PIKNIK

Ne kazık ama! Avrupa’da yabancı, memleketinde Alamancı

Yayınlama: 24.08.2024
A+
A-

Anavatan hasretiyle yanıp tutuşan ne kadar gurbetçi var ise yaşadığı ülkelere ya geri döndü ya da dönmek üzereler. Her atılan adım, her alınan nefes nasıl bir tecrübe olmaya devam ediyorsa, yapılan her alışverişin de bir tecrübe olduğunu bu yaz sezonunda bir kez daha deneyimledik.

Malumumuz olduğu üzere; Her yaz, Türkiye’nin dört bir yanındaki şehirler, gurbetçilerin gelişiyle birlikte bir hareketlenme yaşar. Yıllarca yurt dışında yaşayan ve kimi zaman yıllar sonra özlemle bekledikleri memleketlerine dönen bu insanlar, büyük bir heyecanla memleketlerine adım atarlar.

Ancak, ne yazık ki, bu adım çoğu zaman bekledikleri gibi olmayabiliyor ve kendi doğduğu ve hayat rüzgarının başka yerlere savurduğu bu insanlar inandıkları bazı insanlar ve esnaflar tarafından hoş olmayan muamelelerle karşılaşabiliyorlar.

Bu yazımda sizlere bunlardan bir kaç örnek vermek isterim!

Öncelikle, gurbetçilerin sıkça karşılaştıkları en büyük sorunlardan biri fahiş fiyat uygulamalarıdır. Özellikle turistik bölgelerdeki esnaflar, gurbetçilerin çoğu zaman fiyatlara dair bilgileri olmadığını varsayarak ürün ve hizmetlerin fiyatlarını abartılı bir şekilde artırmaktadır. Örneğin, bir gurbetçi, Türkiye’nin ünlü tatil beldelerinden birinde ailesiyle birlikte bir restoranda yemek yedikten sonra, benzer bir restoranın normalde uygulayacağı fiyatın iki katı bir hesapla karşılaşabiliyor. Aynı şekilde, bir taksi şoförünün, gurbetçiye “yolu uzatma” ya da “taksimetreyi açmama” gibi yöntemlerle daha fazla ücret talep ettiği durumlar da oldukça yaygındır. Bir başka örnek de küçük esnafla ilgili. Küçük bir hediyelik eşya dükkanında bir gurbetçi, yerli bir turistin ödediği fiyatın çok üzerinde bir fiyatla karşılaşabiliyor.

Bu tür durumlar, ne acıdır ki; gurbetçilerin hem maddi açıdan zarar görmesine hem de kendilerini dolandırılmış hissetmelerine neden oluyor. Hemde kendi memleketlerinde.







Örneğin, bir gurbetçi, Kapalıçarşı’da bir hatıra eşyası almak isterken, aynı ürünü farklı bir dükkanda çok daha ucuza bulduğunda büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor ve ister istemez ‘ben neredeyim?’ sorusunu sormaya başlıyor.

Avrupa’da alamancı, memleketinde yabancı.

Bu mu yani?

Bu gibi olaylar, gurbetçilerin Türkiye’deki tatillerini veya ziyaretlerini kötü bir deneyim olmanım dışında zehir etmekle kalmıyor aynı zamanda; kazık atma olarak tabir edilen bu durumlar, gurbetçilerin yerli esnafa olan güvenini bitiriyor ve Türkiye’nin genel imajına da zarar veriyor.







Ama bilmeleri gereken bir şey daha var.

Fahiş fiyat uygulamaları, aslında kısa vadeli kazanç sağlama amacını taşısa da, uzun vadede hem esnafa hem de ülkeye olumsuz etkiler oluşturuyor.

Mesela bu insanlar neticede yaşadıkları ülkelere geri dönüyorlar ve oradaki Avrupalılar soruyorlar, “Nasıl geçti tatiliniz?”

E ne desin adam? “Güzel bir kazık yedim, hem de kendi vatanımda”

.. mı desin acaba?

Bir diğer yaygın sorun ise önyargılar ve yanlış anlaşılmalardır. Gurbetçiler, yıllarca yurt dışında yaşamanın getirdiği kültürel farklılıklar nedeniyle bazen Türkiye’deki yerel halk tarafından dışlanma ya da küçümsenme riskiyle karşı karşıya kalıyorlar. Bu da işin bir başka cabası.

Bu durum, gurbetçilerin kendi ülkelerinde kendilerini yabancı hissetmelerine neden oluyor. Halbuki, farklı kültürler ve yaşam deneyimleri, toplumumuzu zenginleştiren değerlerdir. Özellikle büyükşehirlerde, bazı yerli halk ve esnaflar, gurbetçilerin yaşam tarzını ya da konuşma biçimlerini eleştirme eğilimindeler. Dil farkı, aksan veya giyim tarzı gibi nedenlerle küçümsenmek, gurbetçilerin Türkiye’de aidiyet duygusunu zedeler. Bu eleştiriler, çoğu zaman hoşgörüsüzlükten ve empati eksikliğinden kaynaklansa da, bunu asla unutmayın.

Peki ne yapmalıyız?

Bu tür sorunların üstesinden gelmek için, toplum olarak daha bilinçli ve hoşgörülü olmamız gerekiyor. Bu aşikar. Çünkü oradakilerin bilmesi gereken bir husus var ki; gurbetçiler, Türkiye’nin bir parçasıdır ve her birinin ayrı ayrı kendi hikayesi vardır. Onları daha iyi anlamak ve onlarla empati kurmak, toplumsal birliğimizi kesinlikle güçlendirecektir ve her gün aslında oradaki vatandaşlarımızın hanesine kesinlikle pozitif anlamada geri dönüş sağlayacaktır.

Yazımın sonuna doğru biz gurbetçilere yönelik bu tür yanlış muamelelerin bir an önce sona ermesi ve toplumumuzun her bireyi için adil, eşit ve saygılı bir ortam oluşturulması gerektiğinin özleminde olduğumuzu ısrarla belirtmek isterim. Az önce de bahsettiğim gibi; Unutulmamalıdır ki, ülke olarak birbirimize kenetlendiğimizde ve farklılıklarımızı kucakladığımızda daha güçlü ve daha zengin bir kültürel yapıya sahip olacağız ve o zenginlikte hepimiz nasipleneceğiz.

Bu yazımızı da, gurbetçilerin yaşadığı zorluklara dikkat çekmek ve bu sorunların çözülmesi gerektiğini vurgulamak amacıyla kaleme almış olduk.

Şu sözlerle sonlandıralım! Gurbetçilere yapılan haksızlıklara son vermek, Türkiye’nin misafirperverlik anlayışının bir gereğidir. Biz buradaki vatan evlatları bunun özlemindeyiz.

Muhabbetlerimle,

Simytech     Sifa