Ahirette seçim sandığı değil mizan kurulacak!

Yayınlama: 28.11.2022
A+
A-

Hayatın eski ve yeni pek çok alanında, insanların kendilerini ve çevrelerini eğlendirmek, beğeni toplamak, geçimini temin etmek ya da alkışlanmak ve onaylanmak gibi duygularla ortaya atılıp, sözleri ya da hareketleri ile diğerlerini etkilemeye çalıştığı, hepimizin kanıksadığı, öyle ya da böyle bir yanından memnun olduğu birtakım performans çeşitleri vardır.

Kimileri bunu, helal ve maruf dairesinde yapmak için gayret ederken, bazıları da alkış ve paradan başka bir değer tanımadan marifetlerini sergilerler.







Değer yargıları, ahlak kıstasları, etik ölçüleri ya da adına her ne derseniz deyin; bağlayıcı ve denetleyici bir inanç sistemi ya da duygusu, -hadi daha yaygın olanı kullanalım- vicdanı olanlar için konu aşağı yukarı bellidir.







Bütün peygamberlerin ortak nasihati olarak bize aktarılan “utanmadıktan sonra dilediğini yap” uyarısının temelinde yer alan, insanlığından ya da taşıyıp temsil ettiği inancından utanmayanlar için de mesele aşağı yukarı çözülmüştür.

Meydanlara ya da bugünkü yaygın haliyle ekranlara çıkan herkes bu iki sınıftan değildir haliyle. Bir de ortada dolaşan ve ne idüğü tespit edilemeyen tür var.

Bunlar bir değer yargısına teslim olduklarını ve kurallarına uyduklarını ilan ve iddia ettikleri halde, hatta işin erbabı olduklarını deklare ettikten sonra, konu performans beğenisine dönüştüğünde, alkış sesleri söz konusu olduğunda, hiçbir ahlaki ya da hukuki sınırı tanımayacak kadar çirkinleşen karakter yoksunu tiplerdir.

Biz onları, saygın bir iş adamı, değerli bir beyefendi, iyi bir komşu, etkin bir kanaat önderi, muhterem bir hoca, candan bir dost, harika bir insan zannederken; örtündüğü ve maskelendiği ipek kozanın içinde çirkin bir tırtıl olduğu gerçeğinin yanında, kozası yırtıldığında ortaya muhteşem bir kelebek mi, iğrenç bir böcek mi çıkacak pek emin olamadığımız bir canlı türünden bahsediyorum.

Daha çok insanı etrafında toplamak ve daha çok beğenilmek için, alkışlarla yaşadığını söyleyen orta oyuncularından daha fena gerdan kırabilen bu tiplerin, en vahim olanı ve en zararlı modeli herhalde dini temsil noktasında olanlardır.

Günümüz insanının geldiği nokta hepimizin malumudur. Bu durumda ortaya konacak her hayra, her güzelliğe, her iyi adıma ihtiyacımız olduğu ve insanların din ve dünyalarının ıslahı konusunda kimsenin kimseden vazgeçme lüksünün olmadığı bir devirdeyiz.

İlim ve hikmet ehlinin azaldığı, çağın buhran ve sapkınlıklarına anlaşılır ve yürekleri teskin eden cevaplar verilmesinin çok elzem olduğu bir dönemdeyiz.

Tebliğ ve ıslah faaliyetlerinde, kendi meşrep ve çevrelerine göre herkesin bir yol tutması bir yönüyle tartışılsa da, hitap ettikleri fıtratlara göre zaten doğal bir dağılımın yaşandığı gerçeği, bunların birbirleri ile rekabet ya da düşmanlık etmesini gerektirecek herhangi bir gerekçe ya da bunu mazur gösterecek bir sebepleri olmadığı da bir vakıadır.

Cemaatlerin siyasi partiler olmadığı ve ahirette akıbetin oy çokluğu ile belirlenmediğini idrak etmek ve sık sık hatırlamak gerekiyor.

Evet muhteremler!

Ahirette demokrasi yok!

Ortaya konulan amel defterlerinin sahipleri oy ya da destek söylemleri, alkışlar ya da beğenilerle cennete ya da cehennem gitmeyecek!

Ahirette seçim sandığı değil mizan kurulacak!

Tek bir ümmeti olmadan dirilen peygamberler kurtulurken, peşinden milyonların gittiği hocaların cehennem sürülmesi muhtemel olacak. Seçimlerde yüzde yüze yakın oylar alarak yıllarca iktidar süren mülk sahipleri yüzükoyun cehennem sürülürken, kimse oy oranlarına bakmayacak.

Cemaat liderleri ya da kürsü sahibi namlı hocaların hesabı kolay olmayacak. O kürsülerden kimlere ne için sataştıklarının hesabı sorulacak elbette. Bir konuda ihtilafa düştüklerinde bunu usulünce ve edebince bir köşede çözmek yerine, ekranlarda ve bırakın avamı bizzat İslam düşmanlarının önünde gündeme getirerek, muarızlarını yenmeye ya da rezil etmeye çalışmanın ahlakla bir alakası olmadığı gibi vicdanla da bir ilgisi yoktur.

Haklı olanın bir vakarı ve vakur bir duruşu olur.

Hakkı savunanın, savunduğu hakikate yakışır bir üslubu olur.

Cübbenin, sarığın ve sakalın bir hürmeti vardır, şaklabanlık için malzeme edilemez bunlar.

Simytech     Sifa