Depremler denizin ortasında küçük bir kayıktaymışız gibi bizi sallıyor. Asıl büyük felakete sebep olan depremlerden sonra ölçüm olarak küçük de olsa tüm depremleri ya takip ediyor ya da hissediyoruz. Önce bir dalga geliyor, ardından titriyor yeryüzü ve üstündeki her şey. Artık hepimiz tecrübeli depremzedeler olduk!
Ramazan ayına çok yaklaştığımız bugünlerde, şöyle bir derin nefes almaya ve nereye gittiğimizi ve bizi neyin beklediğini bir kez daha hatırlamaya şiddetle ihtiyacımız var. Bu ay boyunca Kur’an ile meşgul olmak, olabildiğinde nafile ibadetlerle farzlarımızı süslemek ve üstümüzdeki tozu toprağı silkelemek için geceleri ve gündüzleri değerlendirmemiz gerekiyor.
Bunca kalabalığın içinde aslında hepimiz yalnız öleceğiz ve yalnız hesap vereceğiz. Ramazan ayı boyunca da cemaatle ifa edeceğimiz ibadetlerimizin yanında tek başımıza kaldığımızda yalnız Mevla’mız ile bizim aramızda kalacak dualar ve zikirlerle, sinemizdeki hüzün ve endişeleri takdim etme imkânı bulacağız.
Depremin sarsıntıları daha geçmeden gökten gelen sarsıntılarla bir kere daha ruhlarımız titredi.
Depremler sırasında güvenli diye herkesin beğendiği çadır ya da barakalar, ceviz büyüklüğünde dolular altında korkunç sesler çıkarınca fikirlerimiz değişti.
Dünya böyle; bir gün beğendiğimiz yarın anlamsızlaşıyor, dün burun kıvırdığımız şey bugün çok değerleniyor. Oysa değişen bir şey yok, dünya hep bu kadar.
Bir kez daha iman ve idrak ettik ki:
Sebepleri yaratan, kâinatın denge ve düzenini kuran ve dilediği zaman dilediği gibi değiştiren, mülkün yegâne sahibi, ortaksız hükümdarı, mutlak hâkimi Allah’ı eksikliklerden tenzih eder, azamet ve saltanatına boyun eğeriz.
Allahu ekber ve lillahilhamd.
Allah her işte üstün gelen Aziz ve dilediğini helak eden Kahhar’dır.
O’na sığınır, O’ndan mağfiret diler, O’na secde ederiz. O’nu tesbih eder, O’nun hükmüne boyun eğeriz.
Bizim felaket saydığımız hadiseler O’na kolaydır ve belki de nice sevdiği kulunu bu şekilde katına almayı murat etmiştir.
Yer ve gök bize bağıra çağıra bazı hakikatleri hatırlattı. Kimseyi suçlamadan, basit komplo teorilerine kulak asmadan, ondandır bundandır şundandır gibi kesin hükümlerden uzak durarak, kendi adımıza tefekkür etmek ve Ramazan ayına selim bir kalp ile girmek herhalde rahmetten büyük bir nasiptir.
Acziyetimizi gayet güzel idrak ettiğimiz ve imanımızı iliklerimize kadar hissettiğimiz ve korkularla tahkim ettiğimiz bu günlerden, rahmet ve bereket iklimi Ramazan ayına kavuşmak ve temizlenerek, mağfiret olunanların arasında bayrama ulaşmak duamız olsun.
Mülk yani varlığın tamamının yegâne hükümdarı olan Allah, ne nefislerimizi ne de başkalarının hevasını hükmüne ortak kabul etmez! Yaratan, rızık veren, yaşatan ve öldüren O’dur. Her şeye gücü yeten O’dur.
Kâinata koyduğu düzen içinde depremleri de yaratan O’dur, yağmuru indiren de O’dur. Karı, buzu, doluyu ve fırtınayı var eden de Allah’tır. Birilerinin kâinatın işleyişine müdahale edebileceğine, depremleri, rüzgarları ya da yağmuru idare edebileceğine inanmak ciddi bir iman sorunudur.
Ramazan ayımızın bereketli geçmesi, imtihanlarımızın kolaylaştırılması duasıyla…