Zaman sizden yana… Tabii neyi ne zaman kullanacağınızı bildiğiniz sürece. 50’lerinizde bile güzelliğinizi korumanız, yaşlanmayı yavaşlatmanız mümkün. Yeter ki ne yapacağınızı bilin…
20’li yaşlara
Eğer cildinize bakıyor ve güneşten uzak duruyorsanız, korkacak bir şey yok demektir. 20’li yaşlar korunmak ve gelecekte karşılaşabileceğiniz problemleri önlemek için uygundur.
Kullandığınız nemlendiricinin yeterli miktarda, UVA ve UVB ışınlarına karşı koruyucu maddeler içerdiğinden emin olun. Kullandığınız ürünün, en az SPF15 içermesine dikkat edin.
Cildinizde kahverengi lekeler çıkıyorsa, kullandığınız doğum kontrol hapına dikkat edin. Yüksek oranda östrojen içeren doğum kontrol hapı melanin oluşmasına, bu da hücrelerin renk oluşturmasına neden olur.
Yaşlanmanın ilk izleri göz çevresinde görülür, bu nedenle her akşam yatmadan önce bir göz çevresi kremi kullanın. Antioksidan ya da retinol gibi maddeler içeren ürünler iyi sonuç verir.
Sizden daha yaşlılar için geliştirilmiş ürünlerden kullanmayın. Cildiniz için, kimyasal maddeler içeren ürünler yerine, doğal özler içeren hafif ürünler kullanın.
30’lu yaşlara
Savaş tam da bu yaşlarda başlar. Mümkün olduğu kadar, küçük küçük oluşmaya başlayan çizgilerin önüne geçin ve cildinizin parlaklığını korumaya çalışın
Yaşınız 30 olduğunda, yaşlanmanın genetik faktörleri kendini göstermeye başlar. Anne-babanızın nasıl yaşlandığına bakın. Kırışıklarından mı daha çok yakınıyorlar yoksa gerdanlarının sarkmasından mı? Sizi de etkilemesi mümkün olan bu potansiyel problemlerle savaşan ürünler alın.
Kullandığınız ürünü, serumunu da kullanarak, daha da etkili hale getirebilirsiniz. Çünkü serum, ürünün içeriğindeki malzemeler ve antioksidanlar açısından daha zengindir. Serumu bir atlet, nemlendiriciyi de bir kazak gibi düşünün ve serumu, nemlendiricinin altına kullanın.
İlk çizgiler öncelikle yüzde kendisini gösterir ama yeterli nemlendirildikleri takdirde hemen azalır, hatta görülmez olurlar. Birçok nemlendiricinin içeriğinde bulunan hyaluronik asit, cildin nemlenmesini ve daha canlı görünmesini sağlar.
Rutin cilt bakımınızı, ağızdan alınan takviyelerle tamamlayabilirsiniz. Alpha lipoik asit, koenzim Q10 ve omega yağları içeren takviyeleri tercih etmenizde fayda var.
40’lı yaşlara
Yüzünüzü toparlamak ve gerginleştirmek için özel olarak üretilmiş ürünlerle, sarkmalarınızın önüne geçin.
Peptitler, kaslara gönderdikleri sinyalleri azaltır. Bu da kırışıklıkların oluşmasına neden olur. Uzun vadede ise cildin kolajen üretimini artırır. Bu nedenle, botoks etkisine sahip olan Argireline’li peptit içeren ürünler kullanın.
Biz yaşlandıkça dudaklarımız da incelmeye başlar. Bu nedenle, dudak dolgunlaştırıcı peptitler ve hyaluronik asit içeren bir dudak kremi kullanın.
Boyun, dekolte bölgeniz ve elleriniz gibi yaşınızı ortaya çıkaracak bölgelerinize ayrı bir özen gösterin. Bu bölgeler için, retinoid içeren yıkama jelleri, peelingler ve kremler kullanın.
50’li yaşlara
Süper güçlendirici ürünlerle, yaşlanmayla savaşmaya devam edin.
Kahverengi lekelerinizle, TCA (trichloroacetic asit) içeren peelinglerle savaşın. Bu içerik, güneşten zarar görerek ölmüş deri hücrelerini ortadan kaldırıyor ve cildin doğal rengine dönmesini sağlıyor.
Hiçbir şey cildi, menopoz kadar kurutmaz. Bu nedenle menopoza girdiğinizde, kullandığınız nemlendirici miktarını mutlaka artırın. Mutlaka, nemlendiricinizin, shea yağı ve lesitin içerdiğinden emin olun.
Cilde parlaklık veren kremleri kullanmaya özen gösterin. Bu kremlerin, kahverengi lekelere ışıltı veren hidroksil asit içermesi gerektiğini unutmayın.
Yaşa göre doğru saç kesimi
Yaşınız kaç olursa olsun; doğru saç kesimi, şekillendirme teknikleri ve size uygun saç rengi ile her zaman mükemmel görünebilirsiniz. 40’larınızda koyu saç renginden uzak durun, 50’lerinizde ise saçlarınıza gölgeler attırmaktan kaçınmayın..
20’ler de doğal görünün
20’li yaşlarda saçlarınıza şekil vermek için fazla uğraşmanız gerekmiyor; büyük olasılıkla sağlıklı ve parlak saçlara sahipsinizdir. Maalesef, geçen yıllarla beraber saçlar da yaşlanır, canlılığını ve gürlüğünü kaybeder. Bu dönemi, saçlarınızın doğal dokusuyla savaşarak geçirmeyin. Özellikle 20’li yaşlarda, manken Gisele Bündchen gibi doğallığın keyfini çıkarın. Amaç; elektriklenmeyi kontrol altına alarak, saçınızın doğal halini korumak ve parlaklık verici serumlarla ışıltısını artırmak olmalı. Yazın saçınızı düz kullanmaktan kaçının, sıcak havalarla dümdüz saçlar hiç de iyi bir ikili değil. Dalgalarınızın düzgün görünmesi için büyük ve yuvarlak bir fırçayla saçınıza gevşek bir form verebilirsiniz.
Bakımını yapın
Çok sıkı olmayan, gevşek atkuyrukları ve yine gelişigüzel yapılıvermiş topuzlarla harika görünebilirsiniz. Hem gündüz, hem gece derli toplu ve hoş görünmek için saç bantları kullanabilirsiniz. Tabii ki, saçınıza doğal görünümlü bir stil vermek, saç bakımınızı ihmal etmeniz anlamına gelmiyor. Özellikle uzun saçlar bu yaşlarda harika görünür ama onların da her zaman bakıma ve doğru ürünlerle beslenmeye ihtiyacı vardır. Seçtiğiniz şampuan ve kremlerin saça yumuşaklık veren ve güçlendiren ürünler olmasına özen gösterin. Doğru nem seviyesi, aynı zamanda saçın daha güçlü olmasını sağlar ve kırılmaya karşı dayanıklılığını artırır. Uzun saçların en büyük düşmanı ise kırıklardır. Saçlarınızı fırçalarken, saçın kolay açılmasını sağlayan ürünler kullanarak kırıkları önleyin.
Birkaç ton fark yeter
Doğal renginden birkaç ton açık röfle veya balyaj yaptırmak, saça derinlik, yüzünüze de aydınlık verir. Saçınıza zarar vermemek için, sadece ön kısımlara işlem yaptırın. Saçlarınızın rengini açtırmak için kış aylarını tercih edin. Güneş saçları olduğundan daha açık göstereceğinden, yaz aylarında biraz daha koyu renk kullanın.
30’lar &40’lar da
Mükemmel bir kesim
Katlı-kürek kemiğine kadar uzanan ve en kısa bölümü çene hizasında biten-bir kesimi seçin. Özellikle minyon yapıdakilerde, daha uzun saçlar yüzü aşağı doğru çekebilir. Çok katlı veya katların çok kısa olduğu kesimlerden kaçının. Saçlarınız fazla dalgalı veya kıvırcıksa, bu tarz bir kesim saçlarınızın fazla kabarık görünmesine neden olur. Halbuki daha uzun perçemlerden oluşan bir kesim, saçın ağırlığını artırarak fazla kabarmasını ve elektriklenmesini önler.
Düzgün bir stil
Dağınık topuz yerine sıkıca toplanmış bir model, çok daha rafine görünmenizi sağlar. Mutlaka birkaç perçemi topuzun dışında bırakmak istiyorsanız, fön makinesiyle onlara şekil verin. Sıkıca toplanmış bir atkuyruğu da elmacık kemiklerinin görünümünü yukarı çeker ve daha genç görünmenizi sağlar.
Doğru saç rengi
Beyazınız olmasa bile, artık saç renginizi yumuşatmanın zamanı. Koyu saç rengi, yüz hatlarınızın daha belirgin görünmesine, yani gizlemek istediğiniz her şeyin ön plana çıkmasına neden olur. Ama dikkat, çok açık bir saç rengi de yüzünüzün solgun ve mat görünmesi anlamına gelir. Tek renk boyanmış saç yapay bir görünüm yaratır.
50’ler &60’lar da Boy sorunu
Geçmişte, bir yaştan sonra bütün kadınların kısa saçlı olması gerektiğine inanılırdı. Bu görüş artık geçerli değil. Burada dikkat etmeniz gereken tek nokta, çok genç modellerden kaçınmak. Mesela bele kadar uzanan saçlara veda etmezseniz, büyük ihtimalle komik görünürsünüz. Saç stilistleri, geometrik kesimleri ve sade modelleri tavsiye ediyor. Saçlara dümdüz şekil vermek de iyi bir fikir değil. Böyle bir model yüz hatlarınızı aşağı doğru çeker.
Aksesuvara dikkat
Saç aksesuvarı kullanırken dikkatli olun, çünkü bunların çoğu fazlasıyla sevimli. Düz siyah bir saç lastiği veya kemik rengi bir saç tokası sizin için biçilmiş kaftan. Özel gecelerde ise üzeri taşlarla süslü, sofistike bir broşu topuzunuza iliştirmekten kaçınmayın. Saç boyasında en sofistike seçenek ise; içinde gölgeler bulunan zengin bir renk. İçinde ara tonlar bulunmayan renkler yüzünüze sert bir ifade verir.
Yoğun bakım yapın
Saç beyazladıkça dokusu da sertleşir. Bu yüzden, saçlarınıza düzenli olarak yoğun nem veren maskeler uygulayın. Saç ürünleri satın alırken, her zaman antiaging ürünleri tercih edin