Cildiniz sonbahara hazır mı?

Yayınlama: 08.11.2020
A+
A-

Çoğunluğumuz evlere tıkanıyoruz. Pandemi korkusu sonbahar misali bizi de yaprak misali döküme uğratıyor. Bu yazımda her iki korkuyu birden yaşammak için cildimizi ele alalım dedim. Malum, sonbahardaki ani hava değişimleri, cildin savunma mekanizmalarını zayıflatıyor.

 







İşte cilt için sonbahar bakımı:Sonbahardaki ani hava değişimleri, cildin savunma mekanizmalarını zayıflatıyor. Soğuk havalarda cilt bakımındaki en önemli nokta; hijyen! Bu mevsimde kil maskesi ile buhar banyosu uygulamak, cildi tazeliyor.







Sonbaharın son günlerinde değişken havayı tüm sertliği ile hissettiğimiz günleri yaşıyoruz. Mevsimlerdeki değişimlerden cildimizin de etkilendiğini artık hepimiz biliyoruz. Yapraklar gibi sararıp solmaması için bu mevsimde, cildimize her zamankinden daha fazla özen göstermemiz gerekiyor. Her yerde, yaz aylarında cildi güneşten korumanın öneminden söz ediliyor. Oysa sonbaharın olumsuz etkilerini ve asıl bu mevsimde cildimizi korumak için yapılması gerekenleri göz ardı ediyoruz. Böyle olunca da, soğuk ve neme, bir de hava kirliliğinin eklenmesi, ciltte kızarıklıklara, yağ üretiminde artışa ve uzun vadede yağlı bir cilt tipinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Ancak tüm bu olumsuzluklarla mücadelede, tıbbi desteğin yanında, kozmetiklerden, evde uygulanabilecek basit çözümlere kadar çeşitli seçenekler bulunuyor.

 

Yılın bu mevsiminde cildiniz birtakim sorunlar  yaşar

Çünkü, meteorolojik açıdan en istikrarsız mevsim bu. Sürekli ısı iniş ve çıkışları yaşanıyor. Bir gün sıcak ve güneşli hava, ertesi gün soğuk, rüzgar, yağmur ve rutubet artışı… Hava şartlarındaki kısa sürelerde gerçekleşen bu değişimler, vücudumuz gibi, cildimizin de doğal savunma mekanizmalarını ciddi sıkıntıya düşürüyor. Hele bir de hava kirliliğinin beraberinde getirdiği zehirli partikülleri de ekleyecek olursak, tüm mevsimler içinde neden en çok sonbaharda cildimizin acı çektiğini anlamak zor olmamalı.

Kızarıklıklar, egzemalar ve dermatitlerle sıklıkla karşılaşılıyor. Bunların en önemli sorumlusu da, cildin doğal savunmasını sağlamak için salgıladığı ‘sebum’ adı verilen yağ tabakasıyla karışan, kirli havanın zehirli partikülleri. Bu nedenle, sonbaharda cilt hijyeninin önemi bir kat daha artıyor. Ancak cilt temizliğinin doğru ürünlerle, bilinçli bir şekilde yapılması gerekiyor. Gereğinden fazla agresif davranıldığında, dış etkenlere karşı korumasız kalacak şekilde cilt, koruyucu yağ tabakasını yitiriyor. Aksine, temizlik çok yüzeysel yapıldığındaysa, bu tabaka yukarda sözünü ettiğimiz irritasyonlara sebep olan çok sayıda bakteri için uygun bir ortam oluşturuyor.

 

Güneş yaşlandırır
Özellikle son zamanlarda ozon tabakasının da incelmesi ile birlikte güneşin bazı zararlı ışınları yeryüzüne daha kolay ulaşmakta ve ciltte basit bir lekeden deri kanserine kadar pek çok olumsuzluklara neden olmaktadır. Güneş ışığından etkilenen kişilerde öncelikle deri kalınlaşması olur ve derinin doğal korumasını artırmak için derinin rengini veren hücreler daha fazla renk maddesi salgılarlar (bronzlaşma). Uzun süre güneşe maruz kalan deride zaman içerisinde incelme, elastikiyetin bozulması (kırışıklık), kuruluk, lekelenmeler, kılcal damarların belirginleşmesi, fotoyaşlanma görülür ve en önemlisi deri kanserinin oluşma riski artar.

Lekelenmemesi için nemlendirin
Güneşin kuruttuğu cildin nemlendirilmesi çok önemlidir. Özelikle bronzlaşma ile birlikte cildin tekrar kendini yenilemesi sürecinde cildin üst ölü tabakaları kepek kepek dökülür. Bu süreçte uygun bir nemlendirme yapılmazsa ciltte homojen olmayan renk farklılıkları ve lekeler ortaya çıkar. Yalnız dikkat etmek gereken husus cildinizi nemlendirirken yağlandırmayın. Cilt tipine uygun temizleyiciler ve nemlendiriciler kullanılmadığı zaman gözenekler tıkanıp siyah nokta, komedon ve akne oluşumu kaçınılmazdır.

Kalınlaşan cilde peeling gerek
Yaz sonrası güneşin ve nemin etkisiyle kalınlaşan, lekelenen, kırışan ciltleri sadece sonbahar ve kış aylarında uygulanan kimyasal peeling ile tedavi etmek mümkündür. Kimyasal peeling yani soyma işlemi deri yaşlanmasının önlenmesi ve tedavisi amacıyla kullanılan etkin ve güvenilir bir yöntemdir. Bu amaçla doğal meyve asitlerinden üretilen çeşitli ajanlar deri tipine, ciltteki leke, kırışıklık veya akne izlerinin derinliğine göre çeşitli konsantrasyonlarda kullanılır. Dermatolog tarafından uygulanan bu yöntemle ince kırışıklıklar, kuruluk, leke ve akne izleri tedavi edilir. En az senede bir defa tüm ciltlerde uygulanabilecek olan bu yöntemle yaz sonrası kalınlaşan derinin üst tabakası ölü hücrelerden arındırılır. Böylece derinin mat ve soluk görünümü giderilir daha parlak gözenekleri sıkılaşmış taze bir cilt oluşturulur.

 

Boynunuzu ve ellerinizi unutmayın
El ve dekolte bölgesinin bakımı da, en az yüz bakımı da önemlidir. Özellikle yazın güneşe korumasız maruziyet; ellerde ve dekolte bölgesinde istenmeyen lekelenmelere, kollagen ve elastin liflerde harabiyete bağlı olarak da gevşeme ve sarkmalara neden olur. Ayrıca deri altı yağ dokusunun azalmasıyla, incelme ve kırışıklıkların derinleşmesiyle damarlanmanın belirginleşmesine yol açar. El dersinde oluşan gevşeme, sarkma ve kırışıklıklar, mezolifting uygulamarı ile tedavi edilebilir. Eldeki lekeler yeni başlamış ve çok derinleşmemişse, özel renk açıcı kremlerle ve peeling yöntemleri ile düzeltilebilir. Daha ileri vakalarda çeşitli lazer tedavileri uygulanabilir. Bazı durumlarda kriyoterapi (soğuk azot ile dondurma) iyi bir seçenek oluşturur.

Cildi korumak için önerilerimiz şunlardır:
Öncelikle düzgün bir hijyen öneriliyor, bu da yüzü yıkamakla başlıyor. Pratik açıdan, uygulama zorluğuna rağmen, bilgi olarak burada yüzü yıkamak için kullanılan suyun sertliğinin önemini vurgulamak gerekiyor. ‘Sert’ bir su, yani içinde çözünmüş mineral yoğunluğu yüksek olan su, cildi daha fazla kurutuyor. Bu nedenle, zaten stres altında olan ciltlerin, ‘tatlı, yumuşak’ , yani içinde çözünmüş mineral yoğunluğu düşük bir suyla yıkanması öneriliyor. Suyun sertliğini pratik olarak anlamak için en basit yol ise şu: eğer kullanılan sabun, suyun altında hemen ve bolca köpürüyorsa bu, ‘tatlı’ bir su olduğu anlamını taşıyor, aksi halde su, ‘sert’ olarak tanımlanıyor. Dolayısıyla, kimi uzmanlar sorunlu ciltleri, mineral yoğunluğu düşük, şişelenmiş içme suyu ile yıkamanın daha doğru olduğunu düşünüyorlar.

Pratik anlamda evde yapılabileceklerimiz

Kil maskelerini; 15 dakika süreyle uygulanıp yıkandığı takdirde, hem cildi derinlemesine temizlemesi açısından, hem de temiz, pürüzsüz ve gergin bir cilt sağlaması nedeniyle, belki antik ama halen geçerliliğini koruyan ve kolay ulaşılabilir bir uygulama olarak öneriyoruz. Bununla birlikte, cilt tipine göre, evde yapılabilecek başka pratik uygulamalar da bulunuyor. Örneğin, buhar banyoları… Bir litre suyu kaynattıktan sonra, çadır oluşturacak şekilde başa örtülen havluyla, 20-25 dakika süreyle yüzün buhara tutulması da, cildi temizleyen ve rahatlatan bir uygulama. Yağlı cilde sahip olanların kaynayan suya beş-altı adet nane yaprağı ve soyulmuş limon kabukları, kuru ciltlilerin birkaç papatya çayı poşeti, karma cilde sahip olanların ise, bir kaşık lavanta eklemelerinin, ciltlerine nefes aldıracağını söylemek mümkün.

Simytech     Sifa