Yeni yıl dedikleri

Yayınlama: 26.12.2022
A+
A-

Hiç bana ahkam kesmeyin! Sözümü ise hiç.

Çünkü aşağıda sıralayacaklarımı anlamak için kahin olmaya gerek yok.







Gördük, geçirdik; duyduk, bildik ve tecrübe edindik ki akıllanmıyoruz ve akıllanmayacağız da.







Bir seneye daha giriyormuşuz, iyi de bana ne bundan.

İnsanlık değerinin yerlerde süründüğü bir dünyada yaşamıyor muyuz neticede?

Kirli eller yine kirli, kanlı eller yine kanlı, zengin yine zengin ve fakir yine fakir. Dengeler şaşmış, sinirler kasmış, karanlık dehlizlere doğru sürekli bir yarış halindeyiz.

Bizlerde şarkılardaki nakarat kısmı gibi ha bire yazıp duruyoruz. Gerçi günümüzde şarkılarda şarkı olsa ya!

Neyse biz yine de bir kez daha yazalım. Yazalım bakalım şu yeni yıl dedikleri neymiş ve bize ne verecekmiş önümüzdeki seneye.

***

Önce doyduğumuz ülke Hollanda,

Daha önce ‘Koltuk değnekli hükümetler adlı’ yazımda da dile getirmiştim. Avrupa’da durum ciddi, Hükümetler iflasın eşiğinde ve Rusya-Ukrayna krizi, pandemi sonrasındaki Avrupa’ya ikinci darbe oldu. Enflasyon almış elini başına katılmış maratona. Akaryakıt düğmesini elinde tutan Putin’in tehditleri havada uçuşuyor ve insanlık şu soğuk kış gününde donasıya üşüyor. Bu durumda Hollanda’daki dörtlü koalisyon ortakları neler yapabilecek, ne gibi tedbirler alacak birlikte göreceğiz.

***

Sonra doğduğumuz ülke Türkiye,

Ülkemize hiç bir zaman rahat vermediler yine rahat vermeyecekler. Bu artık belli. Huzur bulmamızı istemiyorlar. Bu da belli. Türkiye’nin yıllardır serinkanlı kalmaya çalışarak kurmaya uğraştığı zor dengeleri bir anda bitirmek istiyorlar. Asıl anlaşılması gereken nokta ise bu.

Türkiye zor dönemeçlerin arifesinde.

Bu ülkenin yükselen bir değer olmasından rahatsız olanlar var. Türkiye’deki istikrardan huzursuz olanlar ‘Etnik ayrımcılık’ yaparak bu güzel ülkenin güzel insanlarını; Türk, Kürt, Ermeni, Rum, Alevi, Sünni gibi yaftalarla birbirine düşman etmek istiyorlar. Laik-anti laik kavgasını hep tetikte tutuyorlar. Yanı başımızda meydana gelen Sünni-Şii çatışmalarının benzerini bu bölgeye de yaymak istiyorlar. Türkiyemizdeki -başta siyasiler olmak üzere- herkesin her zamankinden daha dikkatli bir üslup yakalaması, daha müsahamakar bir yol bulması şart!

Duyarsız, tepkisiz, nemelazımcı bir toplum oluşturma yolunda oynanan kirli oyunlara daha ne kadar seyirci kalacağız?

Bu milletin başına ne geldi ise “bana dokanmayan yılan bin yaşasın” anlayışından geldi. Dilerim sizler milletine ve değerlerine sahip çıkanlardan olursunuz.

Dünya’ye gelince,

Küreselcilerin oyunları dünyayı içinden çıkılmaz bir elzeme doğru sürüklemeye devam edecektir. Eli kanlı figuranlar ve onların 7 başlı ejderleri insanlığa rahat nefes aldırmayacaktır. Kurgulanan oyunun başını da Filistin toprakları çekmektedir.

Peki neden Filistin?

Filistin ümmetin birlikte sahip çıkması gereken mübarek bir beldedir ve tarih boyunca tevhid mücadelesinin en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Kur’an-ı Kerim’de kendilerinden söz edilen peygamberlerin hemen hepsinin hayatında özel bir yeri olan Filitin, İsra ve Miraç mekanı ve müslümanların ilk kıblesi durumundaki Mescid-i Aksa’yı bağrında barındırmaktadır. Tarih boyunca ümmetin birliğini temsil eden hilafet müessesesinin özel önem verdiği, yer altı zenginlikleri bakımından da önemli bir beldedir. Bu gibi özelliklerinden dolayı bu topraklarda gözü olanlar yine bildiklerinden ödün vermeyeceklerdir. Yani Ortadoğu’nun bitmeyen karın ağrılarından biri olan İsrail Filistin ihtilafı devam edecektir.

Bu sene Mısır ve Arap ülkelerindeki gelişmeler yine endişe verecektir. Bu ülkelerin siyasi aktörleri içeriden ve dışarıdan gelen tuzaklara karşı uyanık olmalıdır. Çünkü Türkiye ile atılan iyleşme adımları onlara zarar verebilir. Bu konuda Türkiye’ye öfke kusanlara ise hatırlatmak isterim: Diplomasi masadan kaçanı masaya getirmektir. Efelenmeyle bir yere varılmıyor, kaldı ki siyaset netice alma sanatıdır.

Onların yaptıklarına gelince;

Gerçekler bir gün, bir şekilde gün yüzüne mutlaka çıkacaktır. Umarız bu yaptıkları hayattaki diğer kuklalara ders ola. Zira su testisi su yolunda kırılmakta. Kaldı ki bu dünyanın bir de öbür dünyası var. Herkese yaptıklarının hesabının sorulacağı bir din günü var.

Bu sene de çirkin eller Efendimize (s.a.v) uzanmaya devam eder mi?

Zannetmiyorum. Çünkü karikatür krizi sebebiyle o senenin edepsizliğine damgasını vuran Danimarka’da Allah’ın lütfüna bakın ki Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim yok satmıştı. Oradan bazı dersler almışlardı. Ara ara sataşmalar olur ve olmaya devam edecektir. Çünkü bu hak ile batılın savaşıdır ve ezelden ebede süregelecektir. Bu durumdan rahatsız olan büyük sermayenin başındaki para babaları ekonomik ambargo korkusuyla her halde böyle bir şeye müsade etmeyeceklerdir. Çünkü kapitalizm onların iliklerine işlemiştir. Meta ise vazgeçemeyecekleri bir ruh anlayışıdır. Hele de krizlerin içerisinde yüzdüğümüz şu anki derya denizinde.

Küreselcilerin oyunları devam eder mi?

Küreselcilerin Ortadoğu’yu etkileyecek oyunları bu  sene de son bulmayacaktır. Her sene olduğu ve olacağı gibi. Irak ve Suriye başta olmak üzere bazı ülkelerdeki mezhepler savaşının fitilini ateşlemeye devam edeceklerdir. Oysa bu ateş birgün herkesi yakar ve şu anda İran’da yaşanan olaylarda bunun habercisi gibi.

***

Bizler ne yapmalıyız?

Müreffeh bir Ortadoğu için kardeş kavgasına son verilmelidir. Dünya Ortadoğu’da barışı tesis etmeye çaba göstermelidir. Çok gizli planlarla tehlikeli oyunlar oynanıyor. Masum insanlar öldürülerek barış tesis edilemez. Ortadoğu’da barışın tesisi küresel barışında anahtarı olacaktır. Bölgede etkinliği olan ülkeler zaman zaman çatışmaları körükleyerek barış ihtimallerini zayıflatıyorlar. Öteki olarak gören zihniyet dünyayı krize sokuyor. Silahların konuştuğu yerlerde insanlar susar. Şiddetle oyun olmaz. İnsanların konuşup çözemediği sorunu silahlar çözemez. Orantısız güç kullanarak barış getirilemez. Atılan her bomba düşmanlıkları körüklüyor. Öfke ve şiddet kısır döngüsü şeytani çarkı harekete geçiriyor. Dünya ülkelerinin artık bu sene, bu yeni yılda akıllarını başlarına alarak ve birleşerek bu oyunu bozması, ortak ve kararlı bir tavır sergilemesi gerekiyor.

Bütün bunları söylemek içinse kahin olmaya gerek yok.

Ancak her topluluk layık olduğu gibi idare olunacak. Ne olursa olsun sonuçta olan bizim kaderimiz ve tamamlanmamış imtihanımız olacaktır. Önemli olan, bu süreçte Allah’a vereceğimiz hesaba göre davranabilmektir. Çünkü attığımız her adımdan hesaba çekileceğiz.

Bu sebeple girecek olduğumuz 2023 senesinde biraz da bunlara kafa yorsak diyorum.

Mesela bir şeylere karar vererek başlasak seneye. Gülmeye, gülümsemeye, hayatı daha saf ve temiz yaşamaya karar versek. Bilgisayarımızı kapatmayı öğrenmeye, aygıtlarla değilde insanlarla iletişimde olmaya, tutkumuzun esiri olmamaya, kucaklamaya değer ne varsa hayatta; öğrenmeye, solumaya, ve görmeye karar versek.

Sızlayan bir kalbi avutmaya, hüzünlü bir arkadaşı neşelendirmeye, birinin hayatına biraz sevinç katmaya karar versek. Erişilmez, yüksek ve yüce, zenginliğin ve kariyerin ötesinde; küçük, basit, sevgi dolu değerlerle sessiz, sakin ve sade bir devrim başlatmaya, korkuyu değil inancı seçmeye ve yaşamaya karar versek.

***

Özgürlük, huzur ve barışın egemen olduğu, insan hakları, adalet ve hukukun gözetildiği, savaş, terör ve yoksulluğun geride kaldığı bir dünyada bu yılın hepimize, insanlık alemine insanca yaşama adına yeni imkanlar getirmesi temennisi dileklerimle.

Vesselam,

Simytech     Sifa