Çanlar bizim için çalıyor!

Yayınlama: 21.08.2022
A+
A-

Bir izin dönemi sonrası gündemimiz yine yoğun ve yine temel konumuz Ukrayna savaşı ve yabancı düşmanlığı, hortlayan ırkçılık ve hatta ırkçı katliamlar. Bir yandan pandemi; diğer yandan savaş ve Avrupa hem siyasi hem de ekonomik sarsıntılarla boğuşurken geleceğe pek de umutla bakamıyor. Yeni dünyaya sunulan Avrupa Birliği modeli şimdiden ekonomik olarak iflasın eşiğine gelmişken; savaş sebebiyle gaz krizine giren Avrupa şimdiden odun stoklamaya başladı bile. Asıl önemlisi ise insani değerler bakımından da içten içe çürüdüğünü ortaya koyan Avrupa gelişen son ırkçı olaylarla bunu herkese adeta ispat etmiş durumda.

Artık hepimiz biliyoruz ki, Almanya’da olduğu gibi diğer Avrupa ülkelerinde de ırkçı katiller birilerini vahşi şekilde ortadan kaldırabiliyorlar ve bu konuda devletlerinden de destek buluyorlar. Geçtiğimiz yıllarda Almanya’da bunun ortaya çıkmış olması bu konuda ne kadar naif düşündüğümüzü bize göstermiş oldu. Demokrasi ve insan haklarının ana vatanı olarak lanse edilen Avrupa şimdi kendi günahlarıyla yüzleşme noktasına gelmiş bulunuyor.







Almanya merkezli bu skandallar diğer Avrupa ülkelerinde de tekrarlanmaya başladı ki en canice ırkçı katliamın yaşandığı yer olan Norveç için o olaydan önce kimse böyle birşeyin yaşanabileceğine ihtimal dahi vermiyordu. Olaydan sonra ise yaşananlar adeta sonraki olacakların habercisi gibiydi. Zira ırkçı katil savcı tarafından akli melekelerinde sorun olduğu gibi temize çıkarıcı ve yaptıklarını hafifletici mülahazalarla korunuyor. Bu da şüphesiz onun gibi birçok gizli ırkçı sapığa cesaret verecek bir durum haline geliyor.







Eh sapıklarında yabancılara çiçek dağıtmak gibi bir lüksleri olacaklarını düşünmüyorduk herhalde.

Ancak dileğimiz odur ki sağduyu sahibi Avrupalı liderlerin ve politikacıların seslerini yükseltmeleridir. Irkçılarla aralarına mesafe koymaları ve devletlerinin bütün organlarının bu yapılanmaların faaliyetlerini desteklemek bir yana, mutlaka gerekli tedbirleri alarak olası saldırıları önceden farkedip önlemek adına gereken hukuki ve siyasi tedbirleri almak zorundadırlar.

Aynı şekilde yabancılar da kendi aralarında sivil toplum örgütleri aracılığıyla gerek siyasilere gerekse halklara kendilerini anlatmaları oldukça önem kazanıyor. Bunca yıldır buralardayız ama henüz kendimizi gerektiği kadar anlatamadık, yetenek ve kabiliyetlerimizle tanınamadık. Bu faaliyetleri icra etmesi gereken yapılarımızın üzerlerine düşen görevi artık yapmaları gerekiyor zira yarın çok geç olabilir. Avrupa’nın herhangi bir yerinde herhangi bir ırkçı katil ortaya çıkıp canlara kıydığında onların ardından ağıt yakmak zorunda kalmak hepimizin içini acıtıyor. O halde ayrılıkları, kusurları görmezden gelerek güçleri birleştirmek için gecikmemek zorundayız.

Sözün kısası, ‘çanlar bizim için çalıyor’…

Bu bağlamda oluşturacağımız birliktelikler önümüzdeki günlerde değiştirilmesi düşünülen ve haliyle zorlaştırmaya yönelik değişiklikler karşısında oluşturulması gereken toplumsal tepkileri organize edecek şekle dönüştürülmelidir.

Toplumsal çöküntü, hele de savaşlar ve pandemi ekonomik krizle daha da ivme kazanırken kendi neslimizi ve ailelerimizide bu ateşten korumanın yollarını aramak durumundayız. Gençler uçurumlar kenarında dolaşırken, evlere ateş düşüyor ve Hollanda toplumunun sıradan olaylarından sayılan boşanmalar hızla artıyor. Hatta bu işe özel hizmet sunan şirketler oluşuyor ve entresan metodlarla boşanma hizmetleri sunuyorlar.

Artık gerisini siz düşünün!

Herşeyi düşünüp konuşacağız, konuşabildiğimiz ve iletişim yollarımızı açık tuttuğumuz sürece kendimiz ve toplumumuz için ümitvar olabiliriz. Fikirlerden korkmamayı öğreneceğiz, sesimizi değil fikirlerimizi yükselteceğiz.

Bu duygu ve düşüncelerle mutlu ve huzurlu günler diliyorum.

Simytech     Sifa