Erdoğan: İsrail’i savaş suçlusu olarak dünyaya ilan edeceğiz

Erdoğan: İsrail’i savaş suçlusu olarak dünyaya ilan edeceğiz
Yayınlama: 28.10.2023
A+
A-

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İsrail tam 22 gündür açıkça savaş suçu işliyor. Şimdi biz de İsrail’i savaş suçlusu olarak dünyaya ilan edeceğiz. Şimdi bunun hazırlığı içindeyiz, bunun çalışmasını yapıyoruz ve savaş suçlusu olarak İsrail’i dünyaya tanıtacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in Gazze’de yaptığı katliama tepki için İstanbul Atatürk Havalimanı’nda düzenlenen “Büyük Filistin Mitingi”nde konuştu.







Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;







Aziz milletim, sevgili İstanbullular, Milliyetçi Hareket Partisi’nin değerli Genel Başkanı Sayın devlet Bahçeli, Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı değerli kardeşim Sayın Ersin Tatar, saygı değer genel başkanlar, yurt dışından mitingimize katılın kıymetli misafirler, değerli kardeşlerim. Hepinizi en kalbi duygularımla hürmetle muhabbetle selamlıyorum. Her birinize Filistin davasına sahip çıktığınız, Gazzeli mazlumlara umut olduğunuz için şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Sözlerimin hemen başında bu toprakları bize vatan olarak bırakan ecdadın tüm şehitlerinin, gazilerini, kahramanlarını rahmetle anıyorum. Anadolu Selçuklu Devleti’nden Osmanlı’ya ve Cumhuriyete kadar vatan topraklarına hükümranlık mührünü vurduğumuz devletlerimizin kurulmasında ve yaşatılmasında emeği geçenleri minnetle yad ediyorum. Coğrafyamızın semalarında bayrağımızın ilelebet dalgalanması, ezanlarımızın kıyamete kadar okunması için emek veren, akıl ve alın teri döken herkese şükranlarımı sunuyorum.

Sizin bugün burada öyle büyük bir milletsiniz ki bunu farklı bir şekilde ortaya koydunuz. Öyle büyük bir millet ve devletiz ki ne gücümüz ne derdimiz ne mücadelemiz sadece kendi sınırlarımızda kaimdir. Yarın cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılının coşkusunu yaşarken bugün Gazze için yüreklerimizin yangınını cümle aleme haykıracağız. Tıpkı geçmişte Trakya’da, Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Doğu Akdeniz kıyılarının her karışında, Orta Asya’nın, Güney Asya’nın, Afrika’nın dört bir yanında bir zamanlar biz de millet hem nasıl bir milletmişiz gelmişiz dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz. Velhasıl ufkumuzun uzandığı her yerde kalplerini ve gözlerini bize çevirmiş kardeşlerimizin derdi ile dertlendiğimiz yardım eli uzattığımız gerektiğinde sınırlarımızı açtığımız kardeşlerimize yaptığımız gibi Gazze için de bugün olduğu gibi kıyamdayız.

“Hamas’ı Netanyahu’ya bırakan talihsizler var”

Maalesef ülkemin siyasileri içerisinde Hamas’ı Netanyahu’ya bırakan talihsizler var. Netanyahu nasıl teröristse Hamas’ta teröristmiş. Yazıklar olsun. Hamas nedir, Hamas kimdir bundan bi haber olan bedhahlar talihsizler var. Onlara ülkemde oy atanlar da şu anda iyi düşünmesi lazım. Onlara oy verenler iyi düşünmesi lazım. Bugün burada yaşadığımızı tarih bize yaşatmasın inşallah. Bizim ve bizden önceki kuşağın gençliği dünyanın dört bir yanındaki kardeşlerimizin yaşadığı acıları takip etmekle, anlatmakla, telkin etmekle geçti. Kırım’dan Karabağ’a, Bosna’dan Kerkük’e, Filistin’den Türkistan’a, Afganistan’dan Çeçenistan’a pek çok coğrafya için biz gözyaşı döktük. Ömrümüz boşuna geçmedi. Bugün birileri Gazze’yi uzakta çok uzakta bizimle hiç alakası olmayan bir yer gibi görüyor hatta bunu ne yazık ki açıkça söylüyor.

Halbuki bir asır önce bu millet için bu ülke için Adana ne ise Gazze’de o idi. Tıpkı Edirne neyse Üsküp’ün, Kırklareli neyse Selanik’in, Mardin neyse Musul’un, Gaziantep neyse Halep’in o olduğu gibi Gazze’de vatan topraklarının ayrılmaz sandığımız bir parçasıydı. Nereden nereye geldik. Çanakkale şehitliğine yolunuz düştüğünde ihmal etmeyin muhakkak gidin mezar taşlarının üzerindeki isimlere ve şehirlere iyi bakın. Orada Balıkesirli ile Şanlıurfalı’nın olduğu gibi Gazzeli ile Üsküplü’nün yan yana yattığını göreceksiniz. Öyle ki Çanakkale şehitleri listesinde Gazze verdiği 53 şehit ile bugün sınırlarımızın içindeki şehirlerin çoğunun üstünde yer alıyor. Ama bizi kanımız kadar, canımız kadar, sevdamız kadar kendimizden olan tüm bu topraklardan ne yazık ki ayırdılar. Sadece fiziki olarak ayırmakla kalmadılar. Zihnimizden ve kalbimizden sökmek için de her türlü fırıldağa çevirdiler. Milyonlarca insanımızın hayatını kaybettiği, milyonlarcasının evlerini bırakıp Anadolu’ya sığınmak zorunda kaldığı kara günlerden o aldığımız dersleri asla unutmamalıyız.

“Türkiye, büyük tehditlerin, büyük projelerin hedefinde bir ülkedir”

Gazze’deki Filistinli kardeşlerimiz için bir araya geldiğimiz şu muhteşem toplantıda bir daha asla yeni Gazze’ler ortaya çıkmasına izin vermeme azmiyle ayrılmalıyız. Hiç şüphe yok ki Türkiye tarihiyle, kültürüyle, coğrafyasıyla, medeniyetiyle büyük bir devlettir. Aynı zamanda Türkiye sahip olduğu tüm vasıflarından yana asla bitmeyecek büyük tehditlerin, büyük projelerin hedefinde bir ülkedir. Ülkemizin güneyinde, kuzeyinde, doğusunda, batısında ve hatta bunların ötesinde yaşanan hiç bir hadisenin çıkan hiç bir krizin, kurulan hiç bir ittifakın Türkiye üzerine oynanan oyunlardan bağımsız olmadığını bilin. Hamas terör örgütü değildir dedim ya, bundan İsrail çok rahatsız oldu. Zaten başka bir şey beklemiyorduk. Bunu söyleyeceğinizi biliyorduk. Bunu bildiğimiz için de açık ve net olarak ifade ettik. Ve inşallah ne diyoruz, biz buna iman etmişiz, buna imanımız var. Galip olan sadece Allah’tır.

“1947’de Gazze, Filistin neydi, bugün ne?”

Dolayısıyla biz burada sadece Gazze’de yaşanan katliamı tevil etmekle kalmıyoruz. Onunla birlikte kendi istiklalimizi ve istikbalimizin de müdafaasını yapıyoruz. Sultan Abdülhamid oralarla az mı haşır neşir oldu. İsrailli yöneticilerin en üst seviyede dile getirdiği kavramların altını kazıyın. Hepsinin içinden ülkemiz topraklarını da kapsayan bir ihanet haritası çıkar. 1947’de Gazze, Filistin buralar neydi, bugün ne? İsrail sen buralara nasıl geldin, nasıl girdin? Sen bir işgalcisin, sen bir örgütsün. Dolayısıyla Türk milleti bunu biliyor. Batı sana borçlu ama Türkiye’nin sana borcu yok. Onun için bu kadar rahat konuşuyoruz. Türkiye sana borçlu olmadığı için Erdoğan böyle konuşuyor. Ama ne yazık ki batının her ülkesi sana borçlu. Borçlu olduğu için de konuşamıyorlar. Seni ziyarete geliyorlar. Ziyarete gelerek senden adeta af diliyorlar. Bizim böyle bir derdimiz yok. Biz mazlumlardan yanayız.

“Duvarlara 1453’ü yazanları unutmuyoruz”

Biz işte zulüm karşısında her zaman mazlumun yanında yer almış bir milletiz. Karşımızda Kudüs işgal edildiğinde bu kutlu beldenin fatihlerinden Sultan Selahaddin’in türbesine gidip bin yıllık kinlerini kusanların siyaseti var. Karşımızda İstanbul’un işgali sırasında 1453’teki fethin rövanşı edasıyla hareket edenlerin kursaklarında kalan hevesleri var. Hatırlayın, duvarlara 1453’ü yazanları unutmuyoruz değil mi? O çapulculara bu ülkeyi bırakmayacağız. Karşımızda Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Ermenileri, Ege, Marmara ve Karadeniz’de Rumları kışkırtıp milletimizi yok etmeye kalkanların modern versiyonları var. Karşımızda son iki asırdır bizi siyasi, coğrafi, sosyal, ekonomik olarak adeta dilim dilim doğrayanların kapanmamış hesapları var. Bu basit gerçeği gafletten anlamayarak veya tahammülden ihanetle örtmeye kalkarak gavurun kılıcını çalanların hakikatleri ters yüz etmesine izin vermeyeceğiz.

“Yeniden bir Hilal-Haçlı mücadelesi mi estirmek istiyor sunuz?

Sizler de görüyorsunuz takip ediyorsunuz. Dün Ukrayna-Rusya savaşında katledilen siviller için timsah gözyaşları dökenler bugün binlerce masum çocuğun ölümünü sessizce seyrediyor. Yahu Ukrayna’da ölenler için gözyaşı döktünüz de, Gazze’de ölen bu yavrular için niçin sesiniz çıkmıyor? Ey batı size sesleniyorum, siz yeniden bir hilal-haçlı mücadelesi mi estirmek istiyor sunuz? Eğer böyle bir gayretin içerisindeyseniz biliniz ki bu millet ölmedi. Bu millet dimdik ayakta. Yine aynı şekilde aynı kararlılıkla Libya’da neysek Karabağ’da neysek bilesiniz ki Orta Doğu’da da oyuz.

“Bir gece ansızın gelebiliriz şiarıyla kendi çizdiğimiz yolda ilerlemeyi sürdüreceğiz”

Bu tablo bile tek başına bize çok şey anlatıyor. Bu çifte standardı bu vicdan ve ahlak dışı ayrımcılığı PKK’nın, DEAŞ’ın, FETÖ’nün saldırılarında karşılaştığımız tabloyla defalarca yaşadık. Terörle mücadele bahanesiyle on binlerce kilometre öteden gelip milyonlarca insanı hunharca katledenler bize kendi sınırlarımızı, kendi vatanımızı, kendi vatandaşımızı koruma hakkı vermek istemediler. Şimdi açık konuşuyorum, bilhassa son on yıldır terörle mücadele adına ne yaptıysak, hangi başarıyı kazandıysak bunlara rağmen gerçekleştirdik. İnşallah bundan sonra da bir gece ansızın gelebiliriz şiarıyla kendi çizdiğimiz yolda ilerlemeyi sürdüreceğiz.

“Gazze’de yaşanan katliam topyekün batının eseridir”

Cumhurbaşkanınız olarak biz milletimizi seviyoruz. Milletimize fedai can etmeye hazırız. Milletimizle beraber bu yolda ilerlemeye her an hazırız. Çünkü tarihde nasıl destanlar yazdıysak bu millet yeni destanlar yazmaya da Allah’ın izniyle hazırdır. Gençler bunlar dediğimizin kimler olduğunu biliyorsunuz değil mi? Amerikasıyla, Avrupasıyla iplerini onların tuttuğu tüm piyonlarıyla merhum Mehmet Akif’in tek dişi kalmış canavar diye tarif ettiği batıdan bahsediyorum. Gazze’deki katliamın da en büyük sorumlusu işte bu batıdır. Varlıklarına kendi evlerinde bile tahammül edilemeyen kimi vicdanlı sesleri bir kenarda tutacak olursak Gazze’de yaşanan katliam topyekün batının eseridir. O yavrunun annesinin saçlarına sarılıp annemi ben saçlarından tanırım diyişini bir kenara koyabilir miyiz?

Çocuk katillerine verdikleri tam desteği demokrasi, insan hakları, adalet gibi kavramlarla gizlemeye çalışmaları da ayrı bir komedidir. Herkes biliyor ki İsrail bölgede sadece günü geldiğinde feda edilecek bir piyondur. Daha düne kadar uğradıkları mezalim üzerinden dünyayı ayağa kaldıranların bugün sergiledikleri sınırsız zalimliği başka türlü izah etmek mümkün değildir. Bölgede oynanan oyunun asıl sahipleri İsrail yönetiminin şımarıklıklarına kol kanat gerenlerdir. Çünkü İsrail onlara rağmen adım atamaz. Atmaya kalksa bile üç gün dayanamaz çöker. Batı kendi elini kirletmeden kimi zaman parayla satın alarak, kimi zaman fitne ile birbirine düşürerek, kimi zaman İsrail örneğinde olduğu gibi suçlarının üstlerini örterek araç kullanmayı alet kullanmayı sever.

“PKK’nın, YPG’nin, FETÖ’nün arkasında İsrail de var”

Biz bunları iyi tanırız, iyi biliriz. Hiç bir oyunun sonsuza kadar sürmeyeceği gibi batının bu sinsi ve kirli taktiği de artık deşifre olmuştur. Bunu en iyi de biz biliyoruz. Biz Irak ve Suriye’nin kuzeyinde karşımıza çıkartılan ciğeri beş para etmez teröristlerin gerisinde kimlerin olduğunu gayet iyi biliyoruz. PKK’nın, YPG’nin, FETÖ’nün arkasında İsrail de var. Paraysa, silahsa silah bunlar veriyorlar. Bunları biz biliriz. Ama benim milletim de bunları gayet iyi bilmeli. Biz Avrupa ve Amerika yönetimlerinin kulislerinde ülkemiz aleyhinde çevrilen dolapları gayet iyi biliyoruz. Biz lafa gelince liberal, özgürlükçü, serbest piyasacı, insan hakları savunucusu kurum ve kişilerin gerçekte hangi gayelerle ülkemizin ayağına çelme taktığını gayet iyi biliyoruz.

“İsrail tam 22 gündür açıkça savaş suçu işliyor”

Şimdi aynı hakikatlere Gazze’de şahit oluyoruz. Batı dünyası Gazze’deki çocuk, kadın, masum katliamını meşrulaştırmak için siyasetçisinden medyasına seferber oldu. İsrail tam 22 gündür açıkça savaş suçu işliyor. Şimdi İsrail biz de seni savaş suçlusu olarak dünyaya ilan edeceğiz. Şimdi bunun hazırlığı içindeyiz, bunun çalışmasını yapıyoruz ve savaş suçlusu olarak İsrail’i dünyaya tanıtacağız. Ama batılı liderler bırakın buna tepki göstermeyi İsrail’e ateşkes çağrısı dahi yapmıyor. Ey batı, ne kadar çocuk ölmesi lazım? Ne kadar kadın ölmesi lazım? Ne kadar yaşlı ölmesi lazım ki siz ateşkesi ilan edin. Bu son tavrı ile batının günah defteri bir kez daha boyunu fersah fersah aşmıştır. Elbette her ülkenin kendini savunma hakkı vardır. Tamam da adalet nerede? Gazze’de savunma değil açık ve alçak bir katliam yürütülmektedir.

“Bunlar öldürmeyi iyi bilenler”

Gazze halkını bir silah gibi kullandıkları açlıkla, susuzlukla, yakıtsızlıkla, sağlık hizmetlerini çökerterek topluca yok etmek peşindeler. İşte bu geceyi yaşadık değil mi? Bu gece Gazze’nin hali neydi gördünüz değil mi? Her taraf karanlık, her taraf karanlık hiç bir şey yok, yiyecek bir şey yok, hastaneler karanlık ve düşünün anestezi kullanmadan ameliyat yapıyorlar. Operasyonlarını karanlıkta yapıyorlar. Ey dünya bütün bu gerçekleri görüyorsunuz. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri haykırıyor ama duymuyorsunuz. Sağır oldunuz, kör oldunuz, bunlara asla kulak vermediniz. Hani ben Davos’ta demiştim ya siz öldürmeyi iyi bilirsiniz demiştim. Bunlar öldürmeyi iyi bilenler. Dün birbirlerini gırtlaklıyor Yahudileri gaz odalarında topluca yok ediyor, attıkları atom bombası ile içindeki insanlar ile birlikte şehirleri haritadan siliyorlardı.

Şu anda aynı zihniyet bugün de Gazze’de. Daha önce Karabağ’da, Bosna’da, Irak’ta, Suriye’de, Arakan’da, Afrika’nın pek çok yerinde bu zulümleri gördük. Vahşetin doğrudan veya dolaylı failidir bunlar. İşte bunun için Gazze sadece orada hayata tutunma mücadelesi verenlerin değil hepimizin meselesidir. Bu meseleyi insani ve İslami zeminin dışına çıkartmaya çalışanlara da bir çift sözümüz var. Kendi küçük siyasi oyunlarını, köhnemiş tarihi hesaplarını, hastalıklı taasuplarını Gazze’deki mücadelenin önüne geçirenlere diyoruz ki, yapmayın. Gazze’de öldürülen veya her an öldürülme tehdidi altında yaşayan masum çocukların, kadınların, erkeklerin vebaline girmeyin. Gazze’de işlenen insanlık ve savaş suçlarına ortak olmayın. Yakın geçmişte Irak’ta, Suriye’de coğrafyamızın diğer köşelerinde yaşananlardan ders alın.

“Karınca yumurtasından kartal çıkmayacağı gibi batının vicdanından merhamet çıkmaz”

Bakınız Filistin’in ünlü şairi ne diyor; Zalim düşmana bağırdım ey Filistin senin adına. Ölürsem ey böcekler vücudumu didik didik edin. Karınca yumurtasından kartal çıkmaz hiç bir vakit. Yalnız yılan çıkar zehirli yılanlardan. Ben barbarların atlarını iyi bilirim. Bir ben dururum onların karşısında bir ben. Gençliğin yüreğiyim her daim yüreğiyim beyaz kanatlı atlıların. Evet, karınca yumurtasından kartal çıkmayacağı gibi batının vicdanından merhamet, küçük hesaplarla hareket edenlerin heybesinden hayırlı neticeler asla sadur olmaz. Hiç değilse artık hangi kökene hangi inanca, hangi mezhebe sahip olursa olsun coğrafyamızdaki tüm toplumlar olarak bir olmalı, birlikte olmalı, beraber hareket etmeliyiz. Aksi takdirde teker teker herkesin aynı akıbete düşer olması kaçınılmazdır. Bölge ülkelerinin ve halklarının tamamını birliğin rahmetinde buluşmaya, ayrılığın azabından uzak kalmaya davet ediyoruz.

İsrail’in 7 Ekim’de başlattığı saldırılardan bu yana şehit olan çocukların sayısı 3 bin 600’ü, şehitlerin tamamının sayısı da 7 bin 700’ü bulmuştur. Şehit edilenler arasında 500 sağlık çalışanı, 25 gazeteci, 38 Birleşmiş Milletler görevlisi de var. Yaralanan 19 bin 734 Gazzeli’nin sığındığı hastaneleri vuran bir vahşetle karşı karşıyayız. İnsanların alışveriş yaptığı pazar yerleri, okullar, sokaklar ayakta kalan her türlü bina bu barbarlığın hedefidir. Kesintisiz süren bombardımanlarda 30 bina, 200 bini aşkın konut yerle yeksan oldu. Neredeyse hiç bir Gazzeli’nin başını sokacak evi, işini yürütecek dükkanı kalmadı. Elektrik, su, kanalizasyon alt yapısı zaten tümüyle imha edildi.

“Dün geceden beri yapılanlar tam anlamıyla bir cinnet halidir”

Dışarıdan yardım getirilmesine izin verilmediği için elektrikten gıdaya, sağlık ve temizlik malzemesine kadar tüm insani ihtiyaçlar karşılanamaz halde. Dün geceden beri yapılanlar ise tam anlamıyla bir cinnet halidir. Tüm bu vahim tabloya rağmen Gazze halkının sergilediği vakur, kararlı ve inançlı duruş tarihe şanlı bir direniş destanı olarak yazılacaktır. İman ve azim öyle bir haslettir ki atalarımızın deyimiyle tekeden süt çıkartır. İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür, imansız olan paslı yürek sinede yüktür. Sabır ve kararlılık öyle bir haslettir ki aynı noktaya vuran su damlalarının yaptığı gibi mermeri bile deler. Filistin direnişi Gazze’deki son hadiselerle geçmişte yaşadığı sıkıntıları aşarak işte böyle bir cesaret ve aldanma hikayesine dönüşmüştür.

“Gazzeli dişleriyle yurdunu savunmaya hazır, biz de hazır mıyız?”

Esasen bu ruh ve heyecan Filistin halkında hep var. Sadece İsrail’in ve onu destekleyenlerin orantısız saldırıları ile bölge ülkelerinin geçmişteki dirayetsiz tutumları yüzünden Filistin halkı ihtiyaç duyduğu ve hak ettiği desteği alamıyordu. Filistin halkının direniş kararlılığını yine şairin diliyle söyleyeceğim, dişlerimle savunacağım yurdumun her karış toprağını dişlerimle. Başka yurt istemem onun yerine, assalar damarlarımdan beni istemem gene. Buradayım hala aşkımın tutsağı, evimin çevresinde yurdumun peşinde buradayım hala. Yıkamazlar beni ne kadar çarmıh yükleseler omuzlarıma buradayım hala. Tutarak sizi tutarak, tutarak avuçlarımda dişlerimle savunacağım yurdumun her karış toprağını dişlerimle. Gazzeli dişleriyle yurdunu savunmaya hazır. Biz de hazır mıyız? Bu millet yapar, bugün de yapar Allah’ın izniyle yarın da yapar. Buna da hazırlıklı olmamız lazım.

“Gazze halkının evini, şehrini terk etmeme kararlılığını buradan milletim adına saygıyla selamlıyorum”

Geçmişte yurtlarını bir süre terk ederlerse geri geldiklerinde huzuru bulacaklarını sanan veya kendilerine o şekilde telkin edilen Filistinlilerin hiç biri bir daha evlerine dönemediler. Şimdi aynı şeyi Gazze halkı için söylüyorlar. Ne diyor bu ahlaksızlar; Gidin diyorlar. Nereye diye sorulduğunda çöle gidin… Şu ülkeye geçin diyorlar, şu kapıya yönelin diyorlar. Yaralı veya çaresiz olduğu için bu söze kulak vererek yola düşenlerin tepelerine de bomba yağdırıyorlar. Çünkü bunlar sadece öldürmeyi bilir. Zalimin başına yağdırdığı bombalara rağmen Gazze halkının evini, şehrini terk etmeme kararlılığını buradan milletim adına saygıyla selamlıyorum. Gazze’deki milyonların dilinden Filistinli şairin şu mısralarının döküldüğüne tüm kalbimle inanıyorum. Füze sizden, taş bizden, kılıç sizden, kan bizden, ateş sizden, can bizden, saatlerinizi de alın vaktimizden de defolun. Kirletmeyin, güvercin ellerimizi, çekin elinizi ekmeğimizden ve tuzumuzdan. Yaramızdan, suyumuzdan ve toprağımızdan. Alın hissenize düşeni de kanımızdan haydi defolun.

“İsrail’in tam 75 yıldır kesintisiz her gün sürdürdüğü zulüm de elbet bir gün bitecektir”

İnşallah zalimlerin Filistin halkının hayatından defolup gidecekleri günleri de göreceğiz. İnsanlık tarihinin hiç bir döneminde zalimin zulmünün sonsuza sürdüğü baki değildir. İsrail’in tam 75 yıldır kesintisiz her gün sürdürdüğü zulüm de elbet bir gün bitecektir. Kendi evleri yanmaya başladığında sırtını dayadığı batılılar çıkıp gidecek ve İsrail bu coğrafyada 75 yıldır zulmettiği insanlar ve onların kardeşleriyle baş başa kalacaktır. Türkiye, İsrail bak burayı iyi hatırla. Türkiye, tıpkı 500 yıl önce olduğu gibi İkinci Dünya Savaşı’nda olduğu gibi başı dara düşen her mazlumla birlikte bu insanların da umudu olacaktır.

“Barışı tesis etmek için diyalog kapılarını açma çağrılarımıza kulak verin”

Geçtiğimiz günlerde İsrail yönetimine yaptığım çağrıyı burada bir kez daha ifade ediyorum. Boyunuzu da, çapınızı da, yüreğinizi de aşan zırvalarla, tavırlarla, sözlerle Türk milletinin merhamet duygularını törpülemeyin. Emin olun tıpkı atalarınız gibi sizler ve sizlerin çocukları ileride buna ihtiyaç duyacak. Türkiye’ye ihtiyaç duyacak. O gün size uzanacak elleri yana düşürmemek için gelin bugün bize kulak verin. Gelin bugün mazlumlara yardım ulaştırma talebimize, barışı tesis etmek için diyalog kapılarını açma çağrılarımıza kulak verin. Gelin bugün kendinizin ve çocuklarınızın geleceği için hayatınızda ilk defa hayırlı bir adım atın. Biz adil bir barışın kaybedeni olmayacağına olan samimi inancımızla hareket ediyoruz. Muhataplarımızı da aynı anlayış etrafında buluşmaya çağırıyoruz.

“İsrail sen dünyada yalnızlığa mahkumsun”

İsrail’i kurulduğu günden beri yürüttüğü saldırılarla adım adım evlerinden, yurtlarından, vatanlarından, canlarından ettiğini unutmayın. Bir Filistin gerçeği var. Bu zulme karşı dişiyle, tırnağıyla özellikle direnmek durumunda kalan Filistin halkına Filistin analarının ak sütü gibi helaldir. Elbette bu süreçte böylesine ateş ve kan kokan iklimde tasvip edilmeyecek kimi hadiseler yaşanmıştır. Ama bunların hiç biri Filistin halkının çeşitli isimler altında sürdürdüğü direnişi itibarsız hale getirmek için yürütülen kampanyaların bahanesi olamaz. Ey İsrail oylama yapıldı Birleşmiş Milletler’de ne oldu? 120 ülke size ne dedi? Ateşkes için evet diyin dedi. 40 ülke çekimser kaldı. 13-14 tane ülke İsrail’in yanında yer aldı. Yani İsrail sen dünyada yalnızlığa mahkumsun. Bundan sonra da mahkum olacaksın. Görünen bu, ne yaparsan yap. Şu anda Birleşmiş Milletler bu kararı vermek suretiyle güzel bir adım attı.

“Bu çocukların, bu kadınların, bu Gazzeli’nin ahı sizi bir gün vuracaktır”

İnşallah İsrail topraklarındaki sivillere yönelik saldırıları biz de doğru bulmuyoruz, bunu her vesileyle ifade ettik. Savaşın bir ahlakı ve hukuku var. Sivilleri hedef almak bu ahlaka ve hukuka sığmaz. İsrail topraklarında kaç sivilin hayatını kaybettiği bile şu ana kadar doğru dürüst açıklanmadı. Ama her ne şekilde olursa olsun hayatını kaybeden her sivil için biz üzüntülüyüz. Ama İsrail’in böyle bir derdi var mı? İsrail’in insan öldürme noktasında en ufak bir derdi yok. Çünkü açık ve net biz öldürmeyi iyi biliriz öyle diyorlar. Ama bilesiniz ki bunun bedelini eninde sonunda ağır ödeyeceksiniz. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Bu çocukların, bu kadınların, bu Gazzeli’nin ahı sizi bir gün vuracaktır. Ben şu anda milletimin burada gösterdiği şu duruşu ve inanıyorum ki gönül dünyanızdan gelen şu öfkeyi şahsım, milletim adına gerçekten selamlıyorum ve karşınızda ben de gerçek manada eğiliyorum. Gazze’de çocukların, kadınların, masum insanların hunharca katledilmesi karşısında bizim durmamız mümkün değil. Siz de bugün bunu yaptınız ve 1,5 milyona yakın İstanbullu burada toplandınız. Allah sizlerden razı olsun.

Simytech     Sifa