Uyum uyum uyuyanlar

Yayınlama: 07.06.2006
A+
A-

Geçtiğimiz günlerde Hollanda Diyanet Vakfı Almelo Yunus Emre Camii’nde kıldığım bir cuma namazı vakti sonrasında gözüme ilan tablosundaki bir duyuru ilişiyor. İlana yaklaşıyorum ve okuyorum.

İlanda, “ Den Haag’da Hollanda Meclisi önünde protesto mitingine katılma çağrısı!” yazıyor.







H.D.V ile işbirliği içerisinde olan Türk-İslam Kültür Dernekleri Federasyonu, Türk toplumunun geçliğine ve halkına, milli ve manevi değerler açısından önemli olan mevcut yasal uygulamaları ile geleceğe yönelik yapılmak istenen yasalara karşı durmak maksadı ile, Türk ve Müslüman toplumunu mitinge davet ediyorlar.







-Türkiyeden aile birleşimi yoluyla gelecek eşlerin Türkiye’deki konsolosluklarda uyum sınavına tabi tutulmaları.

-Türkiyeden gelecek din görevlileri, din görevlilerinin eşleri ve çocuklarınıda uyum sınavlarına tabi tutarak Hollanda vizesi  engeli                                             getirilmesi.

-Yasal haklarımıza rağmen oturum harçlarındaki fahiş fiyat farklılıkları ve zamları.

-Okula gitme zorunda olduğu yaşlarda (5-16) en azından 8 yıl Hollanda’da ikamet etmemiş olan 16-65 yaş arası yaşlı ve genç bütün Türk ve Türk kökenlilerin Hollandaca kurslarına tabi tutularak yaklaşık 6000 euro civarındaki kurs masraflarının  kursiyerlerin kendilerine ödettirmek istenmesi. …gibi çıkmış ve çıkacak olan çeşitli yasalara karşı protesto mitingi yani !…

Toplumun birliği ve beraberliği adına yapılan bu tür eylemleri sonuna kadar destekleyen bendeniz de bir gazeteci ve yazar olarak orada halkımıza yapılan haksızlıkları gazetemizin manşetlerine taşıyarak ilgililere duyurmak adına hakikaten çok sevindim. Ancak sabah 10:00 sularında protesto için kiralanan otobüsün kalkış noktasında başlayan fiyaskolar zinciri kendini göstermeye başlamıştı bile. Koltuğunda oturan yaşlı bir amca  “Biz bu yaşımızda hakkımızı aramak için kahvaltı bile yapmadan yollara düşerken, nerede seçtiğimiz bizleri temsil edecek Belediye Meclis Üyelerimiz, nerede halkların hakkını savunduklarını söyleyen Türk dernekleri yetkililerimiz” diyerek adeta yüreğindeki feryadı dile getiriyordu. Elbetteki bazı önemli işleri veya sağlık sebeplerinden dolayı bazı insanlarımızın bu önemli günde bulunamayışını anlayabiliriz ancak hakikaten o gün, öyle bir günde, hiç bir meclis üyemizin ve (Türk-İslam Gençlik Derneği Başkanı haricinde) hiçbir dernek yetkilisinin bulunmayışı inanın insanların dikkatini fazlasıyla çekiyordu. Amcaya hak vermedim de değil hani.

3 saatlik bir seyahat sonrası varış noktası olan Meclis binasının önüne yarım saatlik bir rötor sonrası nihayetinde varıyoruz. Biz Almelo’dan katılan yaklaşık 50 civarında insanımızla, geciktik telaşıyla miting alanına koşarken, birde ne görelim: Meclis binası önünde inanın, böyle önemli bir mitinge topu topu 500 civarında bir halkımız toplanmış.

Neredeydi Türk nüfusunun yoğun olarak yaşadığı Den Haag Türk toplumu. Neredeydi Hollanda’da yaşayan Türk ve Müslüman Dernek yetkilileri. (Ben burada o mitingde toplanan protestocuların yüzde 10′ unu  oluşturan Almelo halkımızıda kutluyorum.) Demek ki namı diğer “Vicdansız Sabuha” Sayın Rita Verdonk’un bir bildiği varmış ve o sebeple söylemiş bundan bir sene önceki mitingde, “On bin kişi toplayın  istifa edeyim” diye.

Yazık çok yazık, inanın bende dahil olmak üzere oraya, o miting meydanına hakkını aramaya gelen topu topu 500 civarında duyarlı insanımız Müslümanlığımızdan ve Türklüğümüzden utanır duruma düştük. Eminim ki meclis binasının penceresinden miting alanını izleyen Bakan Verdonk, Hırsi Ali ve Wilders gibi Milletvekilleri için- için,  kıs- kıs gülerek göbek atmışlardır. Haklılar da nediyeyim.

Peki bu organizasyon böyle mi olmalıydı?

Türkiye’den davet edilen bir ünlü şarkıcımızın konserine on binler koşarken, görsel ve yazılı basın organlarımızda şarkıcımız gelmezden bir ay önceden reklamları yayınlanıp, Türk işyerlerimizde ve derneklerimizde boy boy afişleriyle konser tarihi ve yeri  halkımıza duyurulurken, bütün toplumumuzun geleceğini ilgilendiren böyle önemli bir günde neden büyük bir organizasyon tertiplenemedi acaba. Peki böyle bir gün, bir miting neden iş gününe denk getirildi? İlla ki bu miting bu gün olmalı idiyse de  çalışmaları neden önceden yapılarak halkın o gün izin almasına yardımcı olunulmadı?

Büyük organizasyon büyük çağrı, büyük çağrı ise büyük katılımdır. Büyük katılım ise tek ses, tek yumruk olabilmek, tuttuğunu daha iyi koparabilmek demektir. Böyle bir zaman da tuttuğunu koparabilmek içinse çok önceden lobi çalışmaları yapmak gerekirdi. Meclis binasının önünde bazı sözlü sataşmalara maruz kalan sayın vekillerimiz meclis binasında gerekli lobi çalışmalarını yapıyor mudur acaba?

Yoksa onlarda mı uyuyorlar ?

Aslında ben bu yazımda, o meclis binasında, bir çocuğun Hollanda’ca eksikliği varsa uyum sağlayamamıştır, ailesi dindar veya başörtüsü takıyorsa uyum sağlayamamıştır, kardeşlerden biri suç işlediyse uyum sağlayamamıştır, eğer bir Hollanda mahallesinde oturmuyorsa uyum sağlayamamışıyr, eğer bir iş bulamadıysa bu toplumda fazlalıktır ve uyum sağlayamamıştır… gibi  bazı kararlara imza atarak bizi asimile etmek isteyenler kadar, sebepsiz yere, duyarsız davranarak  o miting alanındaki protestoya katılmayanlarla, daha iyi organize olmamızı sağlayamayan, o miting alanına, o duyarsız uyuyan halkımızı toplayamayan sivil toplum örgütlerimizi de pretosto ediyorum.

Değerli okurlarım,

Ben bu yazımı gazeteme gönderdiğiim sırada Hollanda 2. Balkenende Hükümeti’ne destek veren D 66 partisinin, yalanları ortaya çıkan Hırsi Ali yüzünden ve yine  yalanlarına ve oyunlarına artık tahammül edemiyoruz dedikleri ve hakkında  “Artık güvenimiz kalmadı ya O, ya Biz” diyerek gen soru verdikleri Bakan Verdok sebebiyle kabineden desteğini çektiği haberini aldım. Mevcut Hükümet’de tercihini baş tacı yaptıkları Verdonk’tan yana kullanınca hükümet düşmüş oldu. Bir başka anlamda bu işten en karlı çıkan ise pasaportunu alarak Amerika’ya yerleşen Hırsi Ali oldu. Bakalım bu vakanın bize getirisi ve götürüsü ne olacak? Kim bilir belki de ufukta bir erken seçim görünüyordur.

Ancak gerçek olan bir şey var ki:

İslam’a karşı söylemleriyle gündemden düşmeyen Hırsi Ali ve azınlıkları “uyum uyum” sözleriyle uyutacağını zannederek uydurma planlarıyla uygunsuz yasalar çıkaran Bakan Verdonk  hükümetin de başını yaktılar. Yani bizim meşhur Bakan Verdonk abla sonunda “ uyum uyum”diyerek iktidardaki 2. Balkanende hükümetini de uyuttu.

Eee ne diyelim onlar da uyumasaydı. Son söz olarak ne desek acaba?

“SON GÜLEN iYi GÜLDÜ, SON UYUYAN iYi UYUDU” desek gayet yerinde olur sanırım.

Avrupa’da yaşayan bütün yurttaşlarımıza yolculukları esnasında uyanık olmaları temennisinde bulunarak, izin sonrası “Hayatın İçinden” köşemizde yeniden buluşmak ümidiyle herkese hayırlı yolculuklar diliyorum.

Simytech     Sifa