Hollanda’da azınlıkların gölgesinde seçim

Yayınlama: 09.06.2025
A+
A-

2025 yılı, Hollanda siyasi tarihine yalnızca bir hükümet krizinin yaşandığı bir yıl olarak değil, aynı zamanda toplumsal dengelerin ciddi biçimde sınandığı bir dönüm noktası olarak geçecektir. Aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) lideri Geert Wilders’ın hükümetten çekilmesiyle birlikte kurulan koalisyon dağılmış, ülke 29 Ekim 2025’te yapılacak genel seçimlere geçici bir hükümet ile girmeye başlamıştır. Bu durum, sadece siyasi bir istikrarsızlık değil; aynı zamanda göçmen kökenli Hollandalılar ve diğer azınlıklar için kaygı verici bir süreci beraberinde getirmiştir.
Hükümetin çöküşü ve ardından gelen seçim atmosferi, ülkenin yalnızca politik değil, kültürel geleceğini de belirleyecek. Bu çöküş sürecinin nedenlerini, azınlık gruplar üzerindeki etkilerini ve yaklaşan seçimlerin olası yansımalarını bütünsel biçimde beraber inceleyelim.

Hükümetin Düşüşü: Aşırı Sağın Kısa Süren İktidarı
2023 seçimlerinde PVV’nin birinci parti olarak çıkması, Hollanda siyasetinde köklü bir değişimin sinyalini vermişti. Geert Wilders, başbakanlık görevini üstlenmese de, teknokrat bir yönetim altında göç ve entegrasyon politikalarında belirleyici bir rol oynamaya başlamıştı. 2025 yılında hükümet içindeki görüş ayrılıkları özellikle göçmen politikaları etrafında belirginleşti. PVV’nin hazırladığı sert göçmen yasa tasarısı; iltica merkezlerinin kapatılması, sınır dışı işlemlerinin hızlandırılması ve ülkeye girişlerin kısıtlanması gibi maddeleri içeriyordu. Ancak koalisyon ortakları bu paketin anayasa ve insan haklarına aykırı olduğu gerekçesiyle karşı çıkınca, Wilders hükümetten desteğini çekti ve koalisyon dağıldı.
PVV’nin yükselişiyle birlikte, ülkedeki Müslüman, Türk, Faslı ve göçmen kökenli vatandaşlar daha önce hiç olmadığı kadar yoğun bir dışlanmışlık hissi yaşamaya başladı. Hükümet politikalarında göçmenlerin doğrudan hedef alınması; azınlık mahallelerinde huzursuzluğu artırmış, eğitimden iş gücüne kadar birçok alanda ayrımcılık vakalarında artışa neden olmuştur. Hükümetin düşüşü bu kesimlerde kısa süreli bir rahatlama yaratmış olsa da, PVV’nin seçimlerde tekrar güç kazanma ihtimali bu rahatlamayı kalıcı kılmamaktadır. Öte yandan, DENK gibi partilerin bu süreçte daha görünür hâle gelmesi, azınlıkların siyasal katılımını artırmış ve parlamentoda temsil edilmeleri açısından umut verici gelişmeler yaratmıştır.

Hükümet Sadece Acil Durumlarda Karar Alır
Hollanda Anayasası uyarınca, mevcut geçici hükümet yalnızca acil konularda karar alabilir; yeni yasa teklifleri veya radikal politikalar uygulayamaz. Bu nedenle, göçmen karşıtı paket askıya alınmış ve kamuoyundaki tartışmalar seçim sürecine taşınmıştır. Bu süreçte, merkez sol ve merkez sağ partiler gündemlerini daha çok sosyal politikalara yönlendirmiştir. Konut krizi, sağlık sisteminin sürdürülebilirliği ve artan yaşam maliyetleri gibi konular yeniden halkın öncelikleri arasına girmiştir. Buna karşın PVV, seçim kampanyasını büyük oranda “göçmen tehdidi” söylemi üzerine kurmaktadır.

Belirleyici Dönüm Noktası
29 Ekim’de yapılacak erken genel seçimler, Hollanda için sadece yeni bir hükümetin seçileceği bir tarih değil; aynı zamanda ülkenin geleceğini hangi değerlerin şekillendireceğine dair halkın karar vereceği kritik bir sınavdır. Kamuoyu araştırmaları, PVV’nin hâlâ yüksek destek aldığını göstermektedir. Ancak merkez sol (PvdA-GroenLinks) ittifakı da PVV’ye oldukça yakın bir oy oranına sahiptir. VVD ise her iki taraf için potansiyel koalisyon ortağı olarak konumunu korumaktadır.
Bu seçimlerde azınlık seçmenlerin rolü her zamankinden daha kritik olabilir. Özellikle büyük şehirlerde yaşayan göçmen kökenli genç seçmenlerin artan siyasi farkındalığı, DENK ve benzeri partilerin oy oranlarını belirgin şekilde artırabilir. Bu durum, yalnızca azınlık temsiliyetini değil, koalisyon senaryolarını da doğrudan etkileyebilir.
Aşırı sağcı hükümetin çöküşü, Hollanda’nın sadece siyasi yapısında değil, toplumsal dokusunda da derin bir sarsıntı yaratmıştır. Göçmen karşıtı söylemlerin meşrulaştırılması, azınlık gruplar üzerinde baskı yaratırken, aynı zamanda bu grupların siyasi sistemde daha aktif bir rol alma isteğini de tetiklemiştir. 29 Ekim 2025 erken genel seçimleri, sadece bir iktidar mücadelesi değil; aynı zamanda Hollanda’nın çoğulculuk, eşitlik ve sosyal uyum ilkelerine mi yoksa dışlayıcı ve kutuplaştırıcı bir politik çizgiye mi yöneleceğini belirleyecek tarihî bir tercihtir.

Sağlığınız daim, vatan sevginiz hâkim olsun.







Simytech     Sifa