunca değişebileceğini fark edecek ve hayatının en önemli ve en ucuz sigortasını bir sadaka ile yapacak. Belki sarılacak ve ağlaşacaklar kimbilir…
Belki de hayat zalimce yaşanmaya devam edecek; Hollanda’dan gelen babanın beğenmeyip kenara iteklediği domatesi market çalışanı çürümüş bu diye bir kenara atacak ve Suriyeli baba o domatesi ekmeğine katık yapmak üzere, hem de ezile-büzüle ve teşekkür ederek alacak…
Yurdunuza geldiğinizde bu yıl, her zamankinden daha çok garibanla karşılaşacaksınız! Lütfen şu mübarek aylarda Avrupa’nın kara deliği Yunanistan gibi olmayalım. Onların başı dara düştüğünde imdada koşup yüz milyarlarca Euro’yu akıtacak bir Avrupa Birliği hiç olmadı. Onların bağrında bir kara delikte biz açmayalım. Bu toprakların dramını sadece yine bu topraklarda yaşayanlar anlar ve anladı da!
Ramazan sebebiyle dilimiz kalbimizde ve vicdanımızda… Aklımızla değil orucun yumuşattığı kalplerimizle bakıyoruz çevremize. Keyfinizi kaçırdıysak affola ve Ramazan bayramınız şimdiden mübarek ola!