31 Mart seçimlerinin ertesi günü bir ameliyata girmem gerekiyordu. Seçim bitti, ameliyat bitti. Ağrı ve sızılarım olsa da
Dostlardan gelen mesejlar hala bitmedi;
Soruyorlar! Ne olacak bu Ankara ve İstanbul’un hali?
NE OLACAK BUNDAN SONRASI?
Mesajlar üç-beş; sekiz-on, derken baktım ki bu böyle olmayacak alayım dedim bari kalemi elime.
EVVELA ŞU;
Ben Hollanda’da değil de Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetenin Yazı İşleri Müdürü olsa idim, seçim ertesi manşetini şöyle atardım.
REİS’e= EVET AK PARTİ’ye= HAYIR
Ama atmazlar bu manşeti. Yazamazlar böyle. Yazamadıkları için bu duruma geldik ya zaten. Daha önceleri kaleme aldığım ‘içimizdeki meymenetsizler’ adlı yazımı lütfen bir kez daha okuyunuz. Ve aşağıdaki inanılmaz olayı.
Bir Gaziantep’li olarak duyunca şok olduğum bu olay seçime bir hafta kalasıya Gaziray test sürüşünde Gaziantep’te vuku buluyor. Testi gerçekleştirenler arasında Belediye Başkan Adayı Fatma Şahin ve Ak Parti Milletvekili Ahmet Uzer varlar. Halk üst geçitten trene bakıyor.… ve vekil Uzer’in vatandaşa, “Öküzün trene baktığı gibi bakıyorsun” şeklindeki talihsiz sözleri. Sonra bir de kalkıp özür yerine, “Bu bir atasözüydü” gibilerden pervasızca açıklamalar. Yazık çok yazık!…
Şimdi başa, “Bundan sorna ne olacak” sorusuna gelecek olursak:
OLACAĞI ŞU:
Allah Resulü’nün (s.a.v.) Adba adında bir devesi vardı. Bu deve, bütün yarışları kazanırdı. Bir gün binek devesi üzerinde bir bedevi geldi ve yarışta Adba’yı geçti. Bu durum ashab’ın ağrına gitti. Resulullah, üzüntülerini yüzlerinden okuyunca şu açıklamayı yaptı:
“Yeryüzünde, yükselttiği her şeyi alçaltmak Allah (c.c) üzerine bir haktır.” (Buhârî, Rikâk 38; Ebû Dâvud, Edeb 9.)
Önemsiz gibi görünen küçük bir deve yarışında dahi Allah Rasulu’nun (s.a.v) neye işaret ettiğine bir bakar mısınız?
Soner Duman’ın da dediği gibi; İşte onu (s.a.v.) üstün ve değerli kılan da bu ya! İşte sünnetin insana kazandırdığı hikmet de bu ya!
Demek ki neymiş?
Hiçbir şey sabit ve sürekli değilmiş ve her şey her an değişebilirmiş. Bugün üstte olan yarın altta kalabilir, bugün altta olan yarın üste çıkabilirmiş.
Demek ki Neymiş?
Bugün sağlam olan yarın hastalanabilir, bugün hasta olan yarın iyileşebilirmiş.
Demek ki Neymiş?
Bugün zengin olan yarın fakir düşebilir, bugün fakir olan yarın zengin olabilirmiş.
Atalarımız boşuna mı demişler, “Ne oldum deme, ne olacağım de” diye!
Ne öğretiyor peki bu hadis bize?
Tevazuyu öğretiyor…
Allah Resûlü devesi geçildi diye üzülen ashabına, devesinin hep yarışta birinci gelemeyeceğini, geçilmesinin de normal olduğunu,
Ne öğretiyor bu hadis bize?
Elde ettiğimiz başarılarla gururlanmamamız gerektiğini öğretiyor…
Çünkü hiçbir başarı ebedi değildir, hepsi gelip geçicidir.
Ne öğretiyor bu hadis bize?
Teselliyi öğretiyor…
İçinde bulunduğumuz kötü durumun sürekli devam etmeyeceğini, bir gün bizim de iyi bir duruma gelebileceğimizi öğretiyor.
Ne öğretiyor bu hadis bize?
Müminin işinin, nimet elde edince şımarıp böbürlenmek olmadığını, nimeti bulunca da kaybedince de şükretmesi gerektiğini, bir musibetle karşılaşınca da, mızmızlanıp sızlanmak değil de sabredilmesi gerektiğini öğretiyor.
Allah da öyle buyurmuyor mu zira?
“Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre kolaydır.. (Allah bunu) elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye açıklamaktadır. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez.” [Hadid, 22-23]
Rabbimiz bizleri, elde ettiğimiz başarılarla şımaran kendini kaybeden değil de şükreden; kaybettiğimiz nimetler ve yaşadığımız başarısızlıklarımız sebebiyle üzülen intikam hırsına kapılan değil de ders çıkaranlardan eylesin.
Zira devletin geleceği, istikrarı ve hedefleri için bizlere lazım olan da bu. Gerisi boş
vesselam,