Millet olmanın tadını çıkaralım

Yayınlama: 10.04.2023
A+
A-

Millet olmak denilince akla gelen temel kavramın biraz dışında aslında milletvekili olmak gibi bir işin çok revaçta olduğu bir dönemde işte o kelimede geçen vekil yerine sadece millet olarak kalmaktan ve asıl olmaktan bahsediyorum.

Hukuki tanımlarından oldukça farklı millet tariflerinin olduğu ve aslında bir insanın kendini ait hissettiği milletten olduğu gerçeğinden dolayı kelimenin kökeni ve kullanımındaki çeşitliliği bir kenara bırakıp, başımıza gelen demokrasi imtihanı sebebiyle anlaşıldığı üzere ve biraz da batıdaki “nation” yani ulus kavramının bize uyarlanması ancak ulus kelimesinin de diğer sonradan üretilen pek çok kelime gibi dilimize yerleşememesi nedeniyle kullandığımız, oy verme hakkına sahip olanların hepsinin içine girdiği ve kendine vekil seçme yetkisi olduğu düşünülen halk yani biz millet oluyoruz.







Netleşsin diye tekrar etmekte bir beis yok; millet olan biziz yani asıl olan biziz, vekil olan onlar. Şu seçimlerde millet kendini temsil edecek vekilleri seçiyor. Ancak ne hikmetse vekiller asıldan daha önemli ve değerli hale geliyor. Mantıken bu böyle olmamalıydı! Millet, sadece seçimlerde oy kullanan ve yönlendirmelere göre oyunun rengi değiştirilen bir topluluktan daha fazlası olmalıydı.







En azından bu milletten olduğu için vekil seçme hakkına sahip ama bundan dolayı asla emekli olamayan bir halkın seçtiği biri de bu seçkinlik nedeniyle emeklilik hakkı elde edememeliydi. Ha gerçi yurdumuzda emeklilik bir imtiyaz olarak da kullanılabilen ve devletin bakmakla yükümlü olduğu insan sayısının artırılmasında bir beis görülmeyen araçlardan sadece birisi idi!

Millet olmak için verilen kavgaları tarih yazar ve asıl olmanın bir bedeli vardır. Vekil olmak için ise nasıl bir yol izlendiğini ve kimlerin nasıl ayak oyunları ile öne geçtiğini haberlerde bile duyamayız. Arada bazen kavgaların kemik sesleri duyulur, hele de sosyal medya dedikodulardan geçilmez.

Aslında kendileri de asıl olan milletten birer fert olan bu kişilerin vekil olmak için öyle ya da böyle bir gayret sarf etmesinin elbette çok farklı sebepleri vardır. Ulvi davaları için vekil olmak isteyenler olduğu gibi süfli gayelerine ulaşmak için bu seçkinliği kullanmak isteyenlerin varlığı da bir vakıadır.

Demek ki vekil olmak öyle pek imrenilecek bir iş değildir. Ulvi maksatlara hizmet etmenin hayatın her alanında ve aşamasında bir yolu olduğu düşünülürse, böyleleri için asıl kalmak daha verimli olabilir. Dünyalık hedeflere ulaşmak için vekil olmak isteyenlere de bir şey demeye gerek yok, insan böyledir ve aldanır.

Bu minvalde muhterem asıllar yani millet olanlar, bugünlerde Ankara’da yaşanan kavgalara, çekişmelere, ayak oyunlarına, adam kayırmalara, torpil ve hatta rüşvetlere varıncaya kadar envai çeşit mide bulandırıcı işlere bakarak, millet olmanın dayanılmaz rahatlığını yaşayın derim.

Bakın biz millet olarak kalmak için kimsenin ayağını kaydırmak durumunda değiliz. Hem bizde sayı sınırı da yok, oyları ile bizi millet yapacak kimse de. Şu rahatlığın tadını çıkaralım.

Sonra da durup halimize şükrederken, bizim vekaletimizi almak için yarışan bu zevata da saygı duyalım. Neticede bizi temsil edecekler ve başımıza gelecek birtakım imtihanların yahut belaların vesilesi olacaklar. Nimetlere de sebep olmaları oldukça muhtemel…

Her ne kadar demokrasi denen ayak oyunları sisteminin metotları ile seçilecek olsalar da milletin vekilleri olma ayrıcalığını elde edecek olan şahısların, bize bela değil bereket sebebi olacak işler yapmaları arzulanır. Bu minvalde tercihler yapmak millet olarak bizim için elzemdir.

Biz, kâinatın Allah’ın nizamı ile melekler tarafından yönetildiğine inananlar, insanların da Allah’ın nizamıyla ehil Müslümanlar eliyle yönetilmesi gerektiğini düşünürüz, inanırız.

Bu yüzden şartlar ne olursa olsun, bu hedefe en yakın yerde duranları tercih ederiz.

Yeryüzünde adaletin tesisi, kanun ve cezaların uygulanması, insanların en zayıflarının bile haklarını elde edebilmesi için yürünecek çok uzun bir yol olduğunu biliyoruz. Millet olarak siyasi işlerden çok hoşlandığımız da bir gerçek.

Bu iş bu seçimle bitmeyecektir ama demokrasi oyunlarının her bir sahnesi gibi bu da oldukça önemli bir köşe olarak dönülecektir. Sağa mı sola mı döneriz, döndüğümüz yer düz mü olur yokuş mu göreceğiz.

Biz millet olarak neye layık isek onun başımıza geleceğini de unutmadan, Ankara’daki büyüklerin uygun gördükleri arasından kendimize layık gördüğümüz vekilleri çıkartacağız. Neticede biz yine millet olarak kalacağız.

Sonucun millet olarak kalmanın rahatlığını bozmayacak olması umuduyla…

Simytech     Sifa