Ötesi yok!

Atılacaksa bazı adımlar bu adımların olanca hızıyla atılması gerekiyor.

Bu kadarı yetmez mi?

Kan hala olanca şiddetiye akıyor.

Bizim artık bakmaya tahammül edemediğimiz fotoğrafları, seyretmeye cesaret edemeyeceğimiz görüntüleri o halk orada yıllardır yaşıyor.

Suriye’den ve Suriye ile yeniden başlatılan iyileşme adımlarının yanısıra unutulmaması gereken hususlardan bahsediyorum.

Rejime karşı uyanışla başlayıp mezhep savaşına sürüklenen ülkede şu an iç savaş var ve bu iç savaş burnunun dibinde komşusu olan bizleri artık tedirgin etmekle kalmıyor uzunca zamandır canımızı alıyor, kanımızı döküyor.

“Bu kirli işi ben yaparak neden askerlerimin hayatlarına mal edeyim.” diye düşünen Batı zaten iki yüzlü politikalarına devam ediyor. Oradan zaten kimsenin bir medet umduğu yok.

Atılacak adımlar öncesi şu üç ülkeye dikkat; Zira Baas Rejimi gücünün önemli kısmını oradan alıyor.

İRAN: Şii eksenine zarar gelmemesi onlar için çok önemli. Zira Suriye’ye bir şey olduğu zaman sıradakinin kendileri olduğunu düşünüyorlar.

RUSYA: Petrol fiyatlarının yüksek seyretmesi Rusların işine yarıyor. Ayrıca Rusya’nın savaşın yanısıra Suriye üzerinden ‘batıya kafa tutma hevesi’ de perdenin bir arka yüzü olarak gözüküyor. Kaldı ki Suriye’deki askeri üsleri de bu manada önem arzediyor.

ÇİN: Ekonomisyle sürekli mesefe kaydeden ancak salgının çıkış noktası olduğu düşünülen ve bu anlamda önemli bir darbe yiyen Çin’de politika belirleyici ülkeler arasında olmayı arzu ediyor.

***

Kısacası bir yazarında belirttiği gibi Ortadoğu’nun kokpiti sayılan Suriye bölgesel güçlerin cirit atıp tepiştiği yer haline gelmiş durumda. Herkes bir şeyler kapmak istiyor.

Ancak Esed gitse de, ne Esed ne Suriye bundan sonra iflah olur mu? İşte orası bilinmez.

Bu sebeple zannımca Türkiye’nin atacağı yeni siyasi adımlara öncekinden daha dikkat etmesi ve dahi bir o kadar da hesap etmesi gerekir. Zira netice de şu anda -her ne kadar birileri kabullenmese de-önemsenmeyecek derecede elde edilmiş kazanımlar var. Bunlar bir hiç uğruna heba edilmemeli.

RADİKALİZE OLUYORLAR

Bir başka önemli ve bir o kadar da korkutucu unsur ise Suriye’deki tarafların olaya, “Ben öldürmezsem onlar beni öldürecek.” gözüyle bakmalarından dolayı, işin gittikçe daha da radikal boyutlara ulaşması ve tarafların radikalize olmalarıdır. Yani gerek rejim savunucuları gerekse muhalifler öyle insanlık dışı vahşet yaşıyor ve yaşatıyorlar ki bunların atılan adımlar çerçevesinde illaki masaya yatırılması gerekir diye düşünüyorum.

Son olarak şunu da sorgulamak gerek!

Peki Esed galip mi?

Değil ;

Mağlup mu?

O da değil…

Eeee?

O halde her ne kadar Esed’in gitmesini istemeyip pusuya yatanlar olsa da…

Diyelim ki ki Esed gitti. Peki ya gelen…

O’nun gideni aratmayacağı ne malum?

Öyle diyor komplo teoristlerinden bir tanesi: “Esed aslında batının adamı, o gidince batı yerine başka birini getirecek olay bundan ibaret.”

Eğer durum böyle ise varsın öyle olsun; Zira kendilerini ne kadar büyük görürlerse görsünler, Biz de sadece gözümüze göründükleri kadarlar. Ötesi yok

Vesselam,