Uyuyan Avrupa’ya bir çift lafım var!

Yayınlama: 20.02.2022
A+
A-

Geçtiğimiz günler Avrupa’da artan ırkçılıkla alakalı yayınlanan çok önemli bir araştırmanın raporu elime geçti. Gün geçtikçe artarak büyüyen Avrupa’daki İslamofobi Raporuna göre, eski kıtada insanlık dışı ırkçı ideolojilerin şiddet eylemlerine yol açtığı, son yıllarda Müslümanların dini kimlikleri nedeniyle maruz kaldıkları fiziki saldırılardan ötürü ne yazık ki ciddi mağduriyetler yaşanıyor.

Çeşitli ülkelerden 37 akademisyen, uzman ve sivil toplum aktivistinin katkıda bulunduğu ve 31 ülkenin ele alındığı raporda Avrupa’da İslam karşıtlığının son yıllarda nasıl seyrettiği örneklerle anlatılmış.







Uluslararası birçok kurum tarafından desteklenen raporda, siyasetten medyaya, sosyal yaşamın çeşitli alanlarında Müslümanların karşı karşıya kaldığı ırkçı saldırı ve eylemler derlenmiş.







Kovid-19 kısıtlamaları nedeniyle 2020’de İslam karşıtlığı her ne kadar dijital platformlara taşınsa da başta kadınlar olmak üzere Müslümanlar fiziki saldırıların hedefi olmayı sürdürüyor.

Aşağıdaki sıraladıklarımız bunlardan sadece bir kaçı.

***

İnsanları evlerine kadar takip ediyorlar

Almanya’nın Hanau kentinde aşırı sağcı bir teröristin göçmen kökenli 9 kişiyi katletmesi geçen yıla damga vuran en önemli ırkçı saldırı olarak kayıtlara geçti. Teröristin özellikle göçmen kökenli kişilerin uğrak mekanlarına yönelik araştırma yaptığı ortaya çıktı.

Danimarka’da ise bir Müslümanı takip eden iki kişi, mağdura “Müslüman mısın? Neden buradasın?” şeklinde sorular yöneltti. Mağduru evine kadar takip eden şahıslar, zorla evine girdikleri Müslüman’ın ağır şekilde yaralanmasına neden oldu.

Estonya’da Türk Büyükelçiliği önüne domuz kafası

Estonya’da maskeli bir kişi başkent Tallinn’de Türkiye ve Azerbaycan Büyükelçiliklerinin yanı sıra bir İslam merkezinin önüne domuz kafası bıraktı.

Fransa’da örtülü iki kadın bıçaklı saldırıya uğradı

İslam karşıtı düzenleme ve söylemlerin gündelik yaşamın bir parçası haline gelmeye başladığı Fransa’da ise biri 19 diğeri 40 yaşlarında iki tesettürlü kadın Eyfel Kulesi yakınlarında bıçaklı saldırıya uğradı. Müslüman kadınlara ağır hakarette bulunan saldırganlar, 40 yaşındaki kurbanın akciğerine isabet eden bıçak darbeleri nedeniyle ağır yaralanmasına neden oldu.

Bu sefer sahnede kasaba halkı

Finlandiya’nın batısında yer alan Teuva’da genç bir Müslüman, kasaba halkının fiziksel saldırısına uğradı. Saldırıda yaralanan genç hastaneye kaldırıldı. Failler hakkında herhangi bir cezai işlem yapılmadı.

Kosova ve Makedonya’da bir cami yakıldı

Kosova’nın başkenti Priştine’nin yaklaşık 40 kilometre batısındaki Verboc köyünde bir cami yakıldı. Kuzey Makedonya’nın Bitola kentinde yeni inşa edilen iki caminin dış cephesine “Ayasofya bir kiliseydi ve öyle kalacak” ifadesi grafiti şeklinde yazıldı.

Sırbistan’da göçmen merkezine araçla girdi

Sırbistan’ın Obrenovac bölgesinde bulunan bir göçmen merkezine aracıyla giren saldırgan, “Müslüman bir devlet istemiyorum”, “Kız arkadaşımın göçmenler tarafından saldırıya uğramasını istemiyorum” dedi.

Bu işin kadını erkeği kalmadı

İspanya’nın Malaga kentinde iki Müslüman kadın, kimliği belirsiz kadınlar tarafından çocuklarının önünde başörtüleri çekilerek tehdit edildi ve fiziksel saldırıya uğradı.

İstenmiyorsunuz

Karadağ’da Boşnak uyruklu 3 kişi saldırıya uğrayarak darbedildi. Saldırganlar, “Türkiye’ye gitme zamanı geldi, burada istenmiyorsunuz” şeklinde ırkçı ifadeler kullandı.

***

  1. Dünya Savaşı’nda yaşananlar ve savaş sonrası ırkçılığın kabul edilemez bir fikir olarak kesin bir biçimde mahkum edilmiş olmasına rağmen, ırkçılığın güncel biçimleri dünyanın her yerinde sıradan bir pratik olarak karşımıza çıkıyor. Irkçı görüşler, söylemler, tutumlar, eylemler ya da politikalar gündelik hayatın her alanını kuşatmış durumda, ancak ırkçılıkla mücadele problemin büyüklüğü ile orantılı değil. Uluslararası insan hakları sözleşmelerinde ırkçılığın önlenmesi konusundaki temel yükümlülüklere rağmen etnik ve dini azınlıklar, göçmenler ve benzer birçok grup ırkçı ayrımcılığın mağduru olamaya devam ediyor.

Devletlerin, hemen her insan hakları ihlali karşısında ileri sürdükleri “tekillik” ya da “münferit vaka” savunusu aynı zamanda bir kabulü de içerir. Her ne kadar bu kabul “özel koşulları olan ve asla hükümetlerin iradesi ile gerçekleşmemiş olma” sınırları ile çerçevelenmiş ve istisna durumuna indirgenmiş bir kabul olsa da, hak ihlalleri bakımından deyim yerinde ise “olağan şüpheyi” artırır.

Irkçılığın yarattığı eşitsizliği, her durumda sadece ekonomik ya da sosyal bir olgu olarak göstermek, istisna olumlu örnekleri fırsat eşitliği olarak ilan etmek, yasa önünde eşit tanınma ilkesini sıkça hatırlatmak, ırkçılığa karşı mücadeleyi ceza hukuku alanına hapsetmek ve ırkçılığının sorumluluğunu üstlenmemek inkâr politikasının ilan edilmemiş devletlerarası bir yasasıdır.

Uyuyan Avrupa’ya diyeceğim şudur ki;

Bu bağlamda şunu belirtmek isterim ki, Avrupa’da yükselen faşizmin kurbanı sadece Müslümanlar olmayacaktır. Faşizm önce zayıf azınlıkları, daha sonra farklı düşünen diğer kesimleri, en sonunda ise tüm toplumu hedef alır. Bundan dolayı Avrupa’nın uyanmasının zamanı geldi de geçiyor bile. İslam düşmanlığı üzerinden dizayn edilen yeni Avrupa, daha özgürlükçü değil daha otoriter bir Avrupa olacaktır. Böyle bir Avrupa’nın sadece Müslümanlara zarar vermeyeceği ise çok açık ve nettir.

Saygı, sevgi ve hürmetlerimle…

Simytech     Sifa