‘Türk’ün Türk’ten başka düşmanı yoktur’

Bir eğitimci olarak; çevremde her zaman eğitimin önemli olduğunu vurgulamaya çalışırım.

Eğitim ailede başlar.

Ailelere, çocukların topluma yararlı bir birey olarak yetiştirilmesinde büyük görevler düşmektedir. Ayrıca zamanda çocuklarımızın;  dinimize, kültürel örf ve adetlerimize uygun olarak yetiştirilmesi de çok önemlidir.

Yabancı bir ülkede çocuk yetiştirmenin zorlukları herkesçe bilinmektedir. Bunun yanında çocuklarımızın ana dilimizi en iyi biçimde öğrenmeleri de bir diğer görevlerimizdendir. Hatta mecburiyetlerimizdendir.

Konu itibarı ile;

Pek yakında, Amsterdam’da bulunan Yunus Emre Enstitüsü’nün, Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı ile beraber yürüttükleri bir proje kapsamında, çocuklarımıza Türkçe kursları düzenleniyor. Bu proje de, Türkçe derslerini vermek üzere görev aldığımı, siz sevgili okuyucularımla paylaşmaktan da ayrıca mutluluk duyuyorum.

Hz. Ali (r.a):’ Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum’ diye boşuna mı demiş_

Ne mutlu bana ki böyle kutsal bir görevi icra edeceğim. Çocuklarımızın ana dillerini en iyi biçimde öğrenmelerinde katkıda bulunacağım.

Eğer siz de benimle aynı fikirdeyseniz (…ki öyle zannediyorum) hemen hiç vakit kaybetmeden yaşadığınız şehirde en yakın Türk derneğine giderek başvurunuzu yapabilirsiniz. Konu ile ilgili ayrıca bilgi almak isterseniz, bana elektronik posta adresi yoluyla da ulaşabilirsiniz.

*                     *                               *

20 Mart’ta yapılan; İl Genel ve Devlet Su İşleri Meclis Üyeliği seçimlerinde Overijssel Bölgesi’nden maalesef hiç bir Türk vatandaşımız görev alamadı. Her zaman olduğu gibi vatandaşlarımızın seçimlere yeterli ilgi ve hassasiyeti göstermemeleri nedeniyle yine temsilci çıkarmadık, yine büyük hayal kırıklığı yaşadık.

Siz okurlarım şimdi merek edecekler yazıma neden,‘Türk’ün Türk’ten başka düşmanı yoktur’ başlığını verdiğimi. Oysa bu söz Atatürk’ün en güzel vecizlerinden birisidir. Daha doğrusu BİRİSİ İDİ.

Nedeni de bu ya zaten;

Öyle bir günde ve zamanda yaşıyoruz ki düşmana ne hacet. Bilerek ya da bilmeyerek biz Türkler kendi kuyumuzu zaten kazıyoruz.

Öyle değil mi ama? Haksızsam lütfen söyleyin bana.

Her konu ve her alanda birbirimize maalesef destek olma yerine, engel olmaya çalışıyoruz. Birbirimizin kuyusunu kazıyor, birbirimizi yalnız bırakıyor ve birbirimizi sırtımızdan vurmayı tercih ediyoruz. Bu 20 Mart seçimlerinde de böyle oldu ve korkarım bu gidişle hep böyle olacak. Umarım en azından Türkçemiz için attığımız adım da bir birimize destek oluruz.

Aksi halde yine üzüleceğiz.

Oysa artık sizce de birlik ve beraber olma zamanı değil mi? Bu bereberliği  gerçekleştirilebilirsek, inanın Hollanda toplumunda daha güçlü ve sağlam bir yer edineceğiz. Yere daha sağlam basacağız. Daha dik duracağız ve daha iyi yerlerde olacağız. Hiç şüpheniz olmasın!

Bir sonraki yazımda görüşmek ümidiyle sağlıcakla kalın!