Ramazan’ı kuşanmak

Yayınlama: 11.03.2024
A+
A-

Gündemlerimizin tamamını gölgede bırakacak, hayatımızın her alanında etkisini hissettirecek, ruhlarımızı ve bedenlerimizi arıtacak, gönüllerimizi kuşatacak, yüreklerimizdeki imanı büyütecek, gözümün nuru, ümmetin süruru, mübarek rahmet ve mağfiret ayı Ramazan’a hamdolsun ulaşmış bulunuyoruz.

Bu bir ay boyunca; sahurlar, iftarlar, teravihler, mukabeleler, sadakalar, zekatlar, ziyaretler vesilesiyle bol bol ecirler kazanmaya, günahlardan uzak durmaya çalışacağız. Bunu bir hayat biçimi olarak benimsemeye ve içimize sindirmeye uğraşacağız. Zira Ramazan sonrasında da bu aydan aldığımız rahmet ve merhameti yaşatmaya devam etmek istiyoruz.







Biz gurbetçiler için belki kendi ülkelerinde yaşayan Müslümanlara nazaran Ramazan ayı daha sönük geçecek olabilir. Ancak ne gam; hepimiz elimizdeki imkanlar nispetinde bu ayın tadını çıkarmaya ve bize bu gibi zamanları veren Allah için oruç tutmaya, namaz kılmaya ve sadaka vermeye devam edeceğiz.







Kader, biz hayat hakkında planlar yaparken başımıza gelen şeydir. Bir önceki yazımda da bahsettiğim gibi; bizim hayat şartlarımıza imrenen pek çok insan olabilir ancak biz de bir İslam toprağında Ramazan ayı geçirme hasreti çekiyoruz. Dışarıdan göründüğü kadar rahat olmadığımız gerçeği de işin cabası.

Dünyanın bazı yerlerinde Müslümanlar sıkıntılar ve cefalarla bu aya girdiler. Gazze ve İdlib bombalar altında teravih kıldı. Afrika’da ya da Arakan’da sahur için evinde herhangi bir gıdası olmayan kim bilir kaç Müslüman başını yastığa içi sızlayarak koydu.

Allah her birimizin imtihanın farklı kıldı. Bizlerin faraza rahatlığının altında; geçim sıkıntılarımız, iş ve ailevi sorunlarımız kadar yaşadığımız batı toplumlarında karşılaştığımız ayrımcılık ve islamofobi sebebiyle çektiğimiz sıkıntılar var.

Camilerimiz kendimizi artık eskisi kadar güvende hissettiğimiz mekanlar değil. İbadethanelerin hürmetinin çiğnendiği bir devirde yaşıyoruz. Hangi dine ait olursa olsun dokunulmazlığı olan mukaddes mekanların içinde katliamlar yaşanıyor.

Be sebeple camilerimizin kapılarında özellikle teravih namazları sırasında cemaatlerimizden gönüllüler nöbet tutacaklar. İslam’ın mukaddeslerini; vatanını, camisini, cemaatini beklemek manasındaki ribat vazifesine gönüllü olan kardeşlerimize teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim. Onlar hepimizin namazlarının ecrinden pay alacak olan uyanık kardeşlerimiz olarak kapılarımızda duruyorlar.

İslam ıstılahında isimleri murabıt olan bu mübarek vazifeyi icra edenlerin, vesile oldukları hayırlardan alacakları ecirleri hesap etmek mümkün değil. Biz bir günde 20 rekat teravih kılarken onlar cemaat sayısınca kılmış gibi ecir alacaklar. Üstüne bir de Müslümanların kalplerine verdikleri huzur ve güven duygusunun ecrini düşünürsek, onlara imrenmemek elde değil.

Bütün bu sıkıntı ve olumsuz havalara rağmen, bu mübarek ayın rahmet ve bereket iklimini hissetmeye çalışmak ve çevremizde bulunan herkese de hissettirmek için gayret etmek durumundayız.

Hanelerimizde bu ayın getirdiği güzellikler neşeyle icra edilirken, ailemizin ve akrabalarımızın gönüllerini almak, huzurlarını temin etmek ve ibadetlerine destek olmak vazifemizdir.

Aynı şekilde, gayri müslim komşularımız ve iş arkadaşlarımız da bizim bu Ramazan rahmetimizi hissetmeli ve bundan dolayı kalpleri bize ve dinimize ısınmalıdır. Davranışlarımız ve sözlerimizle dinimizi en güzel şekilde temsil etmeli, insanların saygısını kazanmalıyız.

Ramazan ayı, Müslümanların tembellik edecekleri bir zaman dilimi değildir. İşini hakkıyla yapan, sözüne güvenilen ve ardından gıptayla bakılan güzel insanlar olmak bizim Müslümanlığımızın kalitesine bağlıdır.

Yaşadığımız toplumun, İslam ve Müslümanlar hakkındaki olumsuz kanaatlerini silmek ve olumlu düşünceler oluşturmak yani dünyanın en güzel dinine mensup Müslümanlar olarak, bu güzelliği en güzel şekilde temsil etmek en değerli vazifemizdir. Buna Ramazan’ı kuşanmak diyorum. Rahmeti ve bereketi kuşanmak…

Bu duygularla, rahmet ve bereket iklimi Ramazan’ınızı tebrik eder, hayırla ve huzurla bayrama ulaşmanızı dilerim.

Simytech     Sifa