PIKNIK

Sırtlananlarla sırtlanlar arasındaki fark

Yayınlama: 08.06.2015
A+
A-

Türkiye bu gün aylardır hazırlıkları yapılan seçim günün sonuçlarını konuşuyor. Neymiş efendim AKP seçimleri kaybetmiş miş.

Sevsinler seni!

Müsadenizle şöyle bir örnekle başlamak istiyorum.

Çoğumuz izliyoruz, belgesellerde felan.

Hani şu karnını doyurmak için; çalışmayı, didinmeyi, avlanmayı ve iş yapmayı bir kenara bırakarak gözü sürekli onun bunun avlandıklarında olan sırtlanlardan bahsediyorum.

 







Ne yaparlar o sırtlanlar?

 

Avlanmak için avlarına yalnız kaldığı bir anda fırsat kollayarak 3’er 5’er hatta 10’ar 20’şer yaklaşırlar değil mi?

 







08Bugünün seçim tablosunda çıkan sonuçta bunun gibi bir şey bana göre.

 

Bir tek partiye karşı bırakın normal şekilde yarışması gereken siyasal partileri, bunun dışında; iç-dış medya güçleri, istihbarat örgütleri, iç-dış finans kaynakları v.s…

 

Hatta bunun da yetmeyeceğini görünce, fikir ve zikir babında hayatta bir araya gelemeyecekleri küçük bir partiye oy kaydırıp barajı geçirtmek için ellerinden geleni yaptılar. Kimse bu durumu inkar etmiyor, edemez de zaten. Hangi devirde yaşıyoruz ha keza.

 

Şu halde;

 

Allah aşkına söyler misiniz bana, verdiğim bu örnek yerine oturmuyor mu sizce de?

 

Ya da; kim ne derse desin;

 

Bana göre bir tarafta memleketin kaderini sırtlananlar, diğer tarafta sırtlanlar. Bir diğer tarafta ise milletin kanını emme gayretinde olan sülükler.

 

Diyeceğim o ki:

 

Bugünkü tabloya bakarak sakın ola gaflete düşmeyesiniz.

Tarih göstermiştir ki; korkuyla yaşayan hiç bir zaman hür olamamıştır.

 

Bu millet bu dirilişi illa ki gerçekleştirecektir. Varsa bir aciziyet o da: İslam aleminin acizliğindendir. Ancak; bedenimizdeki asil kanın mevcudiyeti, bu acizliğe de son verecektir İnşaAllah.

 

Kaldı ki, tuzakların üzerinde var olan bir diğer kutsal tuzağı asla yabana atmayasınız. Bu necip millet, “Gençliğe hitabe ayet değildir. Atatürk’ün vasiyetini çiğnetmeyiz.” pankartını taşıyanlara asla yetki vermedi ve vermeyecektir. Her ne kadar birilerine rahatlık batıyor olsa da siz müsterih olunuz.

 

Öyel zanendiyorum ki sizler de bana soruyorsunuzdur, “Bu rahatlık nereden geliyor.” diye. İnanın bana, ben ziyadesiyle rahatım. Çünkü bu milletin nankör olacağına hiç bir zaman ihtimal vermedim, vermiyorum.

 

Kaldı ki; yüzde 41 yabana atılır bir oran değildir. Bundan 2 ay kadar önce yüzde 36’lık oy oranı ile tek başına iktidar kurulan İngiltere’yi ve orada yüzde 30’un altında oy alınca istifa eden muhalefet partilerini iyi bilenlerdenim. Ve aynı ingiltere’nin medya organlarının taaa oradan Türkiye’yi karıştırmak için neleri neleri yazdığını ve yaptığını da.

 

Peki, “Hiç mi üzülmüyorsun?” derseniz eğer! Üzülmez miyim hiç!

 

Netice de, bizim başkaları gibi dedelerimizden miras kalma petrol kuyularımız yoktur. İnsan üzülmez mi hiç, dişi tırnağı ile biriktirip artırdıklarına. Terör durmuş, ithalat-ihracat artmış, IMF’ye borç kalmamış. Tam da Türkiye kendi ayakları üzerine durmaya başlamışken …

 

Neyse,

 

Eski konuları yeniden deşmenin bir manası olduğunu düşünmüyorum. Netice itbarı ile liderlerin söylemlerine de bakıldığında şu halde görünen yeniden bir erken seçim olasılığı. Bir sürpriz gelişme yaşanmadığı takdirde  45 gün sonra necip halkımız nihai kararını elbetteki verecektir.

 

Ya diyecektir ki;

 

Ey AKP senin ömrün bitti, her şey için teşekkürler, buraya kadardı.

 

Ya da;

 

Hayırların fethi, şerlerin defi için önünü bir kez daha açıyorum

 

Her iki halde de karar milletindir.

 

Vesselam,

Simytech     Sifa