Değerli okurlarım, değerli gönül dostlarım,
Uzun zaman oldu en sonki hayat hikayemize nokta koyalı. Tahminen 3 ay kadar oldu. Bu arada izinlerimizi yaptık geldik ve işlerimize koyulduk.
Ben de bu arada yeni öykümüzü kaleme almaya başladım ve Allah nasip ederse bitirmek üzereyim. Çok yakında soluk soluğa takip edeceksiniz. Yeni kahramanımız ile bazen ağlayacağız, bazen mutlu olacağız. Onunla kader yolunda yürüyeceğiz.
Ancak bu sefer ki öykümüze başlamadan önce haddim olmadan, kıymetli ebeveynlerimize bir çift sözüm olacak.!
Öykülerimizdeki yaşanan hayatlar umuyoruz ki dikkatinizi fazlasıyla çekiyordur. Çekmesi de gerekiyor çünkü tamamı gerçek yaşanmış hayat hikayeleri. Zaten kısmet olurda ömrümüz yeterse hepsni bir ya da iki kitapta toplayarak bir kez daha sizlerle buluşturacağım.
Bir çift sözüm olacak demiştim. Evet,
Biz bu öyküleri neden yazıyoruz? Neleri, nasıl ima ediyoruz?
İma ediyoruz ve sizlerle buluşturuyorz ki büyük bedeller ödeyerek geri dönüşü olmayan, pişmanlıkları yaşayanlar gibi ömürler heba ve masal olup, kaybolmasınlar.
Maalesef bizler bilhassa 1970 ve 1985 yılları arasındaki ebeveynler olarak o yıllarda evlatlarımızı hatalarından dolayı daima suçlarken, onların iki kültür arasındaki savaşlarını hiç göremedik! Yaralarını saramadık. Yanlarında olamadık. Türkiye’den evlendirmek amaçlı getirdiğimiz akraba çocuklarının acaba oğlumla kızımla Hollanda’ya veya Almanya’ya gelen gençler burada oğlum ya da kızımla anlaşabilecek mi? diyerek kendimizi sorgulamadık. Ve dahi onları anlamadık. Hatta anlamaya cesaret edemedik, korktuk. Çünkü onların yeni düşünceleri ve hayalleri bizlerden çok uzaktı. Umarız yeni ebeveynler, evlatlarına bizler kadar uzak olmaz, onları hataları, hayalleri eğri ve doğruları ile bağırlarına basarlar.
Yeni öykümüze gelinde;
Öykümüz Gaziantep’te geçiyor. Ben bir haftaya kadar tamamlayacağımı zannediyorum. Artık Ufuk Media yönetimi ne zaman yayınlar onu bilemiyorum. Ancak sizleri fazla bekleteceklerini de sanmıyorum.
Dediğim gibi öykümüz Gaziantep’te küçük ve sade bir evde başlıyor. Evin annesi Nazik Hanım, ince uzun esmer zarif bir hanım Sohbet ederken, Hayret veren! Bir naif ses tonu ile hitap eden, saygısı ile komşularının takdir ve sevgisi ile arkasından bahis edilen biri. Evin babası, Tayyar bey her o kadar nazik ol masa da edebini, adabını bilen, bonkör, iyi niyetli, kişiliğine sahip, ailesine çok düşkün ama çok otoriter bir aile reisi. Hollanda’da isimli, düzenli, hatırı sayılır aileler arasında idiler. 3 tane oğulları vardı. Hakan, Serkan ve kahramanımız Tufan. Tufan’ın büyük abisi evli, ortancası nişanlı idi. Kahramanımız ise bekar, yakışıklı, esmer delikanlı biri. Tufan elektrik mühendisliği son yılını tahsili ediyordu. Ailemizin babası Tayyar Bey, yıllar önce Hollanda’ya turist gitmiş, çok maceralar yaşayarak, işçi olmayı başarmış ve Hollanda’da kocaman bir aile ve sonradan da malulen emekli olmuştu. (İş görememezlik)…
İşte böyle devam ediyor…
Çok yakında mesafeli mutlulukları anlatan yeni öykümüzle birlikteyiz. O zamana dek esen kalın gönül dostları.
30-09-2022