Bitmeyen ninni!

Yayınlama: 05.11.2019
A+
A-

Bir zamanların 40 yıldır bitmeyen; İrtica geldi, irtica hortladı, irtica sıçradı ‘ninnileri’ çok şükür bitti. Geride kaldı artık,

Çünkü artık yemiyor.







***







Sonra, ‘son’ darbe girişimi!

O da yemedi ve darbe ‘ninnileri’ de bitti çok şükür.

Geride kaldı artık,

***

Sonrasında ise; darbe girişiminin ardından, “Memleket elden gidiyor” gibilerden ‘ninniler’ duymaya başladık ve akabinde son bir kaç aydan bu yana da; “Bilmem ne kadar sene sonra karış toprağımız kalmayacak…

(MIŞ-MUŞ)” gibilerden ‘ninniler’ gelir oldu kulaklarımıza.

İnanmam arkadaş!

İkna ise hiç olmam.

Çünkü bütün ihtişamıyla memleket yerinde, ‘AHA’ orada duruyor işte!

Kaçmadı, göçmedi, uçmadı.

Siz gerçekten bu halkı, birilerinin de dediği gibi ‘Bidon kafalı’ mı zannediyorsunuz?

Aldım serçe parmağımı elime, başladım saymaya:

 

Ya Allah aşkına;

Siz hiç; Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana, emperyalizme rest çeken, siyonist zalimleri katil ilan eden, kapitalizmin kucağına oturmayan bir dönem daha yaşadınız mı?

Siz hiç; Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana, 89 ülkeyle vizelerini kaldırmış bir dönem yaşadınız mı?

Siz hiç; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğundan bu yana, kendi gemisini, kendi tankını, kendi helikopterini, kendi zırhını, kendi silahını bu denli yaptığına şahit oldunuz mu?

Siz hiç; Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana, sağlık sektöründe müthiş bir devrim geçiren ve halkını devlet hastanelerinin kapılarına mecbur tutmadan, özel de dahil olmak üzere bütün sağlık kapılarından faydalanma imkanı sağlayan bir dönem yaşadınız mı?

Siz hiç; Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana, üniversite öğrencilerine bu denli yüksek meblağ bağlandığını, polise reform düzeyde maddi-manevi imkan sağlandığını, öğrencilerin bedava okul kitaplarından ihtiyacı olanlara yine bedava yakacak, giyecek ve yiyecek dağıtıldığını gördünüz mü?

Siz hiç; Türkiye Cumhuriyeti kuruldu kurulalı, özürlülere evde bakım için asgari ücret bağlanarak, erzak, kömür v.s imkanı sağlandığına şahitlik ettiniz mi?

Siz hiç; Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana hayat pahallılığının bu kadar azaldığı, bu denli zamsız ve gamsız yıllar yaşadınız mı?

Siz hiç; Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana, enflasyon canavarının yüzde 50, hatta 60’lardan küçüle küçüle yüzde 5’lerin, yani tek haneli rakamların altına düşerek erimeye başladığına tanıklık ettiniz mi?

Siz hiç; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğundan bu yana, hedefleri arasında kendi otomobilini ve uçağını üretmeyi ve dünyanın 3. büyük ekonomisi olmayı düşleyen bir tarihine tanıklık ettiniz mi?

Siz hiç; Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana, arkasında dizili sıfırlarla, sıfır değeri olan Türk Lirası’nın sıfırlardan kurtularak başı bu kadar dik durduğuna tanık oldunuz mu?

Siz hiç; Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana, bu kadar parmakla gösterilen bir döneme tanıklık ettiniz mi?

 

Ben etmedim, olmadım, görmedim, duymadım, işitmedim!

Bundan 19 yıl evvel İMF’ye 30 Milyar Dolar borcu olan Türkiye’nin bu borcunun bittiğini de hepimiz biliyoruz üstelik.

Dünyanın en ünlü spor kulüplerine sponsor olup hava yollarınının reklamlarında dünya yıldızlarını oynatmak bir yana; Dünyanın en büyük havalimanını ve kendi uçağını yapma aşamasına gelerek “İstikbal göklerdedir diyen Atatürk’ün ruhunu şad eden bir TÜRKİYE!

Ortadoğu kan ağlıyor, devletler birbirine ya küs, ya da birbirlerini bir kaşık suda boğacaklar.

Ve bu devletler arasında mekik dokuyarak Ortadoğu’ya ‘Sözde değil özde barışı getirmek için çırpınan’ ‘Abi’ rolüne soyunmuş bir TÜRKİYE

Gerek ekonomik, gerek coğrafi, gerekse siyasi anlamda dünyanın korkusu olmaya başlayan ve “Osmanlı yeniden mi geliyor?” dedirten bir TÜRKİYE!

Bütün bu yazdıklarımdan ve yazamadıklarımdan sonra hala, “Sezar’ın hakkı Sezar’a” veya daha da anlayacağımız dilden “Yiğidi öldür hakkını yeme” deyip “Biz bu yola beyaz kefeni giydikte çıktık” diyerek tehdit ve ölüme meydan okuyanlara haklarını teslim edemeden, “Memleket elden gidiyor” diyebiliyorsak, pes yani. Gerçekten pes! Hem de bu kadar ittifak, dalevere ve Ali Cengiz oyunlarına rağmen.

Yahu anlasanıza!

Memleketin elden gittiği felan yok. Tasaya da mahal yok. Memleket öyle Euro ve Doların iniş çıkışıyla da elden gitmez. Söylenenlerin hepsi safsata ve siyasi propogandadan ibaret.

Ne demişti Atatürk; “Hiç bir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak”

Hasıl-ı Kelam; fısıldanan bu ‘ninnilerin’ tam aksine, dün gündemi belirlenen Türkiye, Barış Pınarı Hareketi’yle de bir kez daha gösterdi ki, bu gün gündem belirliyor. Bana kalırsa yapmamız gereken sadece içimizdeki gerçeklerle kendimizi yüzleştirmek.

Evet, gayet tabi bu da ayrı bir cesaret gerektirir ancak bakın ünlü Alman filozof ne diyor, “Mal kaybeden bir şey kaybetmiştir, onurunu kaybeden bir çok şey kaybetmiştir, fakat cesaretini kaybeden? İşte o herşeyini kaybetmiştir!

Vesselam,

 

Simytech     Sifa