Sanki bir maraton koşusu. Yüzlercesi, binlercesi bu soluksuz koşuda ipi göğüslemek isterken, birileri de zafer uğruna gizli hesaplar peşinde. Favoriler her ne kadar belli de olsa, birileri çıkıp hesapları alt-üst edebiliyor.
Bu güne kadar dünya bir karar alırken başta siyonist medya olmak üzere hemen herkes, “ABD, Avrupa ve İsrail ne der?” diye düşünüyordu. İşte bu favoriler arasında bir adam çıktı ve restini çekip, bütün ezberleri alt-üst etti. Yani bir anlamda bu koşuda ben de varım dedi.
Dünya konuşurda biz durur muyuz. Dünyanın konuştuğu Davos’tan baksediyoruz elbette. İslam dünyasının başını kaldırmasını sağlayan o adamdan, Erdoğan’dan bahsediyorum. Bir yazımda sert şekilde eleştirdiğim o adamdan. Zalime, “Öldürmeye gelince, siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” diyen adamdan.
Efendim neymiş, ‘Dünya Ekonomik Formu’ymuş’. Başka neymiş, ‘Gazze’ye barış için bir model’ paneliymiş. Barış mı? Kiminle? Bebek katilleriyle öyle mi? Çanakkale’de istila ordularına gönüllü yazılıp bizlerle savaşanlarla öyle mi? İnsan kasabı kesilenlerle öyle mi?
Yook efendi yok!
Öğrendik artık o oyunun kurallarını. Başka şeyler de öğrendik.Mesela o gün Davos’taki panel öncesi neler-neler planlandığını. Meğer panel öncesi bir komplo kurulmuş da, gizli bir cihad zaten başlamış imiş.
Efendiii; Biz müslümanlara göre zalimin karşısında doğruyu söylemek en büyük cihaddır. Bak gördün mü? Adam çıktı, gerekeni söyledi ve bütün planları alt-üst etti. Hem de dünyayı ayağa kaldırarak. Hem de dünyanın el pençe divan durduğu, ‘Efendim’ dediği İsrail’e karşı.
Eee! başka neymiş efendim, “Bunun acısı er yada geç çıkar.” mış.
Efendim ne imiş; Mahvolurmuşuz, İsrail silah ambargosu uygulayacakmış, İsrailli turistler gelmeyecekmiş, Yahudi lobisi boş durmayacakmış.
Beyleeeer beyler!
Daha önceleri de söylemiştim, “Cesaretin olmadığı yerde esaret başlar” Bu gibi hezeyanlarla bu gün bacakların titrerse, sonra bir gün gelir kör ve sağır misali kendi korkularınla baş başa kalırsın.
Unutma ki; Artık mazlumun kanını dökmek isteyenler bir kez de, “Türkiye ne der acaba?” diye düşünmek zorunda kalacaktır.
Ticari ve ekonomik ilişkileri bahane ederek, birilerini dokunulmaz, eleştirilmez göstererek, T.C Başbakanı’na destek olabilme cesaretini gösteremeyen seslere, şimdi olduğu gibi zaman en güzel cevabı verecektir. Bundan kuşkunuz olmasın. Yeter ki duruşumuz hep böyle dik olsun. Bugün, bunu anlayamayanların öncelikle şunu anlaması lazım. İsrail Türkiye olmadan Mısır’la mı, S. Arabistan’la mı, yoksa tek başına Ürdün’le mi bölgesel etkisini güçlü tutabilecek?
Yahu hiç mi dikkat etmiyorsunuz? Şimon Peres akabinde hemen özür dilercesine gönül alıp, ertesi gün tekrar arıyor. Olmert, Türkiye’ye karşı sert konuşanları uyarıyor. Gerilimi düşsün diye Ankara’ya temsilci gönderiyor. Peki neden? Türkiye’nin İsrail’e duyduğu ihtiyaçtan daha çok, İsrail Türkiye’ye muhtaç da ondan.
Efendim daha neler neler; Başbakan Tayyip Erdoğan’ın tasfiyesi, Ermeni ve Kürt meselesi, Türk ordusunun AK Parti’ye karşı kışkırtılacağı gibi vakalar da hep söylenenler arasında. İyi de kardeşim; Bunları daha önceleri de yapmadılar mı? 28 Şubat, onların ve ABD’deki Yahudi lobisinin ortak projesi değil miydi? Daha bir yıl öncesine kadar, İsrail’den Kuzey Irak’a ve oradan Türkiye’ye sokulan patlayıcıların, silahların, karargah evlerinin tartışmalarını medya dan hiç mi takip etmediniz? Kime karşıydı bütün bunlar! Yeni ve farklı bir 28 Şubat denenmiyor muydu sanki? Yani demem o ki; dostken bile yapıyorlardı zaten bunları.
Peki sizce birileri, “Gazze’ye saldırı İran’a saldırının ön adımıydı” derken, İran savaşa neden mesafeli durdu acaba? İran savaşa Türkiye’nin ricasıyla mesafeli durmuş olmasın sonra. Belki de bir büyük savaşın böylece önüne geçildi ha. Geoge Bush yönetimi, giderayak bütün bölgeyi ateşe vermek istemiş olmasın sakın! Ve de Türkiye bu oyunu bozmuş olmasın! Türkiye, İsrail’in bölgesel oyunlarını bertaraf ederken içeride de başka oyunları bozmuş olmasın! Mesela ne bileyim! Bir suikast veya bir darbe gibi. Ya da kimbilir, başka türlü kirli bir tezgah belki de… “Hadi canım sende” diyenlere Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın, “Belki bazıları bir oyun kurdu ve duruşumuzla biz bu oyunu bozduk.” sözünü hatırlatmak isterim.
Ve son olarak, “Bir adam gördüm zalimin zülmünü yüzüne vuran. Katile katilsin diyebilen. Herkes hesap ve çıkar derdindeyken teraziyi deviren. Teşekkürler R.T Erdoğan…”
Vesselam…